• fragmanından yüksek beklenti ile izlediğim ve bana beklediğimden fazlasını vermiş filmdir. kırılan kol ve bacaklar, ezilen kafatasları hoşuma gidiyor. en hoşuma gidense müzik kullanılmaması, hikayeye odaklanırken kulak göçürten seslerin olmaması baş ağrısız 132 dakikanın su gibi akmasını sağlıyor. efektleri kalitesizdi kabul etmek gerek ama pek fazla kullanılmadığından çok can sıkıcı bir durum değil, bütçesi ile ilgili bir bilgi bulamadım sanırım düşük. 150 milyon dolar bütçeye çekilmiş, başından sonuna kadar yüzlerce kişinin öldüğü ama bir gram kan görmediğimiz gişe filmlerini izlemektense kanlı canlı gerçekçi bir hikayeyi tercih ederim.
  • 70lerin aşırı şiddet içeren istismar sineması filmlerine gönderme olan yapım. bazı zeki arkadaşların 8 paragraf boyunca eleştirmeye üşenmediği "saçma, gerçekçi olmayan" sahneler de bu sebeple öyle dostlar, tek zeki sizsiniz zaten anasını satayım adamlar çekerken farkında değil sanki gerçekçi olmadığının ahahahah.

    tamam kimse her konudan anlamak zorunda değil de anlamıyorsanız şöyle iddialı yorumlar yapmayın kardeşim. beni sarmadı, beğenmedim diyin geçin. bana zararı olduğundan değil tabi de kendinizi komik duruma düşürüyorsunuz amk. mantıksızmış abartılıymış ahuhahahah ya crouching tiger hidden dragon izlerken "nasıl uçuyor lan bunlar ne kadar saçma bişi bu" mu diyor bu tipler acaba merak ettim şimdi.
  • sosyopatlıkla uzaktan yakından alakası olmayan, sıradan bir insanın değer yargılarını (bkz: morality) şekillendiren olaylar bütünüdür bu film. tamam belki sıradan demek hafif kaçmış olabilir; sıradan bir hayata çabalayan geçmişi karanlık bir karakter diyelim.

    filmin ilk sahnesinden itibaren ana karakterimiz bradley (bkz: brad değil bradley) hayatın o tatsız sillesini kel kafasının arkasında, o kalın ensesinde hissediyor *. az ama öz konuşan bradley, eski bir boksör ve gülle gibi bir sol kroşeye sahip. filmin daha en başında, çıplak elleriyle eşinin arabasını sanki street fighter'ın bonus bölümündeki ryu gibi dağıtıyor. filmin ilerleyen bölümlerine dair edindiğimiz bu can alıcı detay işimize çok yarayacak. o yüzden buna, cebinizde kalan son 5 tele gibi sahip çıkın.

    yamulmuyorsam, film içerisinde duyduğumuz müzikler sadece karakterler araba içerisindeyken duyuluyor. bu da sanki tarantino abimize selamı çakar nitelikte. hatta film sonu kredilerinde bir executive producer olarak ismini beklemedim değil.

    2 metre boyunda bir boksörün çok ağır kavga ettiğinden şikayet edeceksiniz; sektirip gidip ceki çen filmi izleyin. filmin içinde adamın dev gibi olduğunu öne çıkaran 20 tane konuşma geçiyor. gardiyanlar bile bunun üzerine muhabbetler döndürüyor. hala daha aksiyon sahneleri çok yavaştı diyorsan götünle değil de gözünle izlemeyi bir öğren.

    özetle; kalp çarpıntısı, klostrofobi, depresyon gibi rahatsızlıklarınıza hiç de iyi gelmeyecek bir film bu. hele ki hamileyseniz kesinlikle izlememeniz gereken filmler arasında. sıkıntılı bir pazar akşamını daha da sıkıntılı ve gergin hale getirmek ya da ruh halinizi karışık meyve kokteyline çevirmek düşüncesindeyseniz bu film tam size göre.

    afiyet olsun.
  • uzun olmasına rağmen sıkılmadan izlediğim, sonlara doğru saçmalasa da benden geçer puan alan bir yapım. bizler oz, prison breaklerle büyüdük. hapishanede geçen her şeyi izleriz. izlemek isteyenlere tavsiye ederim. 7/10.
  • sen vurursan dikiş, ben vurursam toprak atarlardaki, toprak attıran adamın başrolünde oynadığı film. maşşallah, yumruğuna, ayağının topuğuna kuvvet yiğidim.
  • filmin bir sahnesinde gönderme yapılan avusturya'daki hapishane justice center leoben 'dir. 5 yıldızlı otel bok yemiştir.

    --- spoiler ---

    o kolu kırarak ikiye bölme sahnesi ayıptır, yapmayın bunudur. bana gözümü kapattıracak şiddet nadirdir ve bu vasat denecek film bunu bi keç kez yaptırmıştır. ayakla basa basa kafatası ezmek nedir allasen.
    --- spoiler ---
  • cok iyi bir film!
    biraz drive, biraz gta biraz machete, biraz taxi driver tadi aldigim ortaya karisik bir film.
    sivri zekalinin birisi üsenmemis filmin senaryosunu bastan sona yazmis ama klit noktalari atlamis ve anlamsiz oldugu kanisina varmis.
    mesela adam isten kovulduktan sonra koltuga oturup uzun uzun karisina yagsiz süt, yagli süt ve kaymak üzerinden(ben filmi almanca seyrettim, inglizcedede aynisini söylüyormu bilmiyorum ama büyük ihtimal ordada buna yakin bir metafor kullaniyordur) islerinin hic dogru gitmedigini anlatir ve onun icin uyusturucu kuryeligine baslamaya karar verir. yani isten kovuldum hadi eroin isine gireyim diye birsey yok. yani adamin neler yasadini bilmiyoruz, sadece birseyleri denedegini ama hep basaramadigini biliyoruz.
    adamin durumu tam (bkz: öğrenilmiş çaresizlik).
    burdaki kötüleyenlere kulak asmayin.
    yukarida saydigim filmleri oyunu sevdiyseniz kesinlikle hosunuza gidecek bir fim.
    bir film asigi olarak puanim 8/10. ızleyin izlettirin.
  • yeni mortal kombat filmi diye sunulsa sırıtmayacak film. hatta oyunun yapımcıları bu filmi izleyip alternatif finish him senaryoları için ilham alabilir.

    yönetmenin bone tomahawk filmini çok beğenmiştim ve bu filmi onun referansıyla izledim ancak bone tomahawk kadar başarılı bulduğumu söyleyemeyeceğim. ancak şu bir gerçek s. craig zahler hem yazar hem de yönetmen olarak özgün filmlere imza atıyor. sadece şu iki filmle kendi dilini oluşturduğunu söyleyebilirim.

    nasıl ki bugün bir quentin tarantino filmi izlediğinizde yönetmenini bilmeseniz dahi quentin tarantino filmi olduğunu anlıyorsunuz yıllar sonra aynısı s. craig zahler filmleri için de geçerli olacak diyebilirim. bu bağlamda bir sonraki filmi dragged across concrete'yi merakla bekliyorum.

    bu arada filmdeki en güzel sürpriz udo kier'i görmemdi diyebilirim. görür görmez "yaşıyor mu lan bu?" dedim. almanya'dan çıkmış en iyi kötü adam karakterlerinden biri bence.
  • (bkz: vince vaughn)'un bir cyborg 'u canlandırdığı film...
    tamamen mimiksiz mal gibi bir adam. slow-motion sahneler...
    olamayacak bi sürü şey oldu bu mantık dışı filmde.

    --- spoiler ---

    ama sonu gerçekten de hiç bir filmde olmayan şekilde bitti ya. işte bu güzeldi..
    esasoğlanın ölümünden bahsediyorum.
    --- spoiler ---
  • 132 dakikalık, 2017 yapımı film.

    7 / 10.

    "welcome to fridge?"

    2015 yapımı bone tomahawk'ı izledikten sonra 1973 florida doğumlu yönetmen ve senarist s. craig zahler'in ruhsal dünyası hakkında kaygılarım vardı, lakin şimdi tam anlamıyla bir kopuk olduğuna eminim.

    şaka bir yana, yönetmen yine enteresan bir iş ile karşımızda. soğuk, ağır tempolu, aslında klasman olarak tanımlaması çok da kolay olmayan bir suç filmi bu. retro ve minimal müzikler, soğuk espriler, garip karakterler, son derece gore sahneler ve gore fikirler rasyonel olmaktan uzak bir atmosferde yine tekmili bir arada. ana karakter bradley thomas ise zaman zaman bir bilgisayar oyunu karakterini de andırmıyor değil...

    tıpkı yönetmenin bir önceki işi gibi, zaman, mekan ve gerçeklik kavramları üzerinde sert iddialarımız olmaz ise ancak içine girebileceğimiz bu garip hikayede başrolde ise vince vaughn oldukça iyi. hayat verdiği bradley thomas karakteri çok derin olmayan ama kudretli bir havaya sahip. ona jennifer carpenter (emily rose!), don johnson ve udo kier gibi isimler eşlik ediyor.

    her eve imdb

    ek 1:

    (bkz: bone tomahawk/@karinca beli)
hesabın var mı? giriş yap