hesabın var mı? giriş yap

  • mutlu bir çocukluk geçirmiş kişi. vaktiyle çocukluğu için şunları söylemişti: "çocukluğumda arkadaşlarımla ben, işinin başındaki mezar kazıcıya bakarak eğlenirdik. bazen bize kafatası verirdi; top oynardık. hiçbir iç karartıcı düşüncenin soldurmadığı bir sevinçti bu bizim için."

  • 2. lig b kategorisinde başladıyıp uefa kupasında çeyrek finalle noktaladığım 4 yıllık başarılı adana demirspor macerasından sonra, artık kendimi fenerbahçe için hazır hissettiğimi anlayıp kovulan samet aybaba'nın yerine kanaryamın başına geçtikten sonra 3. senemde oynadığım şampiyonlar ligi finali sırasında kardeşimin şaşkın bakışları arasında maça takım elbise giyerek çıkmam, juventus karşısında son 10 dakkaya 3-1 önde girince bi puro yakıp koltuğa yayılmam, şampiyonluğun ardından evin içinde son ses marşlar çalmam, zafer turu için bayrak çıkartıp babamdan arabayı istemem. babamın saçmalama git üstünü değiş deyip beni rencide etmesi.. babama içimizdeki irlandalı demem. gülmekten bana fırça atamaması*

  • istanbuldaki galatasaray milan sampiyonlar ligi macindan onceki gece. sene 2001 olsa gerek. saat ikide ter icinde ama cin bir fikirle uyanmistim birdenbire. milan'in kaldigi oteli ogrenmistim bir sekilde, ve bir cirkinlik yapip kilit bazi futbolculari rahatsiz etme fikriyle sarsilmisti bunyem.

    plan cok basitti, resepsiyonu arayacak, koyu bir ingiliz aksani patlatarak, oliver bierhoff'un ingiltere'den yakin dostu oldugunu ve kendisini cok onemli bir haber verecek oldugumu soyleyecek ve resepsiyonda muhtemelen uyuklamak uzere olan kisinin tedbirsizliginden yararlanip bierhoff amcamla basbasa kalacaktim. hakikaten de oyle oldu :

    speedy - cok kritik bir mevzu var, oliver'ın cep telefonu da kapali, lutfen beni odasina aktarir misiniz?
    resepsiyon - hmm..aaa.. peki efendim hemen aktariyorum
    speedy - keh keh keh
    --
    oliver bierhoff - hmsmshh, alo?
    speedy - bay bierhoff?
    oliver bierhoff - evet?
    speedy - efendim merhabalar, ben lust ozel dedektiflik firmasindan dedektif roger smith, sizi bu saatte onemli bir gelisme yuzunden rahatsiz etmis bulunmaktayim.
    oliver bierhoff - hmsmshh..
    speedy - efendim bugun yaptigim arastirmalar sonucu kesfetmis bulunmaktayim ki, sevgili esinizin, takim arkadasiniz zvonimir boban ile bir iliskisi var
    oliver bierhoff - himsh..hot. kimsin lan sen? gudik?
    speedy - bu gelismeden haberdar olmaniz gerektigini dusunmustum
    oliver bierhoff - lan gudik, kimsin sen?
    speedy - roger smith efendim, ozel dedektif
    (cat)

    sonuc

    oliver bierhoff belki inanmadi soylediklerime, ancak macta tel tel dokuldu, ve 60'nci dakikada oyundan cikarildi. galatasaray ise maci 2-0 kazandi..
    bierhoff'tan sonraki ilk munasabetim luis figo ile olmustu, lakin o bu kadar sansasyonel degildi.

  • öyle birisidir ki victor jara, güney amerika’da şarkılarını söylediğinizde, size el turko diyen yoldaşlarınız ağlamaya başlar. hem de öyle göz dolmasından filan bahsetmiyorum, hıçkırarak size sarılarak ağlamalarından, yüzlerindeki o dostça ve şaşkın gülümsemeyle birlikte görünen korkunç üzüntüden bahsediyorum. aynı şarkıyı orada bulunan herkesin kendi dilinde söylemesinden, yaşayanın bir daha asla milliyetçi olamayacağı, kapitalizmi, faşizmi, victor jara’nın katillerini bir daha ömrü boyunca bağışlayamayacağı bir anı yaşamaktan söz ediyorum. victor jara bir insandan çok bir histir aslında; dayanışmadır, özgürlüktür, yaşamdır, yoldaşlıktır, mücadeledir, cesarettir, sanattır, güzelliktir, aşktır, devrimdir.

  • cok sey bildigini sanan insan sanrisi. bak aci bir gercek soyleyeyim, 2000 yil once yasayan insan temel yasam konusunda senden bilgilidir. modern insan cok sey biliyor ancak kendisini hayatta tutacak, medeniyet olmadan da yasamini surdurecek bilgilerin pek azina sahip.

    200 yil onceye aynen bugunku bilgilerinle gittin mesela, hangi bilgin sana ustunluk saglayacak. hadi muhendis, doktor falan olursan bir nebze. iibf mezunu olup da hangi bilginle ustunluk saglayacaksin?

    modern insanin kendisini bir bok sanmasi beni bitiriyor yani.

  • yöntemini birkaç cümleyle sizlere iletmek istediğim dolandırıcı. maksat tuzağa düşen olmasın çünkü inandırıcı konuşup destekli sallıyordu.

    affedersiniz diyip beni çevirdi. yol falan soracak diye döndüm haliyle. böylece yaklaşık 10 dakikalık esaretim başladı. "ben havaalanında çalışıyorum. bize prim olarak parfüm veriyorlar. benzin problemim var, üstümde para yok. bunları satıp benzin almak istiyorum. inanır mısın çok komik fiyatlara satıyorum. zaten prim olduğu için bana bedava geliyor." tarzında yardıra yardıra konuşuyor. ve ağzı öyle laf yapıyor ki 2 saniyede 3 cümle falan kuruyordu. o arada poşetinden 2-3 tane parfümü çıkarıp gösterdi, hatta koluma falan sıktı. parfümlerin üzerinde duty free 39,99€ falan yazıyor. jelatinli melatinli, orijinal gibi görünmesi için her şey güzel ayarlanmış. üzerimde çok para olmadığını, bunları alamayacağımı söyledim. ne kadar olduğunu sordu üstümde daha fazlası olmasına rağmen yalandan 20 tl dedim. 2 saniye kadar sustu, düşündü. "tamam" dedi "acil ihtiyacım var, 20 tl ver senin olsun." zaten önyargılıydım ve bu noktada şüphe oluşmaya başladı, bahanelerle gitmeye çalıştım fakat daha da yapıştı. yanında bir de kadın parfümü de veririm dedi. şüphelerim iyice arttı. fakat bu süreçte sürekli konuşuyor, asla sakin kafayla düşünmenize fırsat vermiyor. baştan başlayıp benzin problemi, thy'de çalışıyorum vs. anlatıyor. adamın bu kadar yapışmasından iyice işkillenince almamaya karar vermiştim ki o anda cüzdanını çıkarıp "bak thy'de çalışıyorum, yalan söylemiyorum" diyip üzeri thy logolu, kendi resminin de olduğu bir kart gösterdi. işte o anda yalanını anladım çünkü thy kartlarının neye benzediğini biliyordum. çok kararlı bir şekilde almayacağımı söyleyip uzaklaştım.

    hikayede yakaladığım açıklar beni kandırılmaktan kurtardı:

    1- thy çalışanlarına prim verecekse eğer bunu para olarak verir; parfüm, deodorant, cüzdan gibi eşya olarak değil.
    2- thy kimliği diye gösterdiği kartın üzerinde beyaz fonda kocaman thy logosu, kartın ortasında fotoğraf vardı. thy id kartlarının dizaynı böyle değil. ayrıca hiçbir thy çalışanının o kartı cüzdanında taşıyacağını sanmıyorum.
    3- ağzı çok laf yapıyor. sürekli ben satıcı değilim diye belirtmesine rağmen pazarlamacı edasında olduğunu sezebiliyorsunuz.
    4- çok fazla konuştuğu için arada tutarsızlıklar yakalamanız mümkün. önce arkadaşım arabada bekliyor derken 1 dakika sonra sevgilim arabada bekliyor gibi ufak yalanlar vs.
    5- çok ısrarcı olması acil paraya sıkıştığını değil, dilencilik yaptığını hissettiriyor.
    6- iki adım ötede atm'ler olmasına rağmen para çekmek yerine elindekileri satmaya çalışıyor. (ayrıca parfümleri hep yanında mı taşıyor?)

    özetle 5 liralık sahte parfümleri duty free'den alınma orijinal parfüm diyerek 20-30-50 lira gibi fiyatlara (neyi gözden çıkardıysanız artık) satmaya çalışanlar var. yeni türemişler sanırım. dikkatli olmanızda fayda var.

    edit: oha lan bir iyilik yapalım dedik ne ergenliğimiz kalmış ne mağara adamlığımız! hayır sanki bizim milletimiz değil telefonla kandırılıp tüm parasını çekip çöp konteynırlarının yanına bırakan? ama benim hatam, ekşi'deki küllyutmaz yazarların böyle şeylere ihtiyacı yoktur onu unutmuşum. neyse en azından okurlara bir faydamız olsun. 1 kişiyi bile uyandırabildiysem ne mutlu bana.

    ha bu arada gelen mesajlara göre, kısa zaman önce bu numaraya inanıp alanlar da olmuş. o yüzden iyi ki yazmışım bu entry'yi.

    ekstra not: almadım parfümü. valla lan :)

  • uçağa, kalkışa yarım saat kala binmek ve hemen uykuya dalmak. on beş dakika sonra uyanıp, uçağın indiğini sanmak ve el bagajını alıp uçağı terk etmek.

  • apo posterleri asilirken, hainlerin ellerinde satirlarla, sopalarla savunmasiz ogrencilere saldirirken ortada olmayan cevik kuvvetin, bu hainlere karsi duran ogrencilere mudahalesi durumu. oz vatanimizda parya olma durumu.