ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
futbolu diğer top oyunlarından üstün kılan özellik
-
sebebi çok basittir.
mahallende, sokağında yola iki tane taş koyup su topu oynayamazsın.
futbol yaygındır.
lisede kola kutusunu ezip futbol oynamış bir neslin üyesi olarak söyleyebilirim ki ezilmiş kola kutuları yere vurduğunda sekmez. onunla basketbol oynama şansın yoktur.
voleybol ve hentbol topu ile de hakeza bulduğumuz anda futbol oynardık.
ulan bak sana ben nasıl anlatayım? voleybol oynamak için file bulamazdık, eskaza file denk gelirse de kendi icadımız olan (ki oldukça yaygındır) "ayak voleybolu" oyununu oynardık.
sanırım anlaşılmıştır.
word dokümanını pdf dosyasına çevirmek
-
belgelerinizi internete yüklemek yerine word'den save as > pdf seçilerek de yapılabilecek olandır.
savaş cebeci kaan kazgan kavgası
-
seni ünlü etmem diyen herifi ben niye tanımıyorum lan. kim olm bunlar, sözlükte bunlar adına niye başlık açılıyor?
kitchen diye hapşıran kız
-
doesn't diye osurabilir.
türbanlı bacımıza shut up diye bağıran turist
-
shut up diyen arabın haklı olduğu tartışma.
o bu ülkede yiyecek, içecek, gezecek, ev sahibi olacak sen susacaksın.
bunun seçimi yapıldı ve bitti.
garsona teşekkür eden müşteri
-
tam anlamıyla bir turnusoldur. bir insanın ne mal olduğunu kısa süre içinde anlamak istiyorsanız bulunduğu ortamda kendinden bir "alt statüde" olan kişilere nasıl davrandığına bakın. davranışları kalibresini ve kalitesini çok kısa bir süre içinde gün yüzüne çıkartacaktır. asla şaşırtmaz.
tanım: makam ve mevkiye tapmayan, insan gibi insandır.
edit : arkadaşlar hayatının çok büyük bir bölümünü garsonluk yaparak geçiren bir kişi olarak girdim bu entryi. dikkat ederseniz "alt statüyü" de tırnak içinde yazdım. her şeyden bağımsız, insana salt insan olduğu için değer verilen bir toplum yapısı sizler gibi benim de en büyük dileğim. fakat siz de takdir edersiniz ki kapitalist toplumun realitesi bu şekilde işlemiyor. ne yazık ki bir avuç "ahlaklı" insanın düşüncesi değil, yığınların düşünsel pratiği hakim tüm toplumsal yapıya.
bate borisov
-
bu kazmalar topluluğunun başına bir de teknik direktör olarak aykut'u koysalar izleyen kör olur samimi söylüyorum.
kalp atışını hızlandıran şeyler
-
hoşlandığınız çocuğu okulda görmek. evet bu kadar basit. 26 yıllık ömrümde bu kadar heyecandığım an sayılıdır.
üniversitedeyim o zamanlar.
yıllar evvel baya* hoşlandığım çocuğa uzun bir stalking sürecinden sonra bulup facebooktan mesaj atmıştım. o zamanlar facebookta ekli olmadığın kişilerin mesajları diğer kutusuna düşüyordu ve okuyup okumadığını bilemiyordun, tik işareti ya da okundu bilgisi yoktu. neyse. ben buna biraz komik biraz romantik bir şeyler yazmıştım kendimce. üzerinden bir gün geçti tık yok.
mesajı gönderdiğimin ikinci günü okul çıkışında gördüm ben bunu uzaktan ama mesajını almadan onu görmeye hazır değilim ve hiç olmadığı kadar heyecanlıyım. nabız 120-130 kesin. kalbimin sesinden başka ses duyamıyorum. ondan başka kimseyi de seçemiyorum, önüme koca bir duvar koysalar duvara tek başıma girerim o derece. ayaklarımın bağı çözüldü titriyor resmen, topuklu da giymişim zar zor yürüyorum. bayılıp kalacam ondan korkuyorum, kaldı ki ben soğukkanlı diye geçinirim ama inme geldi o an. neyse ki farketmedi bu beni arkadaşlarıyla geçip gitti yanımdan.
ama şimdi evliyiz ve çok mutluyuz. iyi ki atmışım o mesajı.. demek isterdim ama diyemiyorum amk. acayip g.t oldum, bir insan ne kadar g.t olabilirse ben daha büyük g.t oldum. yıllar geçti üstünden hala gelen giden mesaj yok. mal. mal diyorum çünkü o mesaja ancak bir mal kayıtsız kalabilirdi.
debe editi: ay yine bi heyecanlandım. sayesinde ilk debem. bi işe yaradı sonunda :)
roberto carlos
-
fenerbahceye gelene kadar hakkında kötü entry girilmeyen futbolcu
sadece bir tane mensubuyla tanışılmış isimler
-
(bkz: mühendis)
ilk başlarda ünlü bi mühendis demek ki diye düşünmüştüm çünkü herkes mühendis bey diyordu, adamın adı mühendis'miş.
cüneyt tanman
-
futbolculuğu döneminde sağlam bir defans oyuncusuydu, tekmeye kafa uzatırdı, keşke o kadar sık uzatmasaymış.