hesabın var mı? giriş yap

  • acaba bir kılıç yarası, bir sektörü uluslararası boyutta değiştirmiş olabilir mi ?

    karakterimiz; doğumu (knoxville/crawford), çocukluğu (rome), yüksek okul yılları (mason) ve tüm iş hayatı boyunca (columbus ve atlanta) abd'nin 'georgia eyaleti' sınırları dışına hiç çıkmıyor ama buna karşın günümüzde dünya genelinde tanınan biri o .. tam olarak kendi adıyla olmasa da ..

    genç delikanlı, 'georgia tıp okulu'nda eğitimini tamamlayarak 1850 yılında, henüz 19 yaşındayken lisanslı bir sağlıkçı olarak hayata atılıyor .. ama esas uzmanlığı 'kimya' .. tıp ve cerrahi üzerine kısa süreli çalışmalarını takiben 'columbus'ta kendisine ait bir eczane açıyor ..

    patlak veren amerikan iç savaşı'nın bilindik çarpışmalarından biri olan 'columbus muharebesi'ne (16 nisan 1865), 'konfederasyon ordusu'nda görevli olarak 'yarbay' rütbesiyle katılıyor ve çarpışmalar sırasında göğsüne aldığı ciddi kılıç yarası, amerikan kapitalizminin küresel ölçekte etkinliğinin önemli simgelerinden birinin doğuşuna giden süreci başlatıyor .. çok ilginç değil mi ? bir iç savaş .. bir kılıç yarası .. ve ..

    savaşta aldığı bu yaranın iyileşme sürecinde, acısını dindirebilmek adına morfin almaya başlıyor ve elbette sonunda morfin bağımlısı oluyor .. bağımlılığından kurtulabilmek amacıyla da morfin içermeyen ağrı kesici üretebilmek adına deneysel çalışmalar yapıyor .. keşfettiği ve talep gören deneysel, hafif alkollü içeceğin daha büyük ölçekte pazarlanabilmesi için işyerini columbus'tan atlanta'ya taşıyor .. ortakları oluyor ..

    nihayet eyalet genelinde alkol ile alakalı kısıtlamalar devreye girdiğinde de alternatif bir alkolsüz içecek üzerinde çalışıyor .. deneme yanılma çalışmaları sürecinde, tamamen tesadüfen icat ettiği alkolsüz gazlı formülün ilk bardağı, 8 mayıs 1886 tarihinde atlanta'da, ortağı olduğu, 'jacobs eczanesi'nde satışa sunuluyor .. sunulur sunulmaz da piyasayı sallıyor ..

    hikayenin ana karakteri mucidimiz, 'john stith pemberton' .. ve isim babası da 'pemberton'un ortağı ve aynı zamanda muhasebecisi 'frank mason robinson' olan ünlü içecek de elbette tahmin ettiğiniz üzere 'coca cola' ..

    'dr.pemberton', ağustos 1888'de 57 yaşında mide kanserinden hayatını kaybediyor .. ölümüne giden süreçte de morfin bağımlılığı devam ettiği için şirket hisselerini peyderpey satıyor .. icadının bir gün, ülke genelinde ünleneceği hayaliyle elindeki son hisseleri oğluna bağışlıyor .. ama babasının ölümünü takiben oğlu 'charles' da elindeki hisseleri $1.750'a devrediyor, yani günümüzün alım gücüyle yuvarlak olarak hesaplanırsa, yaklaşık $50.000'a ..

    kaynak :

    mucit 'john stith pemberton'
    isim babası 'frank mason robinson'

  • göbekli olup dar badi giymeleri bir de bu badiyi pantolon içine verip kalın kemer takmaları üstüne bir de bolero giydiyse lanet olsun.

  • bunun 3-5 bin isteyeni 10bin isteyeni de var.
    adaletli hakime saygılarımızı sunarız.
    kimse gazeteci diye hapse girmeyecek doktor diye hapse girmeyecek diye birşey yok.
    çatır çatır milleti yolarken iyi.
    yargılanmaya gelince ben doçentim yok.

  • başlık: beyler toprak genişletme planımı açıklıyorum.

    1. çok basit beyler italya ile hazırlık maçı ayarlıyoruz. ve otobüs kaldırıp 20.000 taraftar gidiyoruz maça. italya ile adam gibi maçımızı yaptıktan sonra dönüşte san marinoya uğrayıp orayı alıyoruz. 30 bin nüfusları var 15 bini karı kız çoluk çocuk yaşlı zaten 2 saatte alırız ülkeyi ve sonra yağmalıyoruz. üstünüde cebimizden tamamlayıp yunanistanı alıyoruz. sıkı pazarlık yaparsak para üstü ile romanyaya karılara bile gideriz.

    not: direk san marino ile maç ayarlayamayız adamların stadı 7 bin kişilik beyler.

  • hayir efendim bitaksi ile %100 alakasi olan olaydir. burada anlatilanlara gore bu adam katil ruhlu, sapik bir herif. boyle tipleri uygulamadan ayiklamak bitaksinin gorevi.polisin vurdumduymazligi da sasirtmadi. illa birinin olmesi mi gerek?

  • %100 lastikmiş. iki gün önce arabaya dört tane lastik* aldık, onlar bile toplam 830tl tuttu amk. o nası lastik?

  • 2002 yılında 6.6 milyar olan vatandaşın bankalara olan borcunu, toki ve tüketici finansman şirketlerine olan borçlar hariç 357 milyarın üzerine çıkararak ülkeyi elleriyle batağa sürüklemiş hükümettir.

    bunun yanında batık kredileri 127 katına çıkarmış hükümettir aynı zamanda..

    50 milyon kişinin ay sonunda sıfır ve altına düştüğü, 42 milyon insanın borçlarını ödemekte zorlandığı, son 6 yılda 9 milyon adet kredi ve kredi kartı hesabının yasal takibe alındığı, 3 milyona yakın kişinin de kara listeye alındığı ülkenin hükümetidir.

    milleti borç batağına sürüklerken, sırf abd para bastığı için gelen yüzmilyarlarca dolar parayı üretim yerine yandaşlarla inşaat projelerine yabancılara avm'lere savurarak cari açığı tarihte görülmemiş düzeye çıkartıp, tüm ülkeyi faizin kölesi hale getirmiş faizci hükümettir.

    (bkz: a.k.p.)

  • üniversite mezunlarını asgari ücrete mahkum et, bir de utanmadan karşılarına geçip "fakir, fukara" de. yatacak yeriniz yok be sizin, hiçbirinizin!

  • -jokond amcaaa
    -efendim güzelim?
    -hafta sonu bize gelsene
    -gelemem işim var
    -ama lütfen yaaa
    -niyekine?
    -parti vericem arkadaşlara senin de gelmen lazım
    -ne partisiymiş lan bu bacaksız?
    -cacık partisi
    -ahaha şimdiki çocuklar harika
    -gelicen mi gelicen mi?
    -eheh tamam tamam gelirim
    -oleeeyy hıyar da geliyor artık menümüz tamam!
    -lan!

  • vahit emmi ve haydar'ın, evlilik üzerine diyaloğu;

    --- spoiler ---

    -vahit emmi, evlilik nasıl bir şeydir?
    +evlilik dağdaki keçi yolu gibidir evlat.
    -anlamadım...
    +şimdi bir dağ düşün yalçın mı yalçın. sivri kayaları var. işte doğar doğmaz bizi ''hadi bu dağı aş'' diye eteklerine bırakıveriyorlar
    -hayat yani?
    +aferin... ilk başlarda iş kolay. ama yükselmeye başladıkça dağ sarpa sarıveriyor... dimdik kayaların, uçurumların arasında kalıveriyorsun. gücün azalıyor... derken senin gibi bir yolcu daha çıkıyor. yoldaşınla omuz omuza, can cana verip bir keçi yolu açıyorsun kendinize... biliyorsun ki artık tek başına değilsin. biliyorsun ki artık o yolu iki kişi yürüyeceksin... dağ yine yalçın. ama artık yürümek zevkli. nefesim tükenecek diye korkmuyor insan. çünkü yanında kendi can nefesin gibi bir nefes daha var... anladın mı?
    -her evlilik sizinki kadar mutlu mudur?
    +yoldaşına bağlı... biz zeliha'mla yan yana yürürken, dikenleri değil çiçekleri derdik. canımız yanınca bir yandan ağladık, bir yandan türkü söylemeyi bildik... ben ''pes'' deyince, o ''hadi'' dedi, o yorulunca ben sırtımda taşıdım.
    -peki geçim sıkıntısı insanı mutsuz etmez mi?
    +bilmiyorum... biz mutluluğu ne parada ne handa bulduk evlat... bak bugün deniz kenarında zeliha'mla beraber çekirdek çıtlayıp, çay içerken, mutluluk da bizimle beraber masada oturuyordu sanki...

    --- spoiler ---