ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
kura çekimlerinde yöneticilerin aldığı not
-
gerçekten çok merak ediyorum. abi ne yazıyorlar lan o kağıda? kendi takımının rakibi belli olduğunda o önündeki kağıda hep bir şeyler yazarlar. nedir o allah aşkına?
örneğin bugün galatasaray chelsea ile eşleşti. lütfi arıboğan direkt kalemi eline aldı, önündeki kağıda bir şeyler yazdı. yine "bir schalke değil fakat chelsea de iyi" gülümsemesi yaptı. ne yazdı şimdi oraya "chelsea" mi? yani yazmasa unutacak mı adam? "yahu şuraya bi chelsea yazayım da maçlar teee mart'ta unuturuz falan aklımızda kalsın" mı amaç?
ne kadar gereksiz, formaliteden bir hareket gerçekten. belki çok çok eskiden imkanlar şimdi kadar olmadığı için insanlar yazıyordur fakat şimdi gerçekten çok gereksiz. bu saçma olayın bir an önce bitmesi gerekiyor.
günay özarslan
-
dhkp-c'nin canlı bombası. masum insanlarımızın canına kasteden bu pislik emeline ulaşamadan gebertilmiştir.
özel harekâtçı polislerin ellerine sağlık diyorum.
ehliyet sınavında çıkmış geçiş önceliği sorusu
-
cevap 2-3-1 şeklindedir. kural der ki; dönel ada/kavşak içindeki araç önceliklidir. 1 numaralı araç, 2 numaralı araç dönel adayı terk etmeden kavşağa giremez. eğer 1 devam ederken 3 bekler, 3 bekliyorken de 2 numara kavşağa girer şeklinde düşünüyorsanız "kural" olarak yanlıştır. dönel adadaki araç çıktığında sağdan gelenin yol hakkı geçerli olur.
-eski bir direksiyon öğretmeniyim.
zorunda kaldığım edit:
değerli suserler... size yukarıda kuralı açıkladım. hepimiz gerçek hayatta 2-1-3 şeklinde kullanıyoruz. görüş alanınızın olduğu, aksine bir işaret olmadığı her yerde, her kavşakta dönel, düz vs. fark etmeksizin sağdan gelen aynı cins aracın yol hakkı vardır. karayollarının paylaştığı modern dönel kavşak gibi dev yapılarda kavşağa giren ve çıkan araçları göremediğiniz büyüklükteki dönel adalarda durum farklı işler, çünkü çok şeritlidir. başlıkta bulunan görsel üzerinden yorumlarınızı yapınız.
lütfen bana mesaj atmayı bırakın. zır cahile laf anlatmaktan bıkmasam, mesleği de bırakmazdım... bir gün benzer bir şekilde trafik kazası yaparsanız "ulan nasıl bana %100 kusur verirler anlamıyorum, üstüne de 53/1c'den ceza yemişim ben böyle işin..." diye cümleler kurduğunuzda bu başlığı hatırlarsınız.
anneler yazar olsa alacakları olası nick'ler
-
babası kılıklı
her şey sizin için
kıs şunun sesini
ben malımı bilmez miyim
getirme beni oraya
gelirken ekmek de al
girme eve ayakkabılarınla
yalınayak dolaşma
eve geç gelme
uyu artık
senin arpan fazla geldi
sarı bezi getir
misafirlere hoşgeldin de
bitir tabağındakileri
hizmetçiniz var zaten
elalemin çocuğu nasıl yapıyor
evlenmeden önce 48 kiloydum
dik otur kamburun çıkacak
kapıyı ört cereyan yapıyor
sofrayı yiyen kaldırsın
çıkarttığın yerdedir
seni alanın vay haline
benim söylememle yapacaksan hiç yapma
kalk yerine yat
ben demiştim
20 aralık 2014 askerin polise silah çekmesi
-
asker, görev yerinde olay çıkmasının verdiği gerginlikle sinirlerine hakim olamamış, polis amirine bağırmış. elinde tüfek var ama buna pek silah çekti denemez, zira nöbet sırasında o tüfeği iki eliyle tutmak zorundadır (çapraz tutuştan hazır tutuşa geçmiş sadece).
bu arada, askerle polis arasındaki farkı bilmeyenleri ortaya çıkarmıştır. yok aynı bokun lacivertiymiş de yok bilmem ne. adamlar nizamiyede nöbet tutan ere darbeci demeye getirmişler resmen. ulan askerlik ne zamandan beri gönüllü veya maaşlı (erler için söylüyorum ve 20 lirayı paradan saymıyorum) yapılan bir iş oldu? kendi zorunlu görevini (belki 5 ay belki 12ay) kazasız belasız bitirmek isteyen askerle, cemaatin veya akp'nin köpeği polisle bir tutmayın amk saçmalamayın.
edit: bu entry'de ne polis, ne de asker seviciliği yapılmıştır. ben olayı nöbetçi askerin açısından değerlendirdim. biraz kafası çalışan insan zaten bunu görebilir.
birçoğumuz askerliğimizi nefret ede ede yaptık. bu bağıran asker de bu tiplerden biri. bütün askerlere kenan evren muamelesi yapmayın amk.
türk pasaportu ile tiktok çeken çift
-
cok guzel bir video olmuş. bence mantıklı. linç falan yemezler.
"nereden baksan elinde kalıyor " sözünün açıklaması adeta.
türkiye'de kimsenin nefret etmediği tek kişi
-
(bkz: adile naşit)
edit: gelen mesajlardan anladığım kadarıyla rahmetlinin sevmeyeni çokmuş. ne diyeyim, allah sevmeyenlerini bildiği gibi yapsın.
rasim öztekin
-
gittiğim ilk biletli tiyatro oyununda başrol oynamıştır. 2071'de türkiye oyununa, wikipedia'ya göre 1994 yılında, anneme ısrar ettiğim için, tek başıma gitmiş, kendisini ve tüm oyunu büyülenerek seyretmiştim. annem bir tek bilet almıştı, ama oyunu eve yakın bir yerde sanıyordu, halbuki oyun uzaktaydı ve ben çok istemiştim izlemeyi. o da dışarıda oyun bitene kadar beni beklemişti. 9 yaşında bir çocuk olan bendenizin tek başına oyuna gelmesine şaşıran diğer izleyiciler, bana oldukça ilgi göstermiş, içecek yiyecek ısmarlamış, hatta oturduğum zemini yükseltmek için montlarını koyup görebilmemi sağlamışlardı. gördüğüm ilgi karşısında muazzam bir gururla oyunu seyre dalmıştım. oyunda, rasim öztekin'in karakteri, günümüzde (1994) dondurulmuş, 2071'de uyanmıştır. türk lirası dolar karşısında değer kazanmakta (1 türk lirası 82 dolar gibi bir radyo anonsu vardı), kadınların baş tacı edildiği ve atatürk'e büyük saygı duyulan, ona hiç hakaret edilmeyen bir gelecek öngörülüyordu. 2071'deki her şeye şaşırıyordu ama bu üç şeyi unutmuyorum. zira her biri en büyük alkışlara sahne olmuştu, özellikle atatürk kısmı - usta oyunun sonunda bu kısımdan bahsediyor, alkışlar salonu yıkıyor, ben ise tüm alkışlar arasında büyük fark yaratan son atatürk alkışıyla bir başka gururlanıyordum.. ustaya saygıyla.
ad hominem
-
bir tezi savunurken, tezin konu aldigi veya karsi tezi savunan kisilere tezle alakasi olmayan acilardan saldirmak
30 haziran 2015 yayınlanan ufo görüntüleri
-
yanlış anlamadıysam, ufoya zoom yaparak değil de koşarak yakınlaşmaya çalışan birisi tarafından çekilmiştir.
çamaşır makinesinden kuru çıkan kazak
-
tanıdığım kazaklar içinde çamaşır makinesinden kuru çıkan tek örnek 2003'te makineyi ağzına kadar doldurup çalıştırmayı unuttuktan iki saat sonra kapağı açınca karşılaştığım kazaktır. üç kiloya yakın çamaşırı kuru kuru asmaya başladığımı, yarıya gelince bir terslik olduğunu sezdiğimi gizlemeyeceğim. bu paralelde:
en soğuk su: geçen hafta ketılı çalıştırmayı unutup on yedi dakika başında beklediğim su
en çok beklenen yemek: yemek sepetinde "siparişi ver" tuşuna basmadan beklediğim pizza ve
endi varhol: ayşe arman'dır diyebilirim.