hesabın var mı? giriş yap

  • yıllar önceydi, sanırım 2010 yılıydı, erciyes üniversitesi bahar şenliklerinde kayseri'ye athena gelmişti ve o gün hava gerçekten de berbattı, seyirci de doğal olarak diğer günlere nazaran azdı, en öndeydim, kısa bir süre sonra yağmur bastırdı ancak gökhan ve arkadaşları bu harika konsere devam ettiler, bir kaç dakika sonra yetkili birisi çıktı ve gokhanla konuşmaya başladı, yıldırım yaklaşıyor gibi bir şeyler söyledi, gokhan da ısrarla son bir şarkı dedi, adam zor bela tamam deyince bize dönüp durumu anlattı ve mecbur olduğunu filan söyledi ve son şarkıyı delice beraber söyledikten sonra vedalaştık. bu gerçek bir sanatçıyla olan anımdı, yukarı da ise bahsi geçtiği gibi sanatçı değil sadece sıradan şarkıcı olan birisi.
    edit: gökhan yerine oğuz yazmışım, kimse de farketmemiş :) uyaran @pheno ya teşekkürler.

  • ben de bir zamanlar vücudumdaki bir rahatsızlıktan dolayı çok endişelenmiş, internet üzerinden yoğun bir araştırma yapmış, olabilecek bütün hastalıkları incelemiştim. bunu, doktora derdimi anlatırken " şu şu hastalık belirtilerini okudum, bende de böyle belirtiler var bunun için size geldim. " dediğim vakit doktor kadın gülüp dalga geçmeye başladı. yok memlekette onlardan başka herkes doktormuş da, aslında onlara gerek yokmuş da vs. vs. ya bu nasıl şişirilmiş egodur anlayamıyorum. hem heryerde bas bas kampanyalar düzenliyorlar halkta farkındalık yaratmak adına. hastaya geç teşhis yapıldığında yine hasta kişiyi cahillikle, umursamazlıkla suçluyorlar. ama birşeylere ilgili olup araştırınca suç oluyor. sanki kendileri hep doğru teşhisi koyuyormuş gibi havalar...

    tabi gerçekten aşmış doktorlar böyle davranmak yerine kişiyi dinliyor ve daha çok bilgilendiriyor. normal insan olan da böyle davranır zaten.

  • ben burada ortağa değil katil olan adama aciyorum keşke ikisinin de dünyasını mahkemelerde karartsaydi ama başa gelmeden konuşmak kolay

  • bu gece istanbul tozkoparan'da gerçekleşmiş olay. acil olarak bu suriyeli ve afganlar ülkemizden gönderilmezse türkiye'yi ve türk milletini gelecekte maalesef iyi şeyler beklemiyor.
    kaynak

    olayla ilgili bir yazarın bilgilendirmesi:

    tozkoparanda kentsel dönüşüm durumu mevcut halk ile bakanlık anlaşamıyor. bazı ev sahipleri imza vererek evlerini terk etti. 20 dairelik binalarda 3,5 daire boş ve afganlar bu dairelerde barınmak için bu boş evlere dadanmış, hali ile binalarda oturan hane sakinleri ile tartışma yaşayan afganlılar bıçak çekerek bizim türk vatandaşımızı yaralıyor.

    daha önceki günlerde otobüsler ile afganlar mahalleye bırakılmış ve insanlara pis gözlerle bakmaya devam ederek tartışma ortamları yaratmışlar emniyete şikayet edilmiş ama çözümsüz kalmış.

    ülkeye bu mültecileri sokuyorsan onların barınma beslenme ihtiyaçlarını devlet olarak karşılanmalısınız.mülteci kanuna göre mültecilere özel kamp kurulmalı ve onların bu bölgeden kaçarak yayılması durumunda sürgün edilmeli maddesi mevcut ama gel görelim mülteciler ülkenin her mahallesinde mevcut.

  • nasıl ki psycho slasher tarzı filmlerin babası ise, the exorcist de doğa üstü ve din konulu korku filmlerinin babasıdır. sadece ilk 10 dakikasındaki ırak sahneleri ve insani ürperten ezan sesiyle kült bir film olduğunu belli eder.

  • yil 1993. universiteyi yeni kazanmisim. bolumum ingilizce oldugu icin ingilizce yeterlilik sinavina girmem gerekiyor. sinav istanbul universitesi yabanci diller yuksekokulu'nda. yeri suleymaniye'de istanbul muftulugu'nun hemen yaninda.

    sinav gunu geliyor, sinavin saat 09:00'da olmasi lazim. biz sinav yerine geliyoruz ama sinavin ogleden sonra 13:00'a ertelendigi soyleniyor. babaannemlerde kaliyorum, evleri erenkoy'de. anadolu yakasina gidip geri donmeye degmez. benim gibi birkac arkadasla o civarda vakit gecirmeye karar veriyoruz.

    suleymaniye'den yuruyerek beyazit'a, ordan da kumkapi'ya iniyoruz. oradan sahil yolundan yuruyup, sirkeciye ve tekrar suleymaniye'ye gidecegiz. kumkapi'da bir gazionun onunde muslum gurses yazili neonlar var. birbirimize gosterip, bak muslum gurses burada sahneye cikiyormus derken yanimizda bir mercedes duruyor ve muslum gurses arabadan iniyor. o saatte gazinoda ne isi var bilmiyoruz ama saskinlikla birbirimize gosteriyoruz, bak muslum baba diye.

    bizi gorunce el salliyor, yanimiza geliyor. selamlasmadan sonra orada ne yaptigimizi soruyor. anlatiyoruz, bizi gazinoya davet ediyor ve oradaki gorevlilerden birine genclere kahvalti getirin diyor. bizimle sohbet edip kahvalti yapiyor, sonra musaade isteyip sinava dogru yola cikiyoruz. bize basarilar diliyor.

    huzur icinde yat muslum baba, cok mutevazi ve iyi kalpli bir insandin.

  • çizgi roman söz konusu olduğunda favorim olan yayınevi. sahibi ve baobab'ın bastığı pek çok kitabın çevirmeni doğan şima harikulade işler yapıyor. zaten doğan bir çizgi roman hastası, öyle güzel eserler bulup çıkartıyor ki okuyunca insan hayran kalıyor. işlerine bayılıyorum.

    baobab yayınları'nın çıkardığı çizgi romanlara başlamak isteyenler için sevdiklerime kısa kısa değineyim.

    cahiller, karşılıklı bir aydınlanma hikayesi - şarap hayatımda önemli bir yer kaplıyor. hatta hayatımı şarap satarak kazanıyorum. eğer sizin de şaraba azıcık da olsa ilginiz varsa bu çizgi romana bayılacaksınız. o chenin blanc'ı bir gün içmek hayaliyle. detaylı yorumum için (bkz: #107434957)

    hariciye günlükleri - politika dünyasının, bürokrasinin ve siyasetin ne menem bir şey olduğunu şahane çizimlerle anlatan bu eser, hoş bir hiciv.

    avare tanrı - hikayesi zaten mükemmel ve sürükleyici ancak öylesine göz alıcı ve parıltılı çizimleri var ki beni ilk vuran kısmı onlar oldu. modern çağda geçen ve mitolojik karakterle bezeli bu hikaye şarap tanrısı dionysos'a dokunduğu için yeri ayrı.

    kaybolan o günler - bilimkurgu hikayelerine ve kitaplarına benim gibi tutkunsanız sizleri hemen içine alacak bir hikaye. bu eserin çizimleri de ayrıca övgüyü hak ediyor. bir ara sınırlı sayıda kalın kapaklı hali de piyasaya sürüldü. çok şıktı.

    hartlepool maymunu - milliyetçilik denen o sığ ve geri kalmış düşünceyi öyle güzel yerden yere vuruyor ki şapka çıkartıyorum. zaman içerisinde daha iyiye doğru gitmemiz temennisiyle.

    kurt - bir koyun çobanı ile kurdun arasındaki ilişki, çekişme ve gerilimi kullanarak insana ve doğaya dair güçlü mesajlar veren bu eser, sonundaki değerlendirme yazısıyla ağzımı açık bıraktı. şahane bir metin.

    bütün ayazların ortasında - bu topraklardan çıkmış yetenekli yazar ve çizer ege avcı'nın bu hikayesi adeta bir nuri bilge ceylan filmi havasında. ayrıca kayra'nın aynı isimli rap albümünden serbest bir uyarlama. okuduktan sonra müziğe de kulak verin.