hesabın var mı? giriş yap

  • dogu anadolu'da bir birlik. er tuvaletlerinden biri tikanir. boluk komutani bir turlu actiramaz tikali tuvaleti. hadise bir sekilde, kurmay baskaninin kulagina gider. kurmay baskani hisimla, boluk komutanini, nobetci subayi ve tuvalet sorumlusu eri tuvalete toplar. hic bir sey soylemez, ceketini cikarir, gomleginin kolunu omzuna kadar sivar, milletin saskin bakislari arasinda kolunu delikten iceri pis sulara daldirir, dirseginden yukariya kadar sokar, karistirir. etraftakilerin mideleri agizlarina gelmistir. bir asker donu cikarir delikten veee, oracikta esas duruşta beklemekte olan tuvalet sorumlusu erin suratina şlaaaaaaap!!! diye carpar donu. butun sular milletin ustune basina sicrar. tuvalet acilmis, sular cekilmeye baslamisken, kurmay yarbay, bir kelime dahi etmeden, lavaboya gider, kolunu sadece suyla soyle bir yikar, ceketini giyer ve gider. o gunden sonra birlikteki tuvaletler ornek tuvalet haline gelir.

  • lise sondayım. komşu okuldan bir kızla çıkıyorum. öğle tatilimiz aynı saatlerde başlıyor, ben de genellikle onların bahçesine sızıp kızla buluşuyorum. bir gün yine bu ritüeli gerçekleştirmek üzere okulun bahçesine giriyorum ama kız her zaman buluştuğumuz köşede yok. arkadaşlarına soruyorum, sınıfta diyorlar. detay vermiyor adiler.

    kapılarda sınıfın içini görmeye yarayan ufacık pencereler var. oradan sırasının olduğu yere doğru baktığımda kızı tek başına görüyorum. oturmuş, bir kağıda bir şeyler yazıyor.

    çıkmaya başlayalı belli bir süre olmuş, birinci ayımızı kutlayacağız (gençlik!). kıza güzel bir hediye ayarlamışım, yanında vermek için de tek bir gül almışım. hâlâ birbirimizin her türlü aptallığını kaldıracak kadar aşığız. ama daha da kötüsü ben her türlü aptallığı yapacak kadar aşığım. o an gereksiz bir komiklik yapasım geliyor: gülü dişlerimin arasına sıkıştırıyorum, ardından da kapıyı swat elemanı gibi hızla açıp sınıfa dizlerimin üstünde dalıyorum. bir de tatatataaaam gibi bir efekt patlatıyorum (salaklık!).

    özetin özeti: öğle tatiline uzamış bir yazılının ortasına dalmışım. sevgilim olacak kız en ön sırada tek başına oturuyormuş, o yüzden sadece onu görmüşüm. içerideki öğretmen (bir ingiliz teyze) sınıfa terörist dalmış gibi tepki veriyor, kafama tebeşir ve silgi atıyor, panik içinde çığlık çığlığa bağırıyor.

    kızın ve sınıfın tepkisiyse okulun hatıralarımdaki koridorlarında sonsuza dek yankılanacak. biz cep telefonuna yetişemedik, o kötü oldu.

  • iş etiketinin temeli iş hayatında güçlü iletişim yöntemleriyle etkili bir imajı oluşturabilmektir. iş etiketi kültürel alanda ülkeden ülkeye çeşitlilikler gösterse bile temel kuralları değişmez.

    iş etiketinin bazı kuralları şunlardır.

    1) randevularınıza zamanında gidin mümkünse her randevunuzdan on dakika önce görüşme yerinde olmaya kendinizi alıştırın. bu size kendinize çeki düzen verecek, soluklanacak ve düşüncelerinizi sakinleştirip odaklanacak süreyi verecektir. ter kan içine batmış ve nefes nefese gittiğiniz her randevu karşı tarafa zamanını planlamayan, disiplinsiz ve saygısız bir imaj yansıtmanıza sebep olur.

    2) giymeniz gereken kıyafetin şekli, rengi ve stili duruma göre değişiklikler gösterir ancak temiz, ütülü ve pırıl pırıl olmanız gereksinimi değişmez. her durumda içinde bulunduğunuz çalışma pozisyonundan birkaç kademe üstünüzdeki insanlar nasıl giyiniyorsa öyle giyinmeye çalışın. örneğin elemansanız müdürünüz gibi giyinin, müdürseniz genel müdüre bakın eğer genel müdürseniz ceo sizin için iyi bir örnektir.

    3) kibar olun. etrafınızdaki insanlardan selamı, sabahı ve teşekkürü esirgemeyin. işyerinde siyasi ve dini tartışmalardan kaçının, bunların size hiçbir faydası olmayacağı gibi bolca zararı olur. espri yeteneğinizi geliştirin böylece insanlar sizinle konuşurken gerilmezler ama fazla da abartmayın.

    4) dedikodu ve insanlara kulak misafiri olma çocukça hareketlerdir. hiçbir dedikodu ortamına bulaşmayın hele duyduğunuz şeyleri başkalarına kesinlikle aktarmayın çünkü genelde dedikoduları kimin çıkardığı bilinmez ama kimin yaydığı çok iyi bilinir. birileri kendi aralarında özel bir konuşma yaparken onların bulunduğu ortama girmişseniz bir an önce orada bulunduğunuzu belli edin, böylece insanları dinliyor algısı üretmekten kendinizi korumuş olursunuz.

    5) insanlarla konuşurken onlara tüm ilginizi verin. birileri size bir şeyler anlatırken elinizdeki telefonla veya önünüzdeki monitörle ilgilenmeyin. eğer acil bir işiniz varsa mutlaka karşınızdaki insandan izin alarak ilginizi ondan ayırın. unutmayın kimse kendisini önemsiz, değersiz hissetmek istemez ve kendilerine yeterince ilgi göstermediğinizi düşünürlerse büyük bir kin ve öfkeyle karşılık verirler.

    6) beden dilinize dikkat edin. insanlarla tokalaşırken veya bir sunum yaparken tüm bedeninizin doğru mesajı gönderdiğine emin olun. bazı durumlarda abartılı bir el sıkışma bile tüm işinizin bozulmasına sebep olabilir.

    7) insanlara kendinizi doğru şekilde tanıtın. bazen karşınızdaki insan sizin kim olduğunuzu hatırlamayabilir, böyle bir şeyi hissederseniz kendinizi kısaca tekrar hatırlatın. eğer bir görüşmeye yanınızda başka insanlarla gitmişseniz onları da doğru şekilde tanıtmaya zaman ayırın.

    8) karşınızdaki insanın sözünü kesmeyin ve mutlaka söyleyeceklerini bitirmesini bekleyin. eğer karşınızdaki insanı dinlemiyor ve sürekli sözünü kesiyorsanız ona verdiğiniz imaj “seni de söylediklerini de hiç önemsemiyorum” mesajını içerir ve böyle bir imaj verirseniz işiniz hiç kolay olmaz.

    9) dilinize hakim olun. özellikle argo dil kullanımınıza çok dikkat edin. kendinizi rahat hissettiğiniz bir ortamda sarf edeceğiniz argo bir sözcük yanlış kulağa gitmesi halinde kariyerinize büyük bir zarar verebilir. iş ortamında kullandığınız dil aynen giydiğiniz kıyafetler gibi belli standartların üstünde olsun.

    10 ) iş saatlerinden sonra ofis olarak yarı resmi bir yemeğe veya eğlenceye katılmanız gerekiyorsa özellikle alkol alımınıza dikkat edin. kendinizi fazla rahat hissedip nasıl olsa bu eğlence yemeği diyerek alkolü fazla kaçırırsanız bunun bedelini ertesi gün işyerinde kesinlikle ödersiniz. yeme içme konularında ayrıntılara dikkat edin. örneğin ofise yemek getiriyorsanız keskin kokulu ve başkalarını rahatsız edecek gıdalardan sakının.

    evet, gördüğünüz gibi aslında hepimizin bildiği ve çoğu ufak ayrıntılar gibi görünen bu tür konular gereği yapıldığı takdirde kariyerinize büyük fayda verecek olumlu bir imaj oluşturmanızı sağlayacaktır. ama bunlar önemli değildir derseniz yapacağınız ufacık bir etiket hatası yıllarca kan ter içinde oluşturduğunuz kariyerinizin tepetaklak olmasına sebep olabilir.

  • emekli albay kadri beyamca, günde üç paket maltepe sigarası içen güler yüzlü karısı çok da geç olmayan bir yaşta ameliyat masasında kaldığından beri, günlerini komşu dairemizde, belki de elli senedir oturduğu eski mobilyalı evinde yalnızlık içinde geçiriyordu.

    sabahları çok erken saatte bakkala yaptığı yürüyüşlerini, alışık olduğu gazetesi koltuğunun altında yavaşça kilidini açtığı kapıdan girerken hemen yanda duran eski tip kahve sandalyesine oturup sakinlikle ayakkabılarını çıkarmasını, beni görünce güzelce gülen yüzünü, şişe dibi kahverengi kemik çerçeveli gözlüklerini hatırlıyorum. uzak şehirde yaşayan, uzun boylu ve yakışıklı, emekli pilot oğlu ziyarete geldiği günlerde çok kereler şahit olduğum masa başı tebessümlü konuşmalarını ve birlikte sakin yudumlarla içtikleri viskinin güzel bardaklarını da...

    yaşlı adam iki kadehten sonra müsaade ister, bir saat sonra uyandırılmak üzere oğlunu tembihler, odasına çekilirdi.

    canının belli ki sıkkın olduğu zamanlarda “gel de kaçamak yapalım.” diye babamı davet ettiği günlerde aynı masada ben yine bardakların şekline hayran, yabancı markalı çikolatalar yiyerek sakin sohbetler dinlerdim.

    askerdeyken nereden aklıma düştüyse, kadri beyamca’yı özledim, “dönüşte ilk iş yanına uğrayayım” diye düşündüm. yaşım elverirse belki bana da ilk kez o güzel bardaklarda viski ikram eder diye heveslenmiştim.

    ben dönüş yolundayken meğer o da yola çıkmış.

    ...

    cenazeden sonra, evdeki kalabalığın bittiği saatlerde babamla birlikte kapıyı çaldık, oğlu açtı. askerlik üzerine sorduğu sorularla geçen uzun sohbet sırasında “bu adam babasının ölümüne üzülmek yerine neden benimle sıkıcı uçaklı silahlı muhabbetlere giriyor?” diye kendimi sorguluyordum. sonunda “insanların ölüme yaklaştıkça çevresindeki ölümlere alışması çok normal.” diye düşündüm. ama insan babasının ölümünü nasıl bu kadar metanetle karşılar? yeni bitmiş nöbetler, az önce kalkmış bir cenazeden sonra; komando okulundaki pilotluk eğitimi üzerine; fazlasıyla teknik terim içeren sohbetlerin içinde boğulduğum esnada viski şişesi geldi salona. sanki emekli albay kadri beyamca nöbeti oğluna devretmişti. babam, güzel bardaklar, garip isimli çikolata paketi, ben...

    belki de babasını sevmiyordu veya aralarında benim bilmediğim husumetler vardı. belki de konuyu açmak istemiyordu. ya da ben dövünmelere, ağlamalara, yüz yırtmalara çok alışmıştım. belki de modern evlerde acılar duvarlara kazınıyordu, komşular sessizce uyuyordu.

    ...

    uçakların hemen ardından başlayan siyasi sohbetin en ağdalı cümlelerinden birinin ortasında yakışıklı pilot birden ayağa kalkıp yatak odasına yöneldi. kapıyı sakince açıp “baba, kalk hadi” dedi. bomboş odadan geri dönen ses, suratına çarptı. aldığı derin nefesle tavana doğru uzayan boynunu içine çekip kafasını önüne eğdi, küçücük kaldı. kolundan tutup şişenin başına oturttuk. ben ağladım, babam ağladı, pilot çok ağladı.

  • adım adım anlatacağım insanlardır.

    1. bir ürünü feci şekilde takıntı yaparlar. bunu aldıktan sonra siteye bir daha uğramazlar. siteye bir daha uğramaları ancak saplantıya dönüştürüşebilecek yeni bir ürün bulabildikleri zaman olur.

    2. saplantı haline gelen üründe indirim olup olmayacağını öğrenebilmek için gerekirse doğubank' taki ithalatçıyı ararlar. araştırmacı ruhları bir dedektifinki kadar gelişmiştir. (ithalatçı veya distribütörü arayanlar genelde sitenin ağır abileri falandır)

    3. siteye ürün ile alakalı bir başlık açılır ki mardin' den edirne' ye tüm fiyat ve promosyonlar öğrenilebilsin.

    4. 8999 liralık televizyonu ne yapıp edip bir yıl sonra dahi olsa 3999 liraya alırlar. takip ve hedef odaklı kilitlenme özellikleri çok gelişmiştir.

    5. 5000 lira karlı çıkarak 3999 liraya aldıkları tv nin fotograflarını siteden paylaşırlar. ücret ve magaza bilgisi de bunlara dahildir. şayet gerekli olduğuna inanırlarsa ürünü aldıkları personelin adını, saç rengini, boyunu hatta cep telefonu numarasını bile sizinle paylaşırlar. paylaşımcı ruhları çok gelişmiştir. not: haset etmezler.

    6. alışveriş bilgisini sitede paylaştıktan sonra diğer kullanıcılardan gelen yorumları ve övgüleri beklerler. bu konuda çok hassastırlar. zira bu paylaşım siteye verilen bir veda busesi gibidir. iş bitmiştir ve en az iki yıl uğranmayacaktır. bu aşamada 5000 liralık kardan dolayı yüzleri çok güleç olur.

    7. bu esnada başka bir kullanıcıdan beklemedikleri bir yorum alırlar. zira aynı ürünü aynı fiyata satan başka bir elektronik mağazası 3999 tl lik alışveriş yapan herkese ayrıca bir de 39.99 liralık flash bellek hediye ediyordur. bu aşamada dünyaları yıkılır. televizyona içten içe söverler. lanetler okurlar.

    --- spoiler ---

    hayat ve zaman artık onlar için durmuştur.

    --- spoiler ---

    8. aldıkları ürünü 39 liralık promosyonu kaçırdıkları için iade etmeye karar verirler. zira satıcı onları adeta kazıklamıştır. (39 liralık hediye verilmez mi hiç?) satın aldıkları ürünün kutusunu açmamaya karar verirler. mızıkçılıkları adeta ormanda on kaplan gücündedir ve almakta takıntılı oldukları kadar iade etmekte de takıntılıdırlar.

    9. artık ne o televizyondan ne de hayattan bir zevk alamıyorlardır. ürünü iade edebilmenin yollarını öğrenmek için forumda tekrar bir başlık açarlar.

    forum donanım ölücüleri için alışveriş süreci ve hayat böyle sürer gider.

    edit: madde numaraları

  • dünyaya etki etmiş ve çok sayıda ölüme neden olmuş ya da olacağı düşünülen salgın hastalıkların kronolojik listelemesidir.

    - mö. 430 çiçek hastalığı salgını:

    variola virüsünün neden olduğu çiçek hastalığı salgını atina'da 30.000'den fazla kişinin ölmesine ve atina nüfusunun en az 20% azalmasına neden olmuştur.

    görsel

    - ms. 541 justinian vebası:

    ms. 541 yılında başlamış ve 200 yıl boyunca orta doğu, asya ve akdeniz havzasında yaklaşık 50 milyon kişinin ölümünden sorumlu olmuştur. veba, enfekte olmuş pireler tarafından ısırılan sıçanların yaydığı bakterilerden yayılmıştır.

    görsel

    - 1334 büyük londra vebası:

    1334 yılında çin'de başlayan salgın ticaret yolları vasıtası ile yayılmıştır. italya'nın floransa kenti salgının ilk altı ayında 90.000 sakinini kaybetmiştir. salgın avrupa genelinde yaklaşık 25 milyon kişinin ölümüne neden olmuştur.

    görsel

    - 1519 meksika çiçek hastalığı salgını:

    hernando cortes 1519 yılında bugün meksika olarak adlandırılan topraklara geldiğinde yaklaşık 25 milyon kişi bölgede yaşıyordu. takip eden iki yıl boyunca çiçek salgını 5 ila 8 milyon kişinin ölümüne sebep olmuştur.

    takip eden 100 yıl boyunca avrupalı gezginler vasıtası ile yayılan salgınlardan dolayı bu yerli nüfusun sadece 2 milyonu hayatta kalmıştır.

    görsel

    - 1633 massachusetts çiçek hastalığı salgını:

    fransa, ingiltere ve hollanda'dan gelen yerleşimciler vasıtasıyla 1633 yılında massachusetts'e ulaşan virüs hızla yerli amerikan nüfusuna** yayılmıştır. net sayı bilinmese de avrupalıların gelişiyle bu hastalık nedeni ile 20 milyon kişinin öldüğü tahmin edilmektedir.

    görsel

    - 1793 philadelphia sarıhumma salgını:

    1793 yılında yayılmaya başlayan hastalık şehrin 45.000 kişilik nüfusunun 10%'unun çlümüne sebep olmuştur.

    görsel

    - 1860 çin veba salgını:

    1860'lı yıllarda çin'de yayılmaya başlayan salgın 20 yıl içerisinde çin, hindistan ve hong kong'da 12 milyondan fazla insanın ölümüne sebep olmuştur.

    görsel

    - 1918 grip salgını:

    tüm dünya çapında 21 milyon tescilli, 50 milyona da yakın tahmini kayba sebebiyet vermiş bir grip salgınıdır. insanlar neredeyse aniden denilecek bir hızda ciğerleri dolarak ölmüştür. insanlık tarihinin yayılma hızı açısından en hızlı toplu ölümüne sebebiyet vermiştir. (otisabi - #294784)

    görsel

    - 1952 çocuk felci* salgını:

    1952 yılında amerika'da 60.000 çocuğa bulaşmış ve 3.000'inin ölümü ile sonuçlanmıştır. 3 yıl sonra geliştirilen polio aşısı ile bulaşıcı hastalıkla mücadele edilebilmiştir.

    ilk aşıyı geliştiren ekibin lideri jonas salk'ın doğum günü olan 24 ekim, her yıl "dünya çocuk felci günü" olarak kutlanıyor.

    - 1984 - aids:

    1984 yılında bilim adamları aids'in sebebinin hiv* olduğunu tespit ettiler. o yıl virüs amerika birleşik devletlerinde 5500'den fazla kişinin ölümüne neden oldu.

    bugün dünyada 35 milyondan fazla insan hiv taşıyıcısı olarak yaşamını sürdürmektedir. hastalığın raporlanan ilk vakalarından günümüze 35 milyondan fazla insan aids nedeni ile yaşamını kaybetmiştir.

    görsel

    - 2003 sars *:

    2003 yılında ilk olarak çin'de tanımlanan hastalığın ilk olarak kasım 2002'de ortaya çıktığı tahmin edilmektedir. temmuz 2003'e gelindiğinde 8000 vaka bildirilmiş ve 774 ölüm kaydedilmiştir.

    görsel

    - 2009 h1n1* salgını:

    ülkemizde de görülen bu virüsün dünya üzerinde 575.000 kişinin ölümün sebep olduğu tahmin edilmektedir ancak kayıtlı ölüm sayısı sadece 18.500'dür.

    görsel

    - 2010 haiti kolera salgını:

    ülkeyi felç eden 12 ocak 2010 haiti depremi sonrası başlayan salgının en az 10.000 kişiyi öldürdüğüne inanılmaktadır. salgın ülkenin yeniden inşa çabalarını engellemiştir.

    birleşmiş milletler, daha sonra "nepal barış gücü askerlerinin salgına sebep olduğu iddialarını" reddettiği için özür dilemiştir.

    görsel

    - 2012 kızamık, tifo ve tüberküloz

    2012 yılında dünya çapında yaklaşık 122.000 kişi kızamıktan nedeni ile öldü. tifo'nun 216.000, tüberküloz'un ise yaklaşık 1.3 milyon kişiyi öldürdüğü bilinmektedir.
    günümüzde sağlık görevlilerinin en çok ilgilendiği bulaşıcı hastalıklardan bazıları bunlardır.

    - 2014 ebola salgını:

    batı afrika'da yayılan abola salgını kayıtlardaki en büyük ebola salgını olarak geçmektedir. virüs 2016 yılında tespit edildiğinde salgının 11.300'den fazla ölüme sebep olduğu düşünülmektedir.

    görsel

    - 2016 zika virüsü salgını:

    doğum kusuruna sebep olan ilk sivrisinek kaynaklı hastalıktır. dünya sağlık örgütü virüsün amerika kıtasında çok hızlı bir şekilde yayıldığını ve kısa sürede 3-4 milyon kişiyi etkileyeceğini ilan etmiştir. diğer salgın hastalıklar kadar ölümcül olacağı düşünülmese de yaydığı korku ile gelecek nesillere özellikle doğum oranına büyük ölçüde etki edeceği düşünülmektedir. düşük ve ölü doğuma da neden olmaktadır.

    görsel

    - 2020 wuhan virüsü (sars-cov-2) veya covid-19 salgını

    31 aralık 2019'da dsö çin ülke ofisi, çin'in hubei eyaletinin vuhan şehrinde etiyolojisi bilinmeyen pnömoni vakalarını bildirmiştir. 7 ocak 2020’de etken daha önce insanlarda tespit edilmemiş yeni bir coronavirus (2019-ncov) olarak tanımlanmıştır. daha sonra 2019-ncov hastalığının adı covıd-19 olarak kabul edilmiştir.

    şuana kadar 121 ülkede onaylanmış 124,931 vaka ve 4585 ölüm kaydedilmiştir. ülkemizde tespit edilebilen vaka sayısı 1'dir.

    sağlık bakanı vaka açıklaması.

    şu siteden covid-19'e ait detaylı verilere ulaşabilirsiniz.

    kaynak