ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
survivor all-star
-
bu yarismadan anladigim su: merve aydin serenay'dan nefret ediyor. turabi kendisini ust akil olarak goruyor. begum basketbol oynamaya diye evden cikip yanlislikla adaya gidiyor. hakan gizem i ve kayinvalidesini gercekten seviyor. nadya gulusuyle dahi sinir bozuyor. bozok yagmurlu havada 1 damla suyu haketmiyor. hilmicem iyi ama cevresi kotu. hakan zeki ama calismiyor. sahra calisiyor ama zeki degil. hasan nezaketin kerizlik olarak algilandigi avam bir ortamda aptal saniliyor.
debe edit: 1) fenerbahçe-kalamış sahili imar'a açılmasın! ranta kurban gitmesin! bir avuç yeşilimiz bize kalsın.
2)doğukan için bir şey yazmamışım. barış manço 81300 moda'ya gitmediyseniz gidin, ziyaret edin.
kış bahçesinde bir şeyler için, adam olacak çocuk yazısı önünde fotoğraf çektirin, bahçedeki eşeği;
domates-biber-patlıcan'ı görün.
3)mustafa akıncı, tebrikler, darısı başımıza.
geniş aile
-
--- spoiler ---
mürsel: her 50cm cetveli olan mürsel olsaydı, pascal nouma coğrafyanıza girerdi
--- spoiler ---
illegal maç yayını yapan şerefsizler
-
bunun birde uluslararasını yapan şerefsizler vardır frombar.com veya sportlemon.tv gibi. türkiye liginde yayıncı kuruluşu zarara soktukları yetmezmiş gibi başka yerdeki futbolun gelişmesini de sekteye uğratırlar.
opera tarayıcının turbo modunu açıp bu sitelere rahatça erişildiği yetmezmiş gibi bir de kaliteli yayın sunarlar. sallandıracaksın böylelerini bak bakayım bir daha yapabiliyorlar mı?
ivan drago'nun rocky'ye kaybetmesinin nedenleri
-
rakibini küçümsemesidir. mesela bir iett işçisi deyip geçmeyeceksin. hayatını, gençliğini, hayallerini skip atabilir icabında.
şanlıurfa'da kızının üstüne tiner döküp yakan baba
-
yabancı uyruklu derken. hangi ülke vatandaşı acaba çok merak ettim. isveç? norveç? danimarka?
önce hesap sor kampanyası
-
chp, mhp ve hdp yetkililerine çağrımızdır.
öyle görülüyor ki; kimse koalisyon kurulması için bir irade gösteremeyecek.
özellikle devlet bahçeli’nin hdp ile olan koalisyonlarda yer almayacağını açıkça beyan etmesinden sonra süreç tıkanmış gibi gözüküyor. ancak halk’ın beklentisi haramzadelerden hesap sorulmasıdır. olası bir erken seçimde süreci tıkayanlar cezalandırılabilir. bu fırsat bir daha ele geçmeyebilir.
hükümeti kurun, önce seçmene karşı yükümlülüğünüzü yerine getirin… yolsuzlukların, hırsızlıkların hesabını sorun.
önce hesap sor !
#oncehesapsor
edit: twitter'da etkili olan arkadaşlar, #oncehesapsor hashtagi ile sesimizin daha çok duyurulmasını sağlayabilirler.
edit 2: facebook vb. sosyal ağlarda oluştutulacak hesaplarla ilgili bana mesaj ile bilgi verirseniz, bu entry'de yer vereceğim.
edit 3: hükümet kurulmadan da bunlar yapılabilirmiş.
http://www.radikal.com.tr/…ini_kullanabilir-1374931
edit 4: #alayınıyargılayacaksınız
edit 5: ayrıca bu da var (bkz: temizlik hükümeti için imza kampanyası)
flört dönemi angaryaları
-
flört dönemi her türlü angaryaya en açık olduğumuz dönem. evlenme niyeti ve vaadi olmasa da, erkeğin kadına aile babası rolündekini başarısını, kadının erkeğe ev hanımı potansiyeli hakkında ilk intibaı vermeye kastığı stajerlik dönemi gibi bir şey. zaten sözlükte de aratın stajer (stajyer?) asistan angaryaları gibi örnekleri bulacaksınız. özetle bu örnekten de anlaşılacağı üzere en güzel angarya, karşılıksız iş ve emek olduğu kadar, karşılığı verilecek olsa bile mahiyetinin ne olacağı belirsiz bir takım umut ve hayaller sırası ve sayesinde de yaptırılan angaryadır.
hayatımda bu tip flört dönemlerinde en az iki kere ev taşıdım, nereden baksan 200-300 kilometre yol gittim, toplamda 20-30 saat hiç bir alakam olmayan yerlerde bekledim, bir düzine kadar hiç bir şekilde muhatap olmamam gereken adamla 'böyle' (elimle iç içe geçmiş kanca hareketi yapıyorum) oldum. ne oldu sonuç? sıfır.
yani o flörtlerden beklentim, flörtlerin sevgilimleşmesiydi, olmadı. koliyi taşıdığım, yatağı, şilteyi sırtlandığımla kaldım. terli terli 'ne önemi var canım?' derkenki sahte babacanlık ifadelerinden öte yüzüme bir ifade konduramadı bu işler. o kadar kolisini, kaya gibi sofasını, masasını taşıdığım bir kişiden de ne bir hayır duası aldım, ne başka bir şey.
bunu niye yazıyorum? şundan. bir kaç vakit evvel bir kızlan tanıştım. öyle 'maksatlı' tanışma da değil, normal tanıştım. kız sürekli beni arıyor, ne yapıyon, ne ediyon. dedim, 'vay yazış'. sonra bugün öğlen saatlerinde aradı, dedi ki 'otis ev taşınacak.'. yaaa. işte o an böyle bir sevindim anlatamam. iyi ki flörtleşmemişim. flörtleşeydim yine taşıyacaktım koli koli, bali bali, koli baliyi. ya çok yorgunum hastayım, bir yetiştirmem gereken iş var dedim, oturdum bu entry'i yazdım. şimdi buradan bana eşyasını taşıtmış olan diğer iki kıza sesleniyorum: sağa sola eşgalimi mi dağıttınız ulan? otis bıraktı artık o işleri. kendini zor taşıyor. yallah.
yedi yıldızlı otelde ömür boyu hapis yatar mısınız
-
onemli bir felsefi soru degildir.
ev boyatmanın 4 bin tl olması
-
belki de bu yüzden yalnızca cesurların işidir badana.
guilty pleasure
-
tiksinti desen değil, nefret desen değil, acıma desen değil..garip bir hisler topluluğuyla 10 dakikadır akasya durağı'nı izlediğini fark edersin. işte bu bir guilty pleasure örneğidir.
değilse de şudur;
(bkz: mazoşizm)