hesabın var mı? giriş yap

  • bi kere de şu teklif biz erkeklere yapılsın ya.

    edit: başlık sahibi bir kaç örnekleme yapmış ve buna göre vereceğimiz cevapları merak etmiş. 500 bin dolara yapabileceklerimi anlatsam uykularınız kaçar.

    edit2: hemcinslerimden g.t verir misin gibi çok naif çok kibar sorular alıyorum, belli ki gelmeye de devam edecek. bu soruyu sizin güzel hatrınıza 2 bin dolar karşılığında cevaplarım.

  • ülkemizde ve dünyada sporcu sağlığını oldukça ileriye taşıyacak sağlık merkezi. literatürdeki her türlü sakatlığı yaşamış mustafa pektemek ve onunla çalışmış sağlık ekiplerinin tecrübelerinden yararlanılacak. her sakatlık türünün iyileştirilmesi için özel odalar olacak. bu odalarda mustafa pektemek'in malum sakatlığa uğradığı anda ve sağlık ekibinin mustafa'ya müdahalesi sırasında çekilen fotoğraflar duvarlarda asılı olacak. ayrıca tedavi sırasında mustafa pektemek'in sakat sporculara tavsiye videoları izletilecek. yaşadıkları sürecin aslında o kadar da korkunç olmadığını anlayan sporcular da mental olarak rahatlayıp sakatlıklarını daha çabuk atlatacak.

    bonus: mustafa pektemek'in geçirdiği sakatlıklar:

    --- spoiler ---

    2008/2009 sezonu ; - ayak kırılması , sakatlık süresi ; 2 ay , kaçırılan maç ; 6

    2010/2011 sezonu ; - ön çapraz bağ yırtılması , sakatlık süresi ; 6 ay , kaçırılan maç ; 26

    2011/2012 sezonu ; - bilinmeyen sakatlık , sakatlık süresi ; 2 hafta , kaçırılan maç ; 3

    2012/2013 sezonu ; -çapraz bağ yırtılması , sakatlık süresi ; 7 ay , kaçırılan maç ; 28

    2013/2014 sezonu ; - ayak yaralanması , sakatlık süresi ; 1 hafta , kaçırılan maç ; 2

    2013/2014 sezonu ; - göbek ihlali , sakatlık süresi ; 1 ay , kaçırılan maç ; 3

    2013/2014 sezonu ; - bilinmeyen sakatlık, sakatlık süresi ; 5 gün , kaçırılan maç ; 1

    2014/2015 sezonu ; - buzağı yaralanma , sakatlık süresi ; 2 hafta , kaçırılan maç ; 3

    2014/2015 sezonu ; - uyluk yırtık , sakatlık süresi ; 1 ay , kaçırılan maç ; 4

    2014/2015 sezonu ; - ayak bileğinde sakatlık , sakatlık süresi ; 10 gün , kaçırılan maç ; 2

    2014/2015 sezonu ; - yüz yaralanması, sakatlık süresi ; 2 ay , kaçırılan maç ; 12

    2014/2015 sezonu ; - ayak parmağı kırılması , sakatlık süresi ; 1 ay kaçırılacak maç ; 3

    --- spoiler ---

  • netflix'i bilgisayardan izliyorsanız, 1080p + yüksek bitrate ve surround ses ile izlemek istiyorsanız microsoft store'daki netflix uygulamasını indirmeniz gerekiyor. çoğu kişinin bilmediği bir şey söyliyeyim. google chrome'dan netflix izliyorsanız size verilen görüntü 720p.

    1080p veya daha yüksek çözünürlük, yüksek bitrate ve surround ses için: microsoft store'daki netflix uygulaması
    1080p veya daha yüksek çözünürlük için: microsoft edge, explorer, safari, chromium edge
    720p sınırı olan tarayıcılar; chrome, opera, firefox

    tekrar söylüyorum. eğer 42 tl veriyorsanız google chrome'dan izlemeyin. izlediğiniz görüntü 720p.
    kaç p izlediğinizi öğrenmek için; https://www.netflix.com/title/80018499 (ilk videoyu açın sağ üste 1280 x 720 ise anlıyacağınız üzeri 720p'dir)
    bazen uygulamadan acıncada düşük çözünürlük yazabilir. başka bir test videosu açın. yine bakın. düşük çözünürlük göstermesinin sebebi başta düşük çözünürlük gösterip sonra hd'ye geçmesi.
    ctrl+alt+shift+d basarak bitrate ve bir çok değeride görebilirsiniz.

    ayrıca netflix.com'a girip sağ üst'ten hesap > yürütme ayarları > ekran başına veri kullanımı > yüksek yapın.
    (birden fazla profil varsa hepsi için yapmalısınız).
    microsoft store netflix uygulamasında ise sağ üstteki 3 nokta > ayarlar > video kalitesi > yüksek yapıyoruz.

  • polonya'nın torun şehrinde, zamanında kopernik'in de tırmanarak gökyüzüne baktığı kilisenin kulesine tırmanılır. kule o kadar yüksek ve basamaklar o kadar dardır ki normal bir insan 3-4 kere dinlenerek ancak çıkabilir. kulenin tepesine geldiğimizde duvarda bir yazı dikkatimizi çeker;

    "bacaklarım koptu aq, huzur islamda"

  • işiniz vardır, daha gün ağarmadan hazırlanır, evden çıkarsınız. sokaklar bomboş, tek bir insan, tek bir araba yoktur. ama o ıssız, sokak lambasının aydınlattığı ve cızırtısının tek ses olduğu sokakta biri size doğru yaklaşıyordur. dikkatli baktığınızda gördüğünüz şeyin 6-7 yaşlarında ufak bir kız çocuğu olduğunu farkedersiniz. tek başına ip atlayan bir kız. üzerinde en şık ve temiz kıyafetleri, yüzündeki gülümsemesiyle yakınlaşıyor, yakınlaşıyor, yakınlaşıyor...

  • pardon da ne bekliyordunuz ?? insanların ciddi ciddi 18 gün boyunca kapıya kilit vuracağını mı sandınız??

    eğer şartlar eşit olsaydı insanlar da ona göre hareket ederdi. turiste serbest vatandaşa yasak, zengin otelde yazlıkta teknede fakir 2 odalı evinde insanlar çalışmaya devam ediyor.

    vazgeçin artık şu insanları linç etmekten aşısı olan bir hastalık için niye kapanıyoruz halen hele ki bütün ülkeler yavaş yavaş normalleşiyor. ondan sonra açık havada yürüyüş yapan çocuğunu gezdiren insanları linç edin aynen tek sorumlu onlar.

    edit: bunu da buraya bırakıyorum. sonra lince devam edersiniz.

    (bkz: 2 mayıs 2021 antalya'daki otel partisi)

    https://twitter.com/…tatus/1388907813020348416?s=21

  • "çabuk ve sıcak getirirseniz memnun oluruz" yazdım.
    adam çabuk ve sıcak getirip "memnun oldunuz mu?" diye sordu.

    dumur oldum.

  • hocanın* ingilizce "urfa ve gelenekleri" konulu bir sunum yapmak için hazırlanmış urfalı öğrenciye hiç bir görsel hazırlık yapmamasından dolayı tepki göstermesi, çünkü elemanın hadiseyi dümdüz anlatmak niyetinde olması, geleneksel müzik ve dans kısmına gelince hocanın tepkisini yinelemesi, "nasıl anlatacaksın ki müziği, getirip dinletseydin, dansını da yapardınız" şeklinde dırdırlanması, birden öğrencinin gözlerinde bir ışık belirmesi, akabinde sınıftaki ikinci urfalı öğrencinin elinden tutulup kaldırılması, sınıfın ortasında, müzik olmadan, sadece mırıldanılarak, halaya benzer bir dans yapılması, yaklaşık 3 dakika boyunca büyük bir ciddiyetle, hareketlere sonsuz özen gösterilerek dansın sürdürülmesi, sınıfın şaşkın bakışlar ve dumur ifadeyle bırakılıp, sunumun bitirilmesi.

  • evrende bulunan, bildiğimiz anlamdaki normal maddeleri oluşturan yapı taşı.

    atomlar nasıl oluştu? ilk kez ortaya çıkışlarının ardında nasıl bir süreç var? bu sorulara değinmek istedim biraz.

    genel olarak normal bir atom, merkezde bir çekirdek içerisinde proton ve nötronlar ile çekirdek dışında belirli bir hacim içerisinde bulunan elektronlardan oluşan bir yapıdır. bu durumda şunu diyebilirsiniz: "ben 2 proton, 2 de nötron alıp, bunlara biraz da elektron eklersem bir atom yapabilirim."

    işlerin öyle yürümediğini söylememe gerek yok. bu süreç bu kadar basit şekilde, laboratuvar ortamında hâlledilebilecek bir süreç değil. o zaman bu işin ilk kez nasıl gerçekleştiğini anlamak için, bandı geriye sarıp evrenin oluşum aşamasına kadar gitmemiz gerekecek.

    nötronlar (kelimenin nötr kısmından da anlayacağınız üzere) elektrik bakımından yüksüz parçacıklarken protonlar pozitif, elektronlar da negatif yüklüdür. aynı elektrik yüküyle yüklenmiş parçacıklar, birbirlerini iter. mıknatısları aynı kutuplarından birbirine yaklaştırmayı denediyseniz o etkiyi görmüşsünüzdür. zıt yükler ve kutuplar ise birbirini çeker. yine iki mıknatısla herhangi bir zamanda biraz oynadıysanız bunu kendiniz de bilirsiniz. hatta buzdolabı magnetleri de bu prensiple yapışır dolaba.

    atomun çekirdeğinde protonlar var dedim. bu protonların hepsi pozitif yüklü olduğundan birbirlerini iterler. yani bunları bir arada tutabilmek oldukça zor bir iştir. bunun gerçekleşebilmesi için gereken enerjinin büyüklüğü, yaklaşık 100.000.000 kelvin (100 milyon santigrat dereceye oldukça yakın) sıcaklığa karşılık gelir. bunu, dünyadaki herhangi bir laboratuvar ortamında sağlayamıyoruz. evren için ise bu tür yüksek sıcaklıklar üretmek, leblebi yemek gibi sıradan bir iş. örneğin büyük patlama anında ortaya bundan daha yüksek sıcaklıkların bile çıkabildiğini biliyoruz.

    simülasyonlar bize, büyük patlama sonrasına ilişkin bazı bilgileri verebiliyor. biliyoruz ki büyük patlamanın hemen ardından ortam atomlarla dolup taşmadı. henüz sadece, adına plazma dediğimiz ve bağımsız atom altı parçacıklardan oluşan bir madde vardı her yerde. büyük patlama gerçekleştikten hemen sonra kozmik enflasyon adı verilen ani bir genişleme dönemi devreye girdi. (bkz: kozmik enflasyon teorisi)

    kozmik enflasyon, evrenin ani olarak bir miktar soğumasına neden olurken parçacıklar artık biraz daha farklı davranış sergileme imkânı buldu. pozitif yüklü protonlar ile yüksüz nötronlar bir araya gelmeye başladı. bu dönemdeki sıcaklık ve enerji, protonların bir arada bulunabilmesine de olanak tanıyordu. zıt yüklerin birbirini çektiğini yukarıda söyledim. pozitif yüklerin bir arada bulunduğu ortamlar, negatif yüklü elektronları da kendisine çekebiliyordu. böylece ilk atomların temelini evren bizzat kendisi attı. büyük patlama nükleosentezi adı verilen bu aşamada önce, bilinen en basit atomlar oluştu. döteryum ile başlayan hidrojen oluşumu, ardından helyum, lityum ve berilyum gibi hafif atomların oluşumu, evrenin bu aşamalarına denk gelir.

    peki, daha ağır olan atomlar nereden geldi?

    yaklaşık 100 milyon yıl kadar sonra ilk yıldızlar ortaya çıkmaya başladı. yıldızların temeli ağırlıklı olarak hidrojen ve ona kıyasla, yüzdece oldukça az olan helyumdur. bir yıldızın oluşum aşamasında, ortada son derece büyük kütleye sahip bir gaz bulutu vardır. bu buluttaki atomlar, kütle çekim kuvvetinin etkisiyle bir araya gelmeye ve gittikçe sıkışmaya başlarlar. sıkışma arttıkça, merkez bölgedeki yoğunluk ve sıcaklık da artar. bir süre sonra bu koşullar öyle bir noktaya gelir ki merkezde nükleer füzyon tepkimeleri ortaya çıkar ve bildiğimiz ışık saçan, sıcak cisimler olan yıldızlar bu şekilde doğarlar. işte füzyon dediğimiz olay, hafif ve basit atomları alarak daha ağır ve karmaşık atomların oluşmasına yön verir.

    periyodik tablo, atomları bazı özelliklerine göre sıralar. buna şöyle bir baktığınızda, ağırlığı demir elementine kadar olan atomların yıldızlarda oluştuğunu söyleyebiliyoruz. demir atomlarını füzyonla birbirine kaynaştırarak daha ağır bir atom ortaya çıkaracak koşullar, yıldızlarda bile bulunmaz. bu çok daha büyük enerji gerektiren bir işlemdir. o hâlde demir atomundan daha ağır atomlar nereden geldi?

    periyodik tablonun demirden ağır atomları, nötron yakalama süreciyle oluşur. nötronların yüksüz olduğundan bahsetmiştim. bu nedenle atom içerisindeki pozitif ve negatif yüklerin birbirini itme ve çekmelerinden nötronlar etkilenmez. atom çekirdeğine protondan görece daha kolay eklenebilirler. bir özellikleri daha bulunur: bozunmaya uğrarlar. bozundukları zaman ortaya 3 farklı parçacık çıkarabilirler: elektron, elektron anti nötrinosu ve proton. eğer ortamdaki 1 nötron bozunarak ortama proton ve elektron olarak katkı sağlarsa bunun anlamı, atom çekirdeğinde daha fazla proton olması ve atoma fazlada bir elektronun da eklenmesidir. bu durumda da ortaya, bir öncekinden çok daha ağır bir atom çıkar. işte demir atomlarının nötron yakalaması, demirden daha ağır atomların oluşmasına; o ağır atomların da yine benzer süreçlerle daha da ağır atomlar oluşturmasına giden yol bu şekilde açılmış olur.

    iki nötron yıldızının çarpışması, nötron yakalama süreci için son derece verimli bir ortam oluşturur. dolayısıyla evrendeki ağır elementlerin en önemli kaynağı bu olaydır. süpernovaların oluştuğu ortamlar da ağır element oluşumuna katkı sağlayan ikinci büyük adaydır. en azından şu an için bildiğimiz kadarıyla durum bu.

  • migros hazır pizza hamurunun yağlı kâğıttan ayrılmadığı ile ilgili sayısız şikâyet okudum internette. sonra youtube'taki tarif videolarını gördüm. kendine "umut chef" dedirten umut reçber isimli migros aşçısının çektiği videolara siz de bir bakın:

    https://www.youtube.com/watch?v=u61zj13abqg
    https://www.youtube.com/watch?v=aeitc00jmvu

    videoların sonunda pizzayı yağlı kâğıttan ayıramamışlar ve yağlı kâğıdı makasla kesip, pizzanın altına yapışık olarak servis etmişler. hatta adam pizza dilimini kaldırıp göstermek istiyor ama pizza dilimlenmiş olmasına rağmen ayıramıyor, çünkü kâğıda yapışmış :)

    pizzayı altına yapışmış yağlı kâğıtla birlikte yemek gibi bir durum söz konusu olmayacağından, bu ürün alenen ayıplıdır. migros ayıplı ürün satmakla kalmayıp, yağlı kâğıdın pizzaya yapıştığı gerçeğini gizleyerek müşteriyi aldatıyor!

    ey bu ürünün satışına onay veren migros yetkilileri, altına yağlı kâğıt yapışmış bir pizzayı restoranda önüne getirseler ne yaparsınız? hiç utanmıyor musunuz ayıplı ürün satmaya?

    bir de bu migros'un mottosu "dürüst satıcı" idi. iyi ki değiştirmişler, bu yapılan işin dürüstlükle uzaktan yakından alakası yok çünkü.