• teoride çok güzel, pratikte zor hatta yer yer gereksiz olandır.

    eğer iki insan kendi içinde az buçuk dengeye ulaşmıssa ve varlığı itibariyle diğerinin beklentilerini yerine getirebiliyorsa, zaten doğal bir uyum oluşur ve karşındakini olduğu gibi kabul etmek kolaylaşır, çünkü temel ihtiyaçlar bir şekilde karşılanıyordur. temel ihtiyaçlar derken, güvenlik, sevgi, şefkat, huzur gibi kavramlardan bahsediyorum. bu durumda detaylara takılmaya fazla gerek kalmaz. yok arada dengesizlikler varsa, o zaman olduğu gibi kabullenme hali ihtiyaçları karşılamaktan çok, huzursuzluk veren bir deneyime dönüşür. bu hal daha çok anaç karakterlerde ya da olduğu gibi sevdiğini sanıp için için bir gün karşısındaki kişiyi değiştirebileceğini sanan insanlarda görülür.

    karşısındakini olduğu gibi sevmenin sınırı, kendini sevdiğin noktada biter. eğer kendini çok fazla seviyorsan, başkasına kendi sınırlarında çok yer kalmaz, eğer başkasını olduğu gibi kabullenebilmek adına kendi sınırlarını geriye çekiyorsan maalesef bunun adı sevgi değildir, kendimizi kandırmayalım, içinde mutlaka kaybetmekle ilgili korkular vardır. gün gelir o korkuyla illa yüzleşmek zorunda kalırız.

    çocuklar ve hayvanlar, insan egosunun duvarlarının dışında kalabilen varlıklar olduğu için, olduğu gibi sevilme konusunda en şanslı varlıklar, çünkü ne de olsa çocuk ve ne de olsa hayvan onlar. kendimizi birilerini olduğu gibi kabul etmeye zorlamak yerine, olduğu gibi sevebilmenin dengeli halini bizimle paylaşacak insanları hayatımızda tutmak kanımca en güzeli.
  • sıklıkla birini öldüğü gibi sevmek ile karıştırılan, ancak mutluluğun direk birinci sıradan şartı olan eylem.
  • - bu performansla nereye kadar serhat ya, seks mi yani şimdi bu? yeter ama terkediyorum seni.
    - nasıl ya? hani beni olduğum gibi seviyordun, ruhunun eksik yaniydım falan..
    - uzaktan davulun sesi hoş geliyomuş işte. ruhumun eksik yanı dolmuyor. vazgeçtim, tamam mı.
    - şıllık.
    - kabul. öyleymişim.
  • ne mümkün, na mümkün. o birilerinden ilki ta kendisi olsa insanın, ömür yetmez başlamaya.
  • mümkündür efendim, sadece gerek yoktur. özellikle de o kişi bunu kabullenemeyecekse tek kelimeyle gereksizdir.
  • kendi mükemmelini yaratmaya çalışmak yerine var olanı mükemmelin olarak benimsemektir.
  • doğaya aykırıdır yani hiçbir zaman hiçbirşeyi olduğu gibi sevip kabullenemeyen insanoğlunun birini olduğu gibi sevebilmesi mümkün değildir. yazın sıcaktan, kışın soğuktan şikayet ederiz; çok yemek yiyip şiştim diye ağlaşırız, aç kalırız açlıktan ölüyorum deriz, gezip tozarız ayaklarımız ağrıdı deriz, tatile gideriz çok para harcadık deriz kısacası eleştirmek insanınoğlunun doğasından kaynaklanıyor. kendimizi bile olduğumuz gibi sevmeyiz ki her yeni yılda aldığımız en büyük kararlar kendimizi değiştirmekle ilgilidir. birşeyleri olduğu gibi sevmemeye bir yandan da onlardan vazgeçememeye mahkumuz.
  • ciddi fedakarlik isteyen bir istir.
  • şiirlerin gazına gelmektir,aslında sevmemektir.
  • yetmez. çelişiktir. zira siz onu bugün olduğu gibi severseniz, yarın bir başka kişi olduğunda, ki yarın gerçekten bir başkası olacaktır, ya da gelecekte olacağı kişiyi de sevmezsiniz. o yüzden atalarımız "ne oldum dememeli, ne olacağım demeli" demişler. haksızlar mı? her iki kişi için de geçerlidir bu?

    (bkz: birini olacağı gibi sevmek)
hesabın var mı? giriş yap