• sehir sakinleri bu manzarayı ("http://g1209.hizliresim.com/11/1/cj9vx.jpg" )alkışlarla seyrederken, elinde dondurma kafeden fırlayan polisler de gülerek alkışlayanlara katılır.
    sonra vay efendim gittin de dönmedin.
  • yururken mutlu olmaktir bologna.
    zamboni'den san felice ye dogru salinirken operadan gelen muzik sesidir.
    gecenin dordunde dar sokaklarinda duyulan kemandir.
    pratelloda kafayi duzleyip rizzolide evlerine donmeye calisan insanlara katilmaktir.
    yaz geldiginde katedrallerin mukemmel manzarasi esliginde onlarca kisi ile beraber asfaltta sarki soyleyip eglenmektir.
    size birsey satmaya calisan bangladesli, pakistanlidan her ay en az bir kere birsey almaktir (anahtarlik, cicek vs), ihtiyaciniz oldugu icin degil, onun ihtiyaci oldugu icin.
    iran da bir kadinin taslanarak oldurulmesini, sehrin gobeginde, hem de diger hicbir avrupa sehrinin umrunda degilken, hocasi, ogrencisi, gocmeni ile birlikte protesto etmektir.

    calinti bisiklet alip caldirmak, sonra bu donguye gulmektir bologna.

    sokaklara baktiginda yillar onceki yine ayni guzellikteki halini hatirlamaktir.

    yalniz yasadigim bu sehir, tum binalari, sokaklari insanlari ile ailem oldu artik.. git gidebilirsen.
  • üç yıl boyunca öğrenci olarak yaşadığım, zaman zaman amatör olarak rehberliğini de yaptığım şehirdir. italyanın neredeyse her yerine gitmiş biri olarak, yaşamaya en ideal şehirlerden biri olduğunu söyleyebilirim. (bence en iyisi hatta)
    ek olarak şöyle bir harita hazırlamıştım bologna için. görülecek yerler, müzeler, restoran, kafe, dondurmacı vs önerilerim bulunuyor, hepsinde de ingilizce açıklama mevcut.
    2023 itibariyle artık orada yaşamadığım için güncellenmiyor fakat harita halen aktif.
    mymaps: bologna önerileri
  • bologna ; la dotta , la grassa , la rossa

    bologna’ya neden bilgili , sisman ve kizil sehir dendigine gecmeden , sey , nasil diyim, bologna boyle biraz sey gibi , yani hani bir gun pek bilmediginiz bir sehirde cok acikir rastgele bir dukkana girersiniz (hidden gem) ve aslinda orasi lokaller icin meshurdur ama siz tesadufen bulmussunuzdur,tabii simdi internet var ama olmadigini dusunelim, ankara’da rastgele volkan piknik’e,cici’ye,suha’ya ne bileyim germec’e falan giriyorsunuz onun gibi.

    bologna boyle iste. elbette ,emilia romagna bolgesi sarkuteride nirvana , biliyoruz,parmayi da anlatacagiz,san secondo parmenseyi de,ama en basit dukkanin bile damak catlatacagini bilemezdik.

    neyse once ulasim.

    toplu tasima! kullanarak sehre iki ulasim mevcut , birincisi; radyonun muciti guglielmo marconi ile ayni adi tasiyan havalimanindan , bir digeri ise tren istasyonu olan bologna centrale’den.
    ucak ile gelmisseniz hemen cikis kapisinin hizasindan 6 € karsiliginda 25-30 dakika icerisinde merkeze ulasabilirsiniz .kalacaginiz yere gore ,bologna centrale’de veya sonralari adini sikca duyacaginiz via dell'indipendenza icin mille duraginda (centraleden bir veya iki durak sonra) inebilirsiniz. donuste ise yine bologna centraleden kalkan shuttle ile donebilirsiniz,5:00-5:30 gibi saatlerde basliyordu yanilmiyorsam.
    tren ile ise , venedik , milano ve floransa sehirlerine/sehirlerinden ulasabilirsiniz.floransa 40 dk , venedik 1.30 saat, milano ise 2 saat civari suruyor. ana tasiyici trenitalia’nin yani sira,erken davranip uygun bilet yakalayarak italo trenleriyle de saatte 300 km hiza cikarak konforlu ve suratli yolculuklar ile bolognayi merkez alip yakin sehirlere ulasabilirsiniz.

    sehre ulastik , peki nerede kalacagiz.

    tum gidislerimdeki tercihim hotel atlantic olmustur,yusuf atilgan , zebercet karakterini kurgularken, paralel evrende yillardir calisan sari sacli orta yasi coktan gecmis , italyan resepsiyonist ablayi ve onun kadar kidemli olmayan orta yasli italyan abimizi gormus mudur bilinmez.

    24 saat acik resepsiyon ve icinde recel,kruvasan,peynir,salam,kek,yogurt ve bir kac parca daha seyler bulacaginiz acik bufe kahvaltisi, genis ve rahat odalari, piazza maggiore ve merkez tren istasyonunun tam ortasinda yer almasi ve hemen karsisinda yeryuzundeki en guzel (evet evet abartmiyorum en guzel ) dondurmayi yiyebileceginiz gelato galliera 49’un yer almasiyla,onerebilecegim yegane otel.

    reklamlardan sonra gelelim ne yiyecegiz ne icecegiz nereleri gorecegiz.

    dondurmacimiz oglen aciliyor ,bu nedenle sabah kahvaltidan sonra ilk isimiz café impero,sabah kahvemizi ve hala acsak veya sabah kahvemize tatli bir misafir istiyorsak, espressonun yaninda antep fistic ezmeli kruvasan istiyoruz,tum avrupada oldugu gibi take-away , having-in’e gore daha ucuz , italyanlarin o sabah kosusturmamasini izlemek icin via dell'indipendenza’ya tasmis masalara kurulabilirsiniz.

    ayakta kalmis en uzun porticolara , yani tas kemerlere sahip bolognada hic islanmadan veya gunes gormeden hemen hemen tum sehri gezebilirsiniz. 45 km kadar porticosuyla dunyada daha uzun bu yapiya ev sahipligi yapan baska bir sehir yok. bunun sebebi de , sehir , universitesinin popular hale gelmesinden sonra nufusunu cok arttirmis,ve at arabalarinin gececegi kadar bosluklari yol-sokak icin birakip , kemerli yapilarin ustune sehri buyutmusler,zaten ayni amsterdamdaki gibi , evler geriye dogru da epey bir gider.

    piazza maggioreye ilerlerken ,aralarinda disney store’un da oldugu sagli sollu magazalari geride birakarak; sehrin simgelerinden olan ,genclerin bulusma mekani (ci vediamo al nettuno – heykelin onunde gorusuruz gibi) , benim de onunda kisa bir bateri resitali! verdigim neptun cesmesini goreceksiniz. 1567 yilinda hizmete acilan bu cesmenin yapim emrini 4.papa pius vermis. yapimini da,medici ailesinin floransa’dan ayrilmasina neredeyse hic izin vermedigi (sebebi de gidip de avusturyalilarin emrinde calismasin) jean boulogne nam-ı digger giambologna ustlenmis.

    hemen karsisinda biblioteca salaborsa var,seffaf zemininde bononia antik kentinin bazi kalintilarini da gorebileceginiz (yok illa oranin altina da inecem diyorsaniz 1-2 €’ya kalintilarin arasinda dolasabileceginiz, gozunuzde cok buyutmeyin ama 500-600 m2 bir alandir) simdinin kutuphanesi bir zamanlarin ticaret odasi. onun oncesinde ise boks ve basketbol maclarina ev sahipligi yapan 3 katli icerisi kemerli ve islemeli cok guzel bir yapi. ıcerisinde surekli bir sergi var.
    en ust katinda ise , bazi gazetelerin son 20 veya 25 yildaki mansetlerinden olusmus albumler var. albumlerden biri la gazetta dello sport idi , 2006 yilinda kupanin cannavaro’nun elinde yukselisini “tutto vero – campione del mundo” yani “hepsi gercek , dunya sampiyonuyuz” u net hatirliyorum. kutuphaneye giris ve dergi kitap fasiliteleri ucretsiz.internet var o da ucretsiz.

    sirtinizi salaborsaya verirseniz hemen karsinizda iki tane kule goreceksiniz. halka kapali garisenda ve guclu bir ciger,biraz bacak kasi ve 5 € karsiliginda sizi bekleyen asinelli. 97 metreye 500 basamak ile cikip sehrin soyle bir fotog..durun durun , biraz manzaranin tadini cikarin , ve “kizil” sehre bakin. sadece catilari degil,ruhu da kizil bu sehrin. kuruldugundan bu yana sol cizgide olan,roma imparatorlugu zamaninda bile ozgur komun olan bologna, 2.dunya savasinda da direnisin ve anti-fasist hareketin sembolu olmus,bu nedenledir ki hep kizil diye anilmis.

    asinelli'den cikip oglen sekerlemesine gecmeden,hemen 300 metre mesafedeki caffe terzi’de yorgunluk kahvesi ve dusen kan sekerlerini cikartmak icin tart ve kek arasi,oradan biraz dinlenme icin otele.

    eger haziran sonu - temmuz basinda gitmisseniz , sizi bir surpriz bekliyor. ıl cinema ritrovato ve hemen arkasindan sotto le stele del cinema.ilki ,genelde bir hafta suren siyah beyaz filmlerden olusuyor. ancak onun bitimiyle baslayan acik hava sinemasi , bu dunyada goreceginiz cok guzel anlardan biri,zira her aksam 21:45’te binlerce bolognali o meydanda cit cikarmadan,ellerinde icecekleri ile hayvanlik,taskinlik yapmadan o filmleri izliyor. mezunlari arasinda dante.erasmus,kopernik,marconi ve enzo ferrari olan ve 17.yy’da dunya tip tarihine otopsi dersleriyle gecen teatro anatomico’ya ev sahipligi yapan, dunyanin halen faaliyette olan en eski universitesi olan bologna universitesinin muhendislik ve hukuk fakulteleri arasinda kalmis piazza maggiore'ye kurulan dev perde her yil bologna halkini kah sophia loren ile,kah george clooney ile bulusturuyor.

    ıste bu nedenle la dotta’dir.la mia citta culturale’dir.

    eger bacaklariniz asinelliden sonra , tyler durden’in bar mahzeninde lou’ya kafa tuttugu perdeden, “beni en zorlayabilecegin bu dik 500 basamak miydi” diyorsa , ona hemen “kucuk suprizler” yapin ve size sehrin kuzeybatisinda bulunan sanctuary of the madonna di san luca manastirina alalim. sabah kahvemizi bolognanin en eskisi gamberini de ictikten sonra , renato dall’ara stadinin oradan yukariya dogru tatli tatli tirmanmaya baslayabilirsiniz, tabii ki porticolardan.
    en yukarda sizi yine nefis bir manzara bekliyor.

    ıniste stada soyle amors durup bakiyor,ne olacak bu bolognanin hali diyip sehre devam ediyoruz.

    ve en guzel bolum la grosso
    parmesan peynirini tuzluk sekerlik gibi masaya getirmelerinden ben zaten dogru yerde oldugumu anlamistim. en basit eataly’e bile gitseniz (evet basit) makarnaya parmesan degil de parmesana makarna dokuyormussunuz gibi oluyor. hayir aglamiyorum gozume parmesan kacti. aksam olduysa yavas yavas via pescherie vecchie’de konuslu one zerocinquantunoda sarkuteri tabagina ve saraba dusmece , sonra ayni islemi la baita ve il baccanalede tekrarlamaca.

    tortellini ve peynir icin ; ceccarelli
    oglen veya aksamusutu yemegi icin osteria della orsa veya osteria lantarna
    dondurma : via galliera 49 adresindeki , gelato galliera (baska yerden sasmayin)
    kahve ; café terzi,café gamberini ve café impero
    tatli ; bol bol sicilian canoli deneyin , yanina da espresso (italyanlar cok aci yapmiyor espressoyu,veya macchiato da olur , itlalyada latte derseniz kopurtulmus sut gelir onunuze)
    bar & ambians ; (zamboni caddesi ) empire english pub ve (corte isolani caddesi)k factory

    yemek hakkinda kisa yazdigima bakmayin , en basit dukkan bile damak catlatir. tum makarnalar bolognese soslu olacak aman diyim.

    ayrica gunubirlik dozza kasabasina gidin , her 2 yilda bu kasabadaki evlerin sokaklari, halkin ve kuratorlerin yardimiyla bir acik hava festivalide boyaniyor.1-1,5 saat otobus yolculugu ile ana caddede inip iceriye yurumeniz gerekiyor,eger ana cadde dozza arasini ayarlayamazsaniz (minibus vs) 40 dk yurumeniz lazim , ama cok guzel kasaba , yol da keyifli , bolognanin sayfiye yeri.

    bologna guzel.gidin gorun, 2-3 gun ayrimanizi hak ediyor.
  • bologna'daki yeme-içme noktaları;

    akşam yemeği için;

    -trattoria anna maria
    -ristorante da nello***
    -ristorante biagi
    -trattoria pizzeria belle arti***
    -trattoria da me
    -ragu
    -berbere***

    kahvaltı için:

    -pappare
    -lampadina cafe
    -sartoria bakery cafe
    -ımpero

    dondurma;

    -cremeria funivia
    -gelateria gianni
    -venchi gelato cioccolatı

    aperatif şarap peynir;

    signorvino

    bologna'daki ana gezi noktaları;

    piazza maggiore: pallazo d'accursio, the palazzo del podesta, the basilica di san petronio ve the palazzo comunale, piazza del nettuno, fountain of neptune gibi tüm yapılar bu meydanda yer alıyor.

    asinelli ve garisenda kuleleri
    archiginnasio
    la piccola venezia
    scalinata del pincio
    torre prendiparte
    santuario di madonna di san luca
    oratory of battuti
    st. stephen basilica

    tamamını 1-1.5 günde yürüyerek gezebilirsiniz.

    detaylı anlatım için;

    bologna’da ne yenir?

    bologna gezisi
  • italya tatilimizin ikinci kısmında floransa, venedik gibi başka şehirler de görmek için merkezi konumda olması üzere 4 gün bu şehirde konakladık. gerçekten de milano, venezia, firenze(floransa) ve hatta verona gibi şehirlere hızlı trenle 1-1,5-2 saat uzaklıkta olması bu şehri hub noktası yapıyor. türkiye’den italya’ya en ucuz uçak bileti de sanırım yine bologna’ya.

    gelelim şehrin olayına; biz 3 gün roma gezimizden sonra buraya geldiğimiz için, vatikan(başlı başına bir şaheser), pantheon, coloseum gibi yerlerden sonra özellikle ilk gün şaşıracak pek bir şey bulamadık. yine floransa ve venezia’nın yanında gezip görülecek yer olarak sönük kalıyor. ama şehrin çok ince bir çizgisi var. sanırım ankara gibi; seveni de var sevmeyeni de. sakın ankara’yla kıyasladığımı düşünmeyin içerik olarak dağlar var arada. sanırım gördüğüm, izlediğim ve okuduğum kadarıyla italya’nın en gurme şehri. herhangi bir büfeden aldığınız dürüm pizza bile damağınızı şenlendirecektir, hem de 4-4,5 euro’ya. şehrin merkez kısmı öğrenci ağırlıkta olduğu için alkol ve italyan sokak lezzetlerini çok ucuza bulabileceğiniz yerler mevcut, özellikle hukuk fakültesi civarında. tabi yine merkezde trattoria denen kendi halinde lokantalarda da, daha büyük ristorante’lerde de harika makarnalar yiyebilirsiniz. şehirde zamanınız az ise restoran ya da lokanta aramak yerine piazza maggiore’nin ara sokaklarından birinde bulunan “mercato di mezzo”yu tavsiye ederim. bologna yerel yemekler avm’si gibi birşey. içeride bağımsız standlar var ve bologna’ya özgü ne ararsanız hepsinden tadabiliyorsunuz. yine aynı sokakta ünlü salumi’ciler bulunuyor. alın elinize menüyü google translate ile çevirip çevirip şarabınızın yanında kendinizi şımartın.

    şehrin eğlence anlayışı elde içki sokakta takılmak gibi göründü bize. tabi 2-3 tane müzik yapan mekan gördük ama üniversite gençliği genelde mekanların önünde takılıyordu. piazza maggiore zaten insanların yerde oturdukları, sürekli bir etkinliğin olduğu canlı bir meydan, neptün çeşmesi ve papanın yapımını durdurduğu, içinde hz. muhammed’in zebaniler tarafından öldrüldüğünü resmeden friskin olduğu meşhur san petronino kilisesi de burada. anselli kulesi meydan çok yakın, biz içine çıkmadık ama güzel bir manzarası olduğu kesin. alışveriş için mağazaların bulunduğu cadde ise via independenzie. bu caddeyi takip ederek ünlü piazza maggiore’yi çok rahat bulabilirsiniz.

    varsa bu yazıyı okuyanlara en büyük tavsiyem tren istasyonuna yakın bir yerde ev tutmaları, bologna diğer şehirlere gidip gelirken boş kalan zamanlarda gezip görülebilecek bir şehir. sabahın erken saatlerine bologna’dan saydığım yakın şehirlere bilet alıp, geç olmadan da bologna’ya geri dönüp akşamları şehrin lezzetlerini tadıp otelinize dönebilirsiniz.
  • italya’da konaklanabilecek en ekonomik şehir.
    gerek ucuz fiyata alınacak uçak bileti, gerek bologna’nın öğrenci şehri olmasından dolayı görece daha ucuz konaklama imkanının olması... ayrıca geniş tren ağıyla başta floransa ve venedik olmak üzere roma, milano, napoli gibi yerlere ulaşımın kolay olması bu şehri cazip kılıyor. bir de tren alternatifi çok. örneğin floransa’ya normal trenle 1 saat 45 dk’da 10 euro’ya gidebiliyorken 30 euro verip hızlı trenle 30-35 dk’da gidebilirsin.
    italya seyahati düşünüp nereden, nasıl başlamalı diye düşünenlere bu şehirden başlamalarını öneririm.
    bu entry günlüğü 25 euro verilip konaklanan bologna’da ki hostelden yazılmıştır.
  • yasamdan ne beklediginizi sorgulatan sehirler vardir. bologna oyle oldu benim icin. ya da tam o zamanlarindan geciyorum omrumun, bu sehir denk geldi bana.

    kucuk, sade, yavas, keyfekeder bir hayatin hayalini kuruyorum kizil sokaklarinda dolasirken. bir sehrin daracik eski sokaklarinda kaybolmanin seni guvende hissettirmesine sasiriyorum. - bir sehrin daracik eski sokaklarinda kaybolmanin asiri korkutucu olabilecegi baska bir sehir icin (bkz: marakeş)

    42 yasindayim. evlilik, cocuk, kariyer, dunyanin gezilecek yerleri, kazanilacak paralari, yasanacak evleri, giyilecek guzel kiyafetleri, iyi yemekleri gibi konularda fena olmayan bir hayat yasadim. yat, at, bankada deli para seviyelerine hic gelmedim, sanirim belli limit ustu para icin (bkz: andy warhol) gibi dusunuyorum, “para paradir. sanat eserine verecegin parayi dogrudan duvara asabilirsin” gibi. (gorsel sanatlar mezunuyum. sanati kucumsuyorum diye dusunenleriniz olmasin) sanirim artik “tamam” diyorum. daha fazlasina gerek yok. ölenler oldu, major depresyonum kontrol altinda, kendimle savasinda baris saglanmasa da ateskes mevcut. cepheler arasinda sigara paketi alisverisi bile var. duruldugumun kimbilir kacinci yili bu. simdi bu sehirde azicik asim agrisiz basim yasayabilmeyi hayal ediyorum.

    su an bu satirlari, musevi mahallesi yakinindaki (bkz: camera a sud) isimli klasik bir bologna mekanindan yaziyorum. “silence is sexy” yaziyor kapisinda. ana dili italyanca olan bir sehir icin iddiali. ama anliyorum. yasima uygun bir tarz ve tavir var burada. duygulari sonuna kadar bagir cagir yasamak kadar, susmak, durmak zamanini da bilmeli insan ve bir sehir buna alan acabilmeli.

    yine ilk buldugum kitapcisindan yuklendigim kitaplarimla bu sessizlige hasretim.

    insanlarin pesinden kosmadigim, acik pencerelerden gelen muzik seslerini duyup hayaller kurdugum bir yasimdayim.

    bu sehrin kizil golgesinde, her gun yesem icsem bikmayacagim pizza, makarna ve sarap uclusunde, bir universite daha mi okusam diyorum. avrupa'nin en eski ve asi, isyankar universitesi burada olduguna gore, cok iyi bir fikir degil mi sizce de? psikoloji istedigim alan. buralarda universite okuyan varsa yesillendirirse sevinirim.

    asiri şık giyimli italyanlari bisiklet uzerinde izlemeyi ozlemisim, yillar once beni etkileyen seyin kendi has olabilme yetenegi oldugunu simdi anlamlandiriyorum.

    italya'da gecmeyen romanim (bkz: everything ı know about love) - yazari (bkz: dolly alderton) ve bolgenin en iyi saraplarindan (bkz: gio gio) kadehime donuyorum.

    bologna ya da baska bir sehir, guzel ya da cirkin degil. sizin yasadiginiz hayat, gorunmez bavulunuzun icindekiler, yasiniz onemli. ben burada kalacagim galiba. hayalini sevdigimin :)
  • italya'nın küçük ama güzel bir şehri. öğrenci yoğunluğu bir hayli fazla ve şehirde genel olarak sol düşünce hakim. üniversitenin önünde nazım hikmet'in yaşamak bir ağaç gibi tek ve hür ve bir orman gibi kardeşçesine sözünün italyancası mevcut.

    diğer şehirlere oranla turist yoğunluğu daha az ve öğrenci şehri olmasından dolayı genç nüfus bir hayli fazla. orta çağ'dan kalma mimari güzel muhafaza edilmiş. şehir küçük olduğu için kısa zamanda geziliyor ancak yaşanılası bir şehir burası. imkan olsa yerleşmek istedim buraya.
  • turistik açıdan çok değerlendiremeyeceğim, bi' italyancamı ilerletip gideceğim, müthiş mücadeleler vererek geldiğim şehir. lodos yüzünden uçuşlarım ertelendi durdu. thy çağrı merkezini 20 kere aramışımdır herhalde.

    kalacağım yeri okul buldu bana. alessandro diye bir şefin evinde kalacaksın diye adresle birlikte bir mail attılar sadece. alessandro, şef falan deyince benim gözümde şöyle birşey canlandı. ama gerçekte olan erdal bakkalmış meğer. bir tane de kalacağım odanın resmini eklemişlerdi maile. resimin üzerinde tarih vardı:19.02.2013. neredeyse iki yılın öncesi. bir geldim ki, aynı çarşaf, aynı nevresim yeminle. her yer toz içinde. dedim bu ne? ne var temiz işte falan diyor hala. dedim bak ben çamaşır suyu kokan evlerin, vileda süpürge ikilisine tutkun anaların harman olduğu yerden geliyorum, sen kimi kandırıyorsun?* sonra işte temizlikçi gelecekti ama gelemedi falan diye kıvırdı. bak yarın ben gidince temizlet, yoksa seni ekşiye yazarım dedim. yaz lan dedi. lan dediği için yazıyorum ben de. tanımam etmem yoksa. aslında ''un grande rezaletto de casa di alessandro'' diye başlık açacaktım ama çok da şaapmayım formatı dedim.

    yalnız hakikaten çok güzel bir şehir. çok estetik bir kere. sanat filmi gibi. ankara'dan sonra gözlerim bayram etti. ankara demişken bildiğin ankara ayazı yaşanıyor burada. bu ne biçim italya dedirtmiştir, dişlerim birbirine vururken.

    biraz da insanlarını çekiştireyim. kızlarına çamur atayım önce. valla hiç öyle güzel değiller. hatta bıyıklılar. bu bıyığı ne yaptı size annem diye sorasım var bir tanesine. hayır sonra bende de çıkar allah muhafaza. ona göre cappuccino falan az içelim, şimdi durduk yere bıyıklarımız terlemesin.

    erkekler... oovvv... çok arsızlar. biz türkiye'de uff snne be slk diye diye ehlileştirmişiz bizim çocukları. kimse gelip tanışmaya falan yeltenmiyor artık. ama bunları kapıdan kovuyorsun, bacadan girecek oluyor. okulda var bir tane, rehberlik öğretmeni gibi bir şey. napıyon ne ediyon, alıştın mı diye sormak sanırım görevi. geçen okuldan kanadalı bir kızla kahve içiyoruz. bu hemen dibimizde bitti. sizin memlekette erkekler nasıl davranıyor size dedi. kanadalı arkadaşın, bizimle hiç ilgilenmiyorlar demesi üzerine tam kızın saçlarını okşamaya başlamışken, benim, bize de prenses triplerine girmeyin diye kızıyorlar dememle, sen zaten prensessin diyerek elimi öpmesi bir oldu. hayır ne ara ondan bana geldi, noluyo anlamadık.

    gezilesi yerlerini de yavaş yavaş keşfediyorum bakalım. ilginç şeylere denk gelirsem yazarım ama şimdilik şahsi fikrim, yemek yeyip kafa dinlemeye gelmelik bir yer olduğu yönünde.
hesabın var mı? giriş yap