hesabın var mı? giriş yap

  • başlığı bir arkadaşım adına açıyorum, uzun hali ve içeriği;

    "6 yaşındaki yeğenimin ve ananesinin ölümüne sebep olan katilin suçuna itirazı

    26 haziran pazar günü saat 15:00 civarında mudanya'da alkollü araç kullanan burak ulga, aracıyla teyzem ve yeğenime çarpıp ikisinin de ölümüne sebep oldu. daha önce alkollü araç kullanımı sebebiyle iki kez ehliyetini kaptırmış olan bu şahıs, kaza sonrası iki kez alkolmetreye üfleyip 0,88 promil alkollü çıkmıştır. kendisi daha sonra alkol testine itiraz edip kan testi yaptırmak istemiş ve kan testi olaydan saatler sonra yapıldığı için temiz çıkmıştır. bu kişi bursa'daki ulga avukatlığın sahibinin oğlu olduğu için kazadaki suçundan bir şekilde sıyrılmaya çalışacağından ve ne yazık ki kurtulacağından endişe duyuyoruz. lütfen sesimizi duyun ve bu caninin alabileceği en ağır cezayı alması için girdiğimiz hukuk yarışında bize destek olun. konuyla ilgili uzmanlığı olan kişilerin yorumlarına ve tavsiyelerine de ihtiyaç duyuyoruz. "

    haber linki
    haber linki
    haber linki

    tweet

    edit: arkadaşlar destekleriniz için teşekkür ederim. aldığım mesajlarda alkol için kan testi kaç saat sonra yapılırsa o saatle orantılı olarak promile ekleme yapıldığını iletti arkadaşlar. bu bilgiyi burada da paylaşmak istedim.

  • - ne okuyorsun?
    - hukuk.
    - ya siz gerçekten o kalın kalın kitapları tek tek ezberliyor musunuz?

    dipnot: soran bizzat ben. ezberlemiyorlarmış.

  • " sadece annemlerin tanıdığı bir elalem var: sorumluluk sahibi, başarılı, becerikli. kimdir bunlar, nerede yaşarlar anlamadım gitti. "

  • narsisistik kişilere özgü bir davranış bozukluğu olan gaslighting, kişilerin kurbanlarına onların kendilerine dair algılarını yeniden biçimleyecek şekilde belleklerine olumsuz bilgi ve yargıları sokmalarıyla tezahür eder. bir manipulasyon yöntemi olarak da kullanılan durum, sorgu teknikleri içinde de yer alır.

    basitçe, filmlerde kendisini kaçıran ve kabus hayatı sürdüren kişinin telkin yoluyla sınırladığı algıyla yaşayan ve bir türlü kaçmayı beceremeyen kişiler buna örnektir. sosyal hayatta da karşınıza çıkarak kendi yargılarını sık telkinlerle size saldırma biçiminde gösteren otorite figürleri, böylesi bir algısal kopukluğa yol açabilir.

    1944 yapımı bir hollywood filmiyle terminolojiye girmiştir. ilgili film için bakınız

    psikolojik baskı oluşturarak tüm kanaatler yeniden oluşturulabilir.
    sizin de başınıza gelmiştir. sizin hiç olmadığınız bir insan olduğunuza dair telkinler duyarsınız, bir süre sonra telkinin geldiği yerle savaşmamak için ya da başka bir nedenle kabullenirsiniz, kabullendiğiniz an, telkin kendi delillerini oluşturur. yani kendini gerçekleştiren kehanete dönüşür durumunuz. ancak farkındaysanız, eylemleriniz ve karakteriniz tutarlı bir bütünlük gösteriyorsa etkilenmezsiniz.
    her durumda telkini yapan kişi, sizi nasıl görmek istiyorsa öyle görüyordur. tıpkı rorschach lekesi gibi, orada olanı değil, kendi içindekini görüyordur.
    narsisistik kişilerin yargılarını silmek zordur. telkine kapalı olduğunuzu göstermeniz narsisizmle inşa ettikleri kabul ettirme gücünün parmaklarının arasından akıp gittiğini düşünmelerine neden olacağından yüksek ihtimalle sizi listenin dışına iteceklerdir.

    insanlar telkine açıktır. kendinizi olumsuzlamayın. başkasının gözünden bakmayın kendinize.

  • + nasıl, fiyatlar iyi mi :)
    - valla ateş pah..
    + alın bunu !

    nextttttt !!!!!

    + nasıl, fiyatlar iyi mi :)
    - avrupa'da böyle fiyat yok. :|
    + aferin. al bakim bi ciklet :)

  • şike yaptığı ortaya çıktığı sezon fenerbahçe puan silme cezası alırsa yarıştan kopmasın diye 34 lig maçında alınan puanlar yarım sayılıp, sene sonunda ekstradan 6 maç yaptırıldı. sonrasında bu ligde bir daha play-off oynandı mı? hayır.

    2011-2012 sezonunun ortasında etik kurulunun demirören tarafından ayar çekilmiş hali bile "şike yoktur" diyemeyince, küme düşme olmasın diye 58. madde bir gecede kimseye sormadan etmeden değiştirildi. ceza alınırsa çekilmesin diye de "erteleme" gibi saçma sapan bir kural eklendi disiplin yönetmeliğine.

    fenerbahçe avrupa'dan 2 yıl men cezası aldı diye yabancı sınırında kısıtlamaya gidildi. "asla kuralda değişiklik yapılamaz, bir kişi bile itiraz etse sıkıntı yaşarız" diye galatasaray'ın itirazları yok sayıldı. ertesi sezon fenerbahçe diego'yu alınca ve cristian'ı göndermekte sorun yaşayınca ne oldu? birden bire tribünde oturacak +1 kontenjanı geldi. kimseye sorulmadı.

    bu ülkede başta federasyonun şimdiki başkanının zamanında başkanı olduğu takım olmak üzere defalarca "kontrat dondurma" diye bir işlem yapıldı uzun süre sakatlanan yabancı futbolcular için. bundan fenerbahçe edu ile, beşiktaş delgado ile yararlandı mesela. ancak galatasaray'ın futbolcusu bruma sezonu kapattığında kendisi için "kontrat dondurma gibi bir uygulamamız yok, kendisinin kontratını feshedin, sonra yeniden imzalarsınız" gibi akıllar verildi.

    son 4 yılda başımıza gelen şu 4 örnek dahi kuralların kimin lehine değiştirildiğini kanıtlıyor sanırım. hala burada dallamalar gelip algı yönetmeye çalışıyor. "sizin fare yakaladığınız kadar..." diye bir laf vardır bildin mi?