aynı isimde "beş şehir" başlığı da var
  • "şevket: - hiç ilgilenmedi benimle
    - çay içmeye davet ettim ,oraya da gelmedi.

    kedi: - e ,çaydan.

    şevket: -ne çayı,ne alakası var

    kedi: -çaydan, çaydan...bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar. bak, çayda kadınları rahatsız eden bişiy, böyle "yerel bir tını" var.

    şevket: - yerel mi? ne alakası var. çay yerel, kahve değil mi?

    kedi: -bak ,"benimle kahve içer misin sorusu, bütün kadınlarda, hepsinde aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar; beyaz fincan, porselen, şık, mayhoş aroma kokusu, hele latin ezgileri heheeeyy neler neler... ama çay, çay böyle "başarısız erkek" gibi bişiy demek çay.

    şevket : - bence artık heidegger okuma, kafan iyice naziler gibi çalışmaya başladı. "
  • çok fazla detayı barındıran onur ünlü filmi.karakterler,diyaloglar harici gördüğünüz nesneler bile çok şey anlatır size. bütünlük yönü ile kullanılan metaforlar ayrı ayrı tartışılmalı...

    --- spoiler ---
    karakterlere gelince;
    aydın ; aynalar sarmıştı her bir yanını...sanki kendi kalabalığını ancak böyle sağlıyordu ...
    şevket ; bir fiil ah muhsin ünlü'nün kendisiydi benim için. öyle izledim onun sahnelerini.diyalogları ve yaptıkları hiç şaşırtmadı sırf bu nedenden...
    osman ; ölümden çok aşkı anlatmak için vardır filmde...kağıttan ele tutunmak,yaşama tutunmaktan daha heyecan vericiymiş meğer...
    dilek ; hayata karşı güçlü ve akıllı olmak bir işe yaramıyor...hayatın akışına karşı şaşırmamak akılla değil kadercilikle oluyor...
    tevfik ; anlayamadığımdır...
    kedi ; tek başına başrol kapabilecek eşsiz filozof...

    --- spoiler ---
  • bu tam bir ah muhsin ünlü filmidir, onur ünlü değil.
  • onur ünlü, bu film için acıncaklı mı yoksa acınaklı mı dedi hatırlamıyorum. 16 nisan'da atlas'taki gösterimine yönetmen ve oyuncular da katıldı. bir ara onur ünlü'yü kapıda bilet kesiyor sandım. elinde biletlerle hararetli bir şekilde konuşuyordu. oyuncuların birkaçı filmi koltuk yerine merdivenlerde izledi. protokol diye kasmayan insanların filmi de, duygu aktarımı da çok güzel oluyor
    beni onur ünlü'yle ah muhsin tanıştırdı. o yuzden onur ünlü'yle daha mesafeli bir ilişkim vardır. onun bir takım filmleri vardır. benim en sevdiğim filmi güneş'in oğludur. bu film ise çok ağır yıkımlar, siyahlar, laciverdler, bazen de kahverengiler içerir. ama onur ünlü ortaya birden turuncu, mavi, yeşil atıverir. bu filmde daha seyrek kullanmış. ben beste bereket'in oyunculuğunu sevmem. tamamen benimle alakalı bir şey bu. herkesler de sevdi zaten kendisini. onur ünlü çok ''komik'' bir adam. hayata böyle bakan adamın acısı da kara oluyor. içim burkuldu. ama gözlerim dolmadı. dediğim gibi onur ünlü bur tür ağlamalara izin vermiyor. bir uzaylı ölünce ne kadar üzülürseniz buna da öyle üzülüyorsunuz. ama bir uzaylı ölüyor ve siz üzülüyorsunuz. kedileri sevmem. ama şebnem sönmez'i severim. o ses tonuyla kediye bile sempatik bakmamı sağladı. şairin evini istiyorum. gri boyalı duvarları seviyorum. onur ünlü trenleri seviyor. film sonrası da sordular. neden tren dediler. trenler modern çağın getirisi olmasına rağmen çağının gerisinde ve ötesinde kalabilmiştir dedi. ah muhsin ünlü de sever tirenleri. o yuzden ben de onur ünlü'yü severim. insanlar sabahları uyanırlar. güneş sabahları doğar. pikniğe gidilir. kuşlar havada uçar. balıklar yüzerler. yeşil vardır

    not: acıncaklı demiş onur ünlü. mesajla hatırlattılar sağolsun yazarlar.
  • 46. altın portakal film festivali'nde galasını izlediğim güzel adam onur ünlü'nün son şahane şovu..
    şiir yazmayı bıraktığını söyleyen onur ünlü, ah muhsin ünlü, bu filmiyle gösterdi ki hâlâ şiir yazmaya devam ediyor..

    film sonrası yaptığı söyleşide izleyicilerin sorularını da özenlice cevapladı..
    sinema ve şiiri ayrı tuttuğunu, hikâye anlatmak için film yapmadığını; yalnızca an'lardan ve durumlardan yola çıkarak bir hikâyeye- mecburen- vardığını ifade etti..

    takıldığım bir izleyici sorusu vardı; paylaşayım..
    filmin adının ' beş şehir ' olmasına karşın neden bu şehirleri göremediğimizi ve bunun yerine beş insanın ölümüne tanıklık ettiğimizi sordu..
    hatta ileri giderek filmin adının ' beş tane ölüm ' olmasının daha makbul olacağını söyledi..
    bu soruya mırıltı şeklinde verdiği ' beş tane ölüm diye film adı olmaz ' cevabıyla beni güldüren onur ünlü, esas cevabını şöyle verdi yaklaşık olarak..
    her insan bir alemdir, bu şehirler de o alemleri yani insanları temsil eder, dedi..
    ayrıca ' beş şehir ' sözcüklerindeki melodinin de kulağında hoş bir tını bıraktığını söyledi..

    ayrıca, sanırım ahmet kaya'nın " beni vur " şarkısı bir filme ancak bu kadar güzel yakışabilirdi..
  • --- spoiler ---
    öğretmen amca yengesini yastıkla boğarken duvardaki "allah" levhasının ışıkları yandı ya, işte onur ünlü'nün filme imzası budur. filmin sonunda adı gözükmese de olur, ben onu her yerde tanırım.

    yalnız kedinin o son hareket hiç olmadı, el kadar çocuğu çöpe attı. ayıptır.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---

    k: heidegger okumamamışın konuşuyon be insan ölünce aptallaşmaz, tamam olur.

    ş: bence bu nasıl öldüğüne bağlı; eğer öldüğünde hala yaşamayı istiyo vaziyetteysen
    yeterince ölmemişsin demektir.

    k: adı ne şiirin, seninki?

    ş: ölü annem var.

    k: ee aşk şiirine niye bu ismi koydun sen, niye koydun?

    ş: çünkü ölü bi annem var.
    --- spoiler ---
  • "annemi kaybettik geçen sene..babam zaten yok.kardeşim askerdeydi,öldü..şehit diyorlar ona ama o elektrikçiydi.bi paşanın havuzunun tesisatını tamir ederken çarpılmış..şehit sayılır mı sence?"
  • keşke zengin olsaydım biraz.
    yok öyle çok fazla değil.
    3.dünya ülkesinin bir cumhurbaşkanı kadar zengin olsam yeter.
    tüm sayfaları imzalanmış boş bir çek koçanı verirdim bu adama.
    'onurcum git ne aklına geliyorsa çek, kafanda ne kuruyorsan çek' derdim.
    'parayı dert etme kendine' derdim.
    'para senin itin olur, itinin biti olur anca' derdim.

    olm bu adam zamanın çok ötesinde lan. tesla'ya duyduğum saygıyı bu adama da aynı ölçüde duyuyorum.
    böyle film mi olur lan abi. manyak mısın, psikopat mısın lan abi.
  • tesadüfen izledim.

    iyi ki izlemişim. muhteşem hikaye, güzel sahneler, güzel çekim , iyi oyunculuklar ve kedi rolünde şebnem sönmez in inanılmaz performansı.

    bi nebze aşırı dram ve acı . sanki.

    --- spoiler ---

    şevket: hiç ilgilenmedi benimle, çay içmeye davet ettim, oraya da gelmedi.

    kedi: e, çaydan.

    şevket: ne çayı, ne alakası var?

    kedi: çaydan, çaydan. bu durumlarda kahve her zaman daha çok işe yarar. bak, çayda kadınları rahatsız eden bir şey, böyle “yerel bir tını” var.

    şevket: yerel mi? ne alakası var? çay yerel, kahve değil mi?

    kedi: bak, ”benimle kahve içer misin sorusu bütün kadınlarda, hepsinde aynı rahatlatıcı çağrışımı yapar. beyaz fincan, porselen, şık, mayhoş aroma kokusu, hele latin ezgileri heheeeyy neler neler. ama çay, çay böyle “başarısız erkek” gibi bir şey demek çay.

    şevket: bence artık heidegger okuma, kafan iyice naziler gibi çalışmaya başladı.

    izle

    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap