• ingiliz hukumetini olaylardan 30 yil sonra konu hakkinda tekrar sorusturma acmak zorunda birakmis film.
    katliami gerceklestiren "ozel kuvvetler"in bir duvarin arkasinda, yuruyus kolunun onlara yaklasmasini beklerken cevirdikleri muhabbet en akilda kalici sahnelerden biridir - izlerken "bizdeki ozel timler acaba ne muhabbetler ceviriyorlardi operasyonlarina baslamadan once" diye dusundurdugu icin...
    katliam sonrasi, herkesin saga sola kosusturdugu ana baba günü durumundaki hastane sahnesi sinematografik acidan mukemmeldir...
    naif bulunabilecek sahneler vardir... ivan karakteri fazla naif cizilmistir mesela. yuruyusun baslayacagi sirada yuruyusun de onderi olan ivan'in, o sirada bir arabada beklemekte olan ira militanlarina "barisci bir yuruyus yapmak istiyoruz, sorun cikarmayin ne olur" muhabbeti yapmasi, "bu isler oyle ayak ustu son dakika muhabbeti ile olur mu?" dedirtir mesela... ya da katliam sonrasi genclerin karanlik bir binada ira tarafindan silahlandirilmalari da filmin belgesel tadini kaciran hayali ve simgesel bir sahne olarak kalir (daha sonra gelisen sureci dogru ozetliyor olsa da)
    biz neden 1 mayis 77'nin, sivas katliaminin, 16 mart'in, 1993 nevrozunun, ya da kendi kanli pazarimizin filmlerini yapamiyoruz ve bu filmi seyredenler, gorduklerinden bu kadar etkilenip gozlerinden yaslar dokulurken, niye kendi ulkelerindeki katliamlari akillarina getirmiyorlar diye sorular gelir akla bir de...
  • 1998 yilinda tony blair tarafindan gorevlendirilen lord saville baskanligindaki komisyonun raporunu bugun yayimladigi olay. komisyonun 12 yil suren incelemeleri sirasinda olayin tum taraf ve taniklari ile birer birer gorusulmustur. incelemenin toplam maliyetinin 200 milyon pound (yaklasik 500 milyon tl) civarinda oldugu tahmin ediliyor.

    komisyon olenlerin tamamin masum oldugunu tum sucun orduda olduguna karar verdi. komisyonun bulgularini bizatihi basbakan david cameron aciklmas ve britanya hukumeti adina ozur dilemistir.

    sonucta bu barbarligi yapanlar ile yuzlesilmis, kol kirilip yen icinde kalmamistir. mesele "reconcile" edilmistir, zira "reconciliation" olmadan baris olmaz.

    guzel turkiyemiz ise hala dersim ayaklanmaydi, az bile yaptik tartismalarina devam ededursun.
  • 30 ocak 1972'de londonderry insan hakları derneği tarafından organize edilen yürüyüşü bastırmak ve direnişçilerin liderleri olan kişileri ele geçirmek için ingiliz ordusuna mensup paraşütçü birliği kullanılır. birlikteki birçok asker sivillere ateş açar. 13 sivil öldürülürken, 14 sivil de yaralanır. ingiliz paraşüt birliği askerleri ısrarla ilk ateşin barikatlardan geldiğini iddia etse de yaralanan ingiliz askeri olmadığı gibi iddia edilen silahlar da hiç bulunamamıştır. operasyonu düzenleyen komutan kadrosu ise daha sonra kraliçe tarafından onurlandırılmıştır.

    aynı ismi taşıyan ve söz konusu günü anlatan bir de film vardır. filmde soruşturma esnasında askerlerden biri ile bölük komutanı arasında geçen şu konuşma ilginçtir.

    bölük komutanı: how many rounds did you fire at him? (sen ona kaç kez ateş ettin?)
    asker: uh, 22, sir. (22 kere efendim.)
    bölük komutanı: 22 rounds? (22 kere mi?)
    asker: sir. (efendim.)
    bölük komutanı: how did you fire 22 rounds? that's more rounds than they issue you with. (nasıl 22 el ateş edebildin? bu size verilen kurşunların sayısından daha fazla.)
  • izlerken ister istemez ingilizlere hılt olduğunuz film. olaydaki askerlerin ceza yiyeceklerine kraliçeden madalya aldıklarını öğreniyoruz. (bkz: gülsem mi ağlasam mı)
  • paul greengrass'in yönettiği, berlin'in yanısıra sundance film festivali'nde de izleyici ödülü alan, çekimleri dublin ve derry'de yapılan film. irlanda hakkında olması açısından u2'nun karışmadan duramadığı ve yine u2'dan sunday bloody sunday şarkısının* canlı olarak kapanışında yer aldığı film.
  • daha önce das experiment'te de gördüğümüz, bir takım hak ve yetkilerin kişileri nasıl insan olmaktan çıkarabildiği ve adalet denen şeyi yeryüzünde aramanın beyhudeliğini tekrar hatırlatan insanın damarlarına işleyen bir film.

    kamera kullanımı ve diyalogların doğallığından etkilenmekle birlikte, sadece iki kişi arasında geçen özel konuşmalarda da omuz kamerası kullanılmasını biraz abartı bulmuşumdur naçizane.
  • televizyona direnen, televizyondan taşan bir film. televizyonda ne kadar daralıyorsa* sinemada o kadar büyüyor, izleyeni yürüyüşe katılanların arasına alıyor.
  • film bitip yazılar kaymaya başlayınca sunday bloody sunday çalar lakin öncesinde şöyle bi anonsla

    --- spoiler ---

    "this is a song , the song i hope one day i have to never sing again"

    --- spoiler ---

    "how long...
    how long must we sing this song?
    how long? how long..."
  • hikâye ne kadar etkileyici ise, film boyunca hiçbir ışıklandırma olmadan tamamı aktüel kamera ile çekilen çatışma görüntüleri de en az o kadar etkileyicidir.
  • sonundaki basın toplantısındaki konuşmanın yerel karşılığı bulunan film.

    --- spoiler ---

    + bir gerçeklik ve utanç anı. ve _________ hükümetine sadece şunu söylemek istiyorum: ne yaptığınızın farkındasınız, öyle değil mi? insan hakları hareketi'ni ortadan kaldırdınız. ve ____'ya kazanabileceği en büyük zaferi sundunuz. bu gece bu şehrin her yanında genç erkekler, çocuklar ____'ya katılacaklar. ve siz bir kasırga biçeceksiniz. teşekkür ederim.

    - sayın ______,
    _____'ya katılabilecek olan insanlara ne söyleyeceksiniz
    ve onlara vermek istediğiniz mesaj ne ?

    + bugünden sonra onlara mesaj vermek için kendimi son derece yetersiz hissediyorum.

    --- spoiler ---

    not: boşlukları siz kafanıza göre doldurun.
hesabın var mı? giriş yap