hesabın var mı? giriş yap

  • videodaki iki genç sahilde takılırken aniden dev bir parmak izi beliriyor üstünde de yeni çağın başlangıcı yazıyor, ne anlama geliyor olabilir altından ne çıkacak merak ederseniz takipte kalın
    bkz: esrarengiz parmak izi

  • edit 2: bir arkadaştan george orwell sözü,
    düşünün çünkü henüz yasaklanmadı

    düşünüyorum da, hepimizin mi bu kadar kaybedecek şeyi var. kişisel özgürlüklerimiz o kadar kısıtlanmış ki, duvarları olmayan bir hapishanedeyiz. korku imparatorluğu mu bu? öyleyse, hakikaten neyden korkuyoruz?
    dayatmaları kabullenerek daha nereye kadar varacağız? farkında mısınız adı şeriat olmayan, ama muhafazakarlığın dibine kadar dayatıldığı iki yüzlü, sahtekar bir ülke olduk.
    son yasakla,
    her daim içen birisi değilim, ama istediğim zaman, dışarıda içmeyi geçtim, parasını verip birşey alamıyor olmak, bunun bana dayatılıyor olması ve buna sesimin, sesinin çıkmıyor, çıkamıyor olmasından nefret ediyorum.
    gittikçe boğuluyorum, insan görmek istemiyorum ama çekip gidip bir yeşillikte, deniz kenarında öyle boş boş oturmaya bile izin yok.
    herkes birşey olsun istiyor, ama beklemek, umuda boşa kürek çekmek gibi.
    debelenmesek bile batıyoruz, yalnız, çamura değil, bildiğin boka, ta ki nefesimiz tükenene kadar.

    kadehlerinizi kaldırın gençler,
    en çok da kimin o bok çukurunda boğulmasını istiyorsanız ona.
    şerefe...

    edit: gelen bir mesaj,
    " 1920li yıllarda ülkenin fabrika ayarlarıyla oynadınız şimdi bir babayiğit çıktı ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürüyor"

  • her poşetin içine "lazım olur" diye üç beş poşet daha atan insanların olduğu bir toplumda mantıklı bir uygulamadır.

  • uzun suredir ara$tirdigim ve daha saglikli olabilmek adina 2.5 haftadir uygulamaya ba$ladigim yeme bicimi.
    benim oncelikli amacim hormonsuz, katiksiz gidalarla beslenmek oldugu icin bu yolu sectim. uzun vadede saglik icin cok iyi taze besin tuketmek. hastaliklara *, kilo sorunlarina da care.
    oncelikle $unu soyleyeyim. halen kitaplar okuyorum ve henuz uzman degilim. ancak daha fazla enerjim oldugunu hissediyorum.

    raw foodistler cok siki olmadikca cig yiyecekleri 75 %'e sinirlayabiliyorlar. yani ba$ka gidalar da tuketilebiliyor. bu ne demektir. arada caniniz biftek mi istedi, tavuk mu yiyebilirsiniz. pizza mi o da ok. ama normal kiloda $yeti$kin bir insan icin gerekli olan 2000 kalorinin 1500 kadari meyve, sebzeden gelecek. ozellikle ilk aylarda.
    et tuketecekseniz carpaccio, deniz urunlerinde ise sashimi onaylanir. tuz ise kesinlikle yasaktir. kaya tuzu tercih edilir.

    en cok yaprakli ye$illeri tuketirler. nedir bunlar, marul , maydonoz , ispanak . her sebze raw foodism'de tercih edilmez. mesela, karnabahar, brokoli, lahana sindirmesi zor oldugundan bu gruba girmez. bunlar da tuketilir ama ilk firsatta tercih edilmez.

    raw foodist icin ilk $art iyi bir blender edinmektir. degi$ik meyve ve sebzeleri bu $ekilde saglikli bir icecege donu$turulebilir.
    bu yeme bicimine ali$irsaniz bir de dehydrator edinmek lazim. * meyveleri bu $ekilde kurutabiliyorsunuz. katki maddesi olmadan.

    ilgilenenler icin $u linkleri verebilirim. yenebilecek gidalari listelerler.

    http://www.raw-food-health.net/…stofvegetables.html

    http://www.raw-food-health.net/listoffruits.html

    http://www.raw-food-health.net/listofnuts.html

  • eskişehir akp milletvekili harun karaca'nın müthiş başarılı oğlu alihan karacan'a nasip olandır. sadece 1 ayda thk içinde hızla yükselerek hem de en yüksek gelire sahip eskişehir thk şubesine başkan olmuştur.

    babalar ne evlatlar yetiştiriyor be, 26 yaşında adam başarıdan başarıya koşuyor. siz yeteneği olmayanlar ise işsiz kalırsınız tabi.

    https://www.google.com/…de-baskan-oldu-5929485/amp/

  • --- spoiler ---

    6x10 da sun'ın zengin kızı olduğunu bir kez daha gördük. gerizekalı "im sorry" diye bir sayfaya kocaman yazacağına küçük küçük yazsana..sanki adada kırtasiye var. o konuştuklarının hepsini bir sayfaya sığdırırdım lan ben. defter bitince agacları oymaya başlarsın ama..

    --- spoiler ---

  • müstakbel eşimle evlenmek için yanına taşındığımda içinde bir adet eş kişisi, çift kişilik yatak, kablolu tv bağlanmış bir adet antika bilgisayar ve üç çatalla gelen evdi bizimkisi. bir de dışarda yeme artık demem sebebiyle bir yıl kadar önce aldığı ve hiç kullanmadığı uyduruk tencere tava seti vardı ki ben ciddi bir ev aşçısıyım. alet edevat lazım diye çemkirmedim. öyle evlendik, bir yandan tayin bekleyerek.

    garaj üstü, buralarda kaynana dairesi denen bir artı bir minnicik bir evimsi. bazan o da yeter, en azından ihtiyaçlarınız netleşene kadar. yani bir kere evleniyorum diyerek sanki bir daha hiç vaktiniz, naktiniz olmayacakmış gibi ihtiyacım var mı yok mu diye düşünmeden her bir şeyi alıp kendinize yüklenmeyin. mühim olan sizsiniz ve sizin içinde bulunduğunuz şartlar. bana kendi çevremden manyakmısın diyenler de çıktı, hiç canımı sıkmadım. kendileri " eviniz mülk, çıkar kiracıyı otur. bahçedeki bit kadar evin neresine sığacaksınız. bir kere gelin oluyorsun, ne istiyorsan aldır ilerde nazın geçmez. hem yarın çocuğunuz olacak, bık bık vıdı " diye rengarenk yumurtalar yumurtladılar, aldırmadım. tayin gelse, başka yere taşınsak eve zurt diye kiracıyı kim bulacak. altı üstü iki kişi olan bizim için alınmış kervanlar dolusu eşyayı taşıma derdine kim düşecek. ne güzel içinde oturanı var zaten, biz ufak yerden ve gerekirse sadece birbirimizle başlarız ortak hayatımıza diye düşündüm.

    şimdi bakıyorum, iyi ki öyle alel acele ev dayayıp döşememişim. tayin olmadı ama çok daha güzel bir ev bulduk burda. knik arm ve karlı dağları yuva bilmiş insanların ışıkları uzaktan göz kırpıyor bu uğurlu eve. kapalı havalarda bulutlar altımızda kalıyor ve güneş altın başını gösterdiğinde öyle güzel süzülüyor ki ışıklar. kocaman pencerelerden yıldızları izleyerek battaniyelerin altında dürüm yapıyoruz kendimizi uzun kış gecelerinde. yeni taşındık, küçük evde geçen süre zarfında ihtiyaçlar oldukça listeledim ve çoğunu sakin zamanda, çok daha uygun fiyatlara alıp kutularında muhafaza ettim. buna rağmen hala televizyonumuz yok, salonda ışıl ışıl bir noel ağacı ve tombik bir kanepe var sadece. bu sadelik çok hoşuma gidiyor. yeniden evlenmiş gibiyiz. minik evimizi boyadım, şimdi kiraya vereceğiz. onu bunu, hemen şimdi istemek yerine mali kaynaklarımızı düzenlemişim iyi ki.

    yani evlenirken onca telaş arasında güzel huzurunuzu bozmayın, maddi manevi kendinizi cendereye sokmayın. yuva kuruyorsunuz ve madem ömürlük bir yol, uzunca zamanınız var ihtiyaçlarınızı temin etmek için.

    o yüzden eşya derdine düşmeden önce iki gönül bir olun, samanlığı seyran edin gitsin. gerisi kendiliğinden gelir.

  • ermeni kimliğiyle öne çıkan ve propaganda yapan grubun, ermenistan topraklarındaki ilk konseridir.

    kendilerinin ilk albümü 1998'de çıkmıştır. demo dönemlerini falan saymıyorum.
    17 senede asıl vatanlarının anca akıllarına gelmesi ayrı ironiktir.

  • gece yolcuklarinda bir otobusun pesine takilmak iyidir. 50-100 metrelik takip mesafenizi koruyun, takilin. fren lambasina dikkat edin. ayik kalirsiniz.

    ayni sekilde gunduz vakti de gozunuze kestirdiginiz hafif yuksek hizli giden bir arabayi (120 den yuksek olmamak kaydiyla) takibe alin. arada bir gecin, arada bir o sizi gecsin. uzun yolculuklarda karsilasacaksiniz, oyun oynayin. ayik tutuar surucuyu.

    yazin duz yollar uyku getirir. muziksiz cikmayin ve yol bossa genelde sol seridin sag tarafina yakin bir sekilde, yolu ortalar halde gidin.

    kucukbas hayvanlara carpmaktan korkmayin. tilkiye carpmayayim diye iki tane cocuklu arabayi sarampole yuvarliyodum az kalsin. gerek yok vurun.

    sigara icin. bol bol icin. redbulla birlikte icin hatta.

    bunu otostopta bindigim bi kamyoncu abi soylemisti; 42 plakali kamyonlara cok yanasmayin. ayrica eger seridinde giderken yavastan savrularak giden ve hafif saga kirilirken bi anda kendini sola atarak giden kamyonlari hizlica gecin. o kamyoncunun uykusu var demektir demisti.

    geceleri uzunlarinizi acik unutmayin. karsi seritten geleni tehlikeye atarsiniz. bunu zaten biliyorsunuz ama karsi seritten gelen arabanin uzunlari yanmiyorsa bile soyle bi uzunlarinizi acip kapatin. ısaret cakin. o da isaret sellektoru yapacaktir. hem kendinizi hem de karsidaki soforu ayik tutmus olursunuz. win win.

    motorcular arabalarin sol lastiklerinin arkasindan gelirler genelde. sol dikizden gormek zordur, on dikizi surekli kullanin, onlara dikkat edin, yol verin.

    virajlarda kamyon sollarken paniklemeyin. onlar sizi goruyor :) -bi aralar boyle bi tribim vardi- ama sakin ola kamyonlarin sagindan gecmeyi denemeyin, o aynayi hic kullanmiyolar.

    3 saatte bir kesin mola. en az 15 dk.

    100 le gitmek ve 120 ile gitmek arasinda zamansal olaral max yarim saat oynar ama araba kontrolu konusunda dunyalar kadar fark vardir. 110 u gecmeyin.

    hiz limitini gecmeyin tabi ama karsi seritten gelen israrli sellektorlerin, 'ileride radar var panpa, ayik ol' demek oldugunu bilip ona gore davranin.

    veee en onemlisi; sirt cantali bir otostopcu gorurseniz arabaniza alin. anilarini dinleyin, siz de anlatin. ayik olursunuz, hem de arkadaslik kurarsiniz belki.

    gordugunuz uzere yegane amac "ayik olmak". ayik olun! cunku ayik olmak iyidir.

    edit: yazim hatalari

    edit; 'dunyanin en buzin seven insani' ile ufak bi muhabbetten sonra, kopeklere carpmanin takla attirabilecegi olayi dokuldu onume. tabii ki arabaya gore degisen bi durum bu, hafif bi araciniz varsa cok daha mumkun ama yine de boyle bi anda icgudusel hareket edilecektir, hayatta kalma icgudunuz ne derse onu yapacaksiniz. her seye ragmen tilki gibi gorece kucuk hayvanlara carpmak, bariyerlere surmekten cok daha mantiklidir kanimca. yatirim tavsiyesi degildir.

    hayirli edit: sigarayi biraktim, bence siz de birakin. cereze abanin. kavrulmamis badem ve beyaz leblebi favorim.