ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap
asansör parası haksızlığı
-
öncelikle (bkz: asphalte)
söz konusu durum bir haksızlık değildir. ortak yaşanılan yerlerde bazı durumlar böyledir. mesela en üst kattaki adam da çıkıp "ben sadece kapımın önünü süpürsem yeter, zaten kirlenmiyor bile. temizlik parası vermek istemiyorum." diyebilir. toplu yaşama uyum sağlayamayan müstakil evde de yaşayabilir tabi.
alex de souza vs wesley sneijder
-
biri dünyaca tanınmış öbürü daha bölgeseldir, doğru.
ancaaaak;
sneijder justin bieber ise alex tarkandır.
sneijder ben affleckse alex şener şendir.
ne bileyim sneijder obama'ysa alex uruguay devlet başkanıdır. alex candır.
ülkü tamer
-
"günü gelir dağa çıkar
yıldızlardan şiir çeker
kanımızı siler yıkar
suların en durusunda "
(bkz: ağıt)
karadenizliler öfkeli değil net tavırlı
-
birkaç yıl önce trabzon'da lazer epilasyon merkezinin reklam broşürünü dağıtıyor diye adam vurmuşlardı. işte ben net tavır diye buna derim.
başbakanın dostoyevski okuması
-
haberde cümleyi biraz kırpmışlar. orjinal cümlenin şu şekilde olduğuna eminim:
"dostoyevski okurdum, baktım anlamıyorum bıraktım, ulan dedim okuyup da nabıcan, çok okuyan arkadaşlar şimdi sefilleri oynuyor. ben de siyasete girdim."
ekşi itiraf
-
olum hani bazen abartma amacli rakamlari fazlaca yaziyorsunuz ya... yok 23408230948923 soyle yaptim, yok 103937474 kere boyle yaptim diye... olum o sayilari ben okuyorum lan. yapmayin etmeyin. az yazin allah askina...
bu tarz benim
-
öykü serter yüzünden başlığa üçüncü entry girişi yaptıran yarışma. kızım sen bildiğin terbiyesizsin? sadece sunucu olduğunun farkında olmayan, yarışmacılara ayar vermek için debelenen biri oldu çıktı. "özlem uzun mu konuşacaksın, oturayım mıaa?" ne demek ablacım? sen orada sunucusun. 92644 saat de konuşsa ayakta bekleyeceksin. biri kralsın, yardır falan mı dedi nedir? herkeste saygısızlık diz boyu.
instagram'da feminist şaire regl kanı sansürü
-
"imagine if men hated rape as much as they hate period"
beat generation
-
neal cassady bu güruhun arketip'idir. hiç eser vermese de hayat tarzı ve enerjisiyle ilham olmuştur. çekirdek kadro ve onun etrafında şekillenenlerle birlikte şu elemanlardan oluşur:
jack kerouac
allen ginsberg
william burroughs
gary synder
richard brautigan
gregory corso
lawrence ferlinghetti
peter orlovsky
frisco tayfası ile sonradan epey kalabalıklaşmışlar:
ray bremser
robert creeley
robert duncan
william everson
leroi jones
bob kaufman
tuli kupferberg
philip lamantia
michael mclure
frank o hara
charles olson
kenneth patchen
kenneth rexroth
lew welch
philip whalen
jack micheline
ed sanders
top secret esprileri
11 aralık 2014 trabzonspor'un yediği gol
kaşarlı poğaçadaki kaşar miktarı
-
felsefe konusudur.
(bkz: hangi kaşar?)
teorik deneyleri vardır. poğaçanın içinde kaşar olduğu ihtimali %50'dir ama asla poğaçayı açmadan bilemeyiz.
(bkz: schrödinger'in kaşarı)
psikolojik etkileri vardır. içinde kaşar olduğuna inanarak kaşarlı poğaça yediğinizi hissedersiniz.
(bkz: placebo etkisi)
24 mayıs 2022 kokoreç hazırlama videosu
-
yıkadığı bağırsağı tekrar boklu suya daldıran esnaf içeren video.
kullanıcı delirtme odaklı tasarım
-
zamanında, "kullanıcı dostu* tasarım" nedir, verimlilik nedir bilmeyen bir adam tarafından tasarlanmış, daha sonra da değiştirmek kimsenin aklına gelmemiş ya da gelmiş de kimsenin işine gelmemiş tasarımlara verilen -en azından benim az önce verdiğim- addır bu. örnek vermek gerekirse:
makarna poşeti: yahu kardeşim yırtarak açmaya çalışırsın açılmaz. sinir olursun, zorlarsın. birden yarıya kadar yırtılır poşet; her yer makarna olur. bir kısmını zorla tencereye dökersin, kalanıyla ve yırtık bir torbayla baş başa kalırsın. atsan atılmaz satsan satılmaz.
selobant: bir gün biri çıkar da çocukluğunun "en zor dönemi neydi" diye sorarsa, selobandın ucunu bulmaya çalıştığım o elim anlar gelir ilk olarak aklıma. bazı tasarımcı denyolar işi o kadar abartmıştır ki ucunu bulsan bile bandı ordan sökemezsin. bazen de tam ucunu buldum derken tutup çektiğinde bant tam ortadan enlemesine yaryılır ve yarı kalınlıkta bir bant çıkar. şimdi bir değil birçok kayıp uç vardır elinde. her şey daha karmaşıktır.
mayonez kavanozu: dünyanın stresli işi, dibinde azıcık kalmış bir mayonez kavanozundan çay kaşığıyla, eline mayonez bulaştırmadan kalan mayonezi sıyırmaya çalışmak değil de nedir?
ortalı defter: ilk sayfalara yazmaya başlamakla eş zamanlı başlar kabus. eğer defter tek ortalı ve kalınca bir defterse satırın sonuna gelince elinizdeki kalem pıt diye giriverir altı boş kağıda. girmese de yazı bozulur eğri büğrü olur. ortalara ulaştıkça her iki taraftaki sayfalar bombelenir. gün ortasındaki kabustur. off.
meyve suyu kutusu: yeni çıkan ve güya modern tasarımlı olan bu kutuların kapakları çevirerek açılır ve hatta açılırken içindeki koruma bandını da açar. buraya kadar her şey güzeldir. ama eğer bardağa koymaya kalkarsanız güzel başlayan maceranız hiç de hoş olmayan bir şekilde devam eder. bu kutulardan ilk bardağı yere dökmeden doldurabilene tetrapak tarafından fenerbahçeli rambo'nun çaldığı avrasya maratonu kupasının verileceği efsanesi dolaşır market rafları arasında. kutuların üzerinde "açmadan önce çalkalayınız" yazması ama içinde hava olmayan kutuyu çalkalamaya kalkınca oluşan sessizlik dünyanın en hüzünlü sessizliğidir. kutunun dibinde kalan ve asla sahip olamayacağınız o bir yudum meyve suyu da ayrılıkların en acısını yaşatır insana*.