• tv'de de iyi oyunculuk olabilecegini gosteren harika dizidir. sally field cocuklarini canlandiran oyunculara her sarildiginda, her dokundugunda kendi gercek cocuklarina sariliyormus, dokunuyormus gibi hissediyorsunuz. dizide zaman zaman bayan tek sey, ic dinamigin devamli olarak birbirlerine birilerinin sirlarini anlatmalariyla saglaniyor olmasi. haliyle devaminda olaylar gelisir...
  • son zamanlarda en keyif aldığım dizi diyebilirim. kadro gerçekten çok başarılı ve genel olarak her şey dozunda. sally fieldçok sevdiğim ve başarılı bulduğum bir oyuncudur zaten ama bu dizinin göz dolduranı, kesinlikle rachel griffiths. six feet under gibi aşmış bir diziden sonra, bu dizide performansının zirvesine çıkmış bence.
    ailenin diyalogları genel olarak çok keyifli, içindeki politika unsuru da çok başarıyla işlenmiş. bir de calista flockhart kişisi dudaklarını büze büze "şaş" demese süper olacak. kendisine niye taktığımı bilmiyorum ama enteresan bir oyuncu; hem uyuz oluyorum, hem de seviyorum zaman zaman.
  • 3. sezon 7. bölümde yaptıkları şu gönderme hoşuma gitmiştir;

    http://www.badrobot.com/index_files/image001.jpg
    http://brothersandsisters-tv.com/…/25/dybim0330.jpg
  • bir amerikan film klişeleri abidesi. ceyar haricindeki evrilmiş ewingleri izliyoruz.

    "oğlum senatör menatör" demeyip yeri geldiğinde ağırlığını koyan saygın ananın, başta pembe götlüymüş imajı veren, sonra ırak'a giderek (özgürlük, gazilerimizin bilinmeyen kıymeti anafikriyle) hepimizi şaşırtan çetin ceviz bir adet oğlan kardeşin yaşadığı ; sulu gözlü güzel kızların kaslı omuzlara başını yaslayarak teselli bulduğu, oğlanların sırtı sıvazlarken "şşşş...şşşş geçti" diyerek inceden ereksiyona verdiği; arada bir calista *hanım'ın bacaklarını kucağımıza kadar koyduğu; yer yer birilerinin sevişeyazdığı; bok gibi diyalogların karşılıklı garip diklenmelerle göya manidar kılınmaya çalışıldığı (maykıl inaaaf!!!) bir diziye var mısınız?

    buyurun öyleyse.
    (bu arada tüm ev ahalisinin parti kıyafetiyle havuza atlayıp çılgın attığı sahne peki? peki o sahne...)
  • pek de harika olmayan bir 3. sezon finalinin ardından 27 eylül'de 4. sezonla geri dönecektir. geçen sezonun troubled waters 1&2 bölümleriyle başlayan ve finale kadar devam eden müthiş performansı yeni sezondan da beklemekteyim. hayırlısı.
  • dizimax'te ne aradığını çözemediğim mymax dizisi. baştan söyleyeyim, seksist bir adam falan değilim, ama dizimax benim gibi sıradan bir erkeğin sabahtan açıp akşama kadar takılabileceği bir kanal. bütün gün evde olan kadınlar için zilyon tane digiturk kanalı var zaten, onların parasını da ödüyorum, ama izlemiyorum, ben onlara bulaşıyor muyum? mecbur muyum ben durduk yerde, ally mcbeal'in bet suratını görmeye. bir bu, bir de 90 bin bilmem kaç, bunlar yüzünden ntv falan açıyorum, dünyadan haberim oluyor, belki ben olmasın istiyorum, iyileri kötüleri hep mat ettikleri bir hayal dünyasında yaşamak istiyorum, kendi kanalınıza dönün kardeşim.
  • dollhouse adlı joss whedon başyapıtının yayından kaldırılması sonrası bayıla bayıla izlediğim bir numaralı dizi haline gelmiş şaheser. oldum olası kalabalık kadrolu işleri severim. ama bu kalabalık faydalı bir kalabalık olursa, her karakter yeterince iyi yaratılmışsa, aralarındaki etkileşim inandırıcıysa... brothers & sisters, dramedi türünün en iyi örneklerinden. bir sahnede gülmekten yarılırken bir diğerinde "ulan ben erkeğim, bu gözlerimdeki sululuk ne ola ki?" diye kendinizi sorgularken buluyorsunuz. bu diziyi farklı kılan şeyler var. örneğin bu bir aile dizisi. dizinin yapımcılarından biri holly'i canlandıran patricia wettig'in kocası, senaristlerden biri de oğlu. her bölümü kadrodan iki senarist ortaklaşa yazıyor ve birbirlerini dengeliyorlar. ben şu anda 3. sezonun ortalarındayım (bu kadar yavaş gitmemin sebebi dvd'leri yeni almış olmam ve diziyi annem ile birlikte izliyor olmam) ve gelecek bölümlerde bu lafımı yer miyim bilmiyorum ama "brothers & sisters" onlarca dizi izlemiş bendenizin bugüne kadar en çok beğendiği dramedilerden biridir. bir diğeri için (bkz: gilmore girls) ve gelmiş geçmiş en iyi "ensemble cast"e sahip dizidir. favori karakterim evin küçük oğlu justin. rachel griffiths'in zaman zaman gizleyemediği aksanını saymazsak kusursuz oyunculuklar ve harika sahnelerle örülü bu dizi kaçmamalı.

    --- spoiler ---
    hele ki 5. sezonu muhtemelen son sezonu olacakken. rob lowe diziden ayrıldı. gerçi robert'ı oldum olası sevmedim, o yüzden üzüldüğümü söyleyemem. calista flockhart ise iş yükünün azaltılmasını istedi. zaten anladığım kadarıyla balthazar getty dizide eskisi kadar yer almıyor. (henüz o bölümlere gelmedim)
    --- spoiler ---

    5. sezonun sadece 18 bölüm olarak sipariş edilmesine bakacak olursak walker klanının son maceralarına kendimizi hazırlasak iyi ederiz. bir daha böyle kaliteli bir oyuncu-yazar kadrosu birleşimi görür mü televizyon şüpheli. örneğin benzer kitleye hitap eden parenthood'un bu dizinin sıcaklığı ve inandırıcılığına yaklaşabilmesi için kırk fırın ekmek yemesi lazım. yine de televizyonda böyle naif dizilere de ihtiyaç var.
  • cast seçimi takdir edilesi dizidir. oyuncular cidden kardeş gibi benziyor birbirine, özellikle rachel griffiths ile balthazar getty. böyle detaylara dikkat ediliyor olması güzel, darısı bizim dizilerin başına.
  • yayınlanmaya başladığı 2006 yılından beri devamlı olarak takip ettiğim, türkiye'de pek bilinmemesi ve biliniyorsa dahi izlenmemesini, bir aile - drama dizisi olmasına rağmen daha çok soap opera olarak algılanmasına bağladığım müthiş rahatlatıcı dizi. tıpkı sinema sektöründe olduğu gibi dizi sektöründe de son yıllarda izleyicilerin beğenisine sunulan hemen hemen bütün yapımların fazlasıyla fantastik dünyalara ve fazlasıyla alengirli, ne kadar zekice olduklarını ispat etme çabası içinde çırpınıp işi çorba gibi karıştırdıkça karıştıran ama en nihayetinde çok da az bir şeyler söylemiş olan senaryolara sırtını yasladığı ve insanları düpedüz yorduğu dönemde çölde vaha gibi ortaya çıkmış, birbirlerini her ne olursa olsun koruyup kollayan, sıcacık ilişkileri olan bir ailenin yaşadığı olayları son derece huzur verici, dinlendirici ve eğlendirici bir şekilde sunup gönülleri fethetmiştir. lost un bütün dünya vatandaşlarının beyin hücrelerine kısa devre yaptırmayı marifetmiş gibi kendine misyon edindiği, prison break in sezonlar boyu bitmeyen hapishaneden kaçış maceralarının bir şekilde nefesleri kesmeye devam ettiği, desperate housewives ın son derece eğlenceli yapısı içinde her sezon mutlaka adından söz ettirmesini sağlayacak çarpıcı bir olay patlattığı ya da battlestar galactica nın fantastik - bilimkurgu seven kitleler arasında yavaş yavaş efsaneleştiği dönemlerde naifliği haricinde bu dizilerin arasından sıyrılmasını sağlayacak neredeyse hiçbir özelliği olmadığı için, bunca hengame arasında biraz olsun rahat nefes almak isteyen seyirci kitlesi dışında kimselerin dikkatini çekmemiş olması belki de normaldir. bir de eski tnt yerine cnbc-e yayınlamış olsaydı, tahminimce çok daha fazla kişinin haberi olurdu bu diziden.

    başroldeki sally field ve walker kardeşler'i canlandıran rachel griffiths , calista flockhart , matthew rhys , tam anlamıyla kötü olmasa da kötü kadın rolünde, çoğunluğun prison break'teki amerikan başkanı olarak hatırlayacağı patricia wettig özellikle döktürmekte, rob lowe , balthazar getty , dave annable , luke macfarlane ve gilles marini de üzerlerine düşeni başarıyla yerine getirmektedirler. ayrıca matthew rhys ve luke macfarlane'nin inanılmaz bir kimyayla canlandırdığı gay çift kevin & scotty belki de tv'nin görüp gördüğü en tatlı ve sevimli çifttir. hem bu çift, hem de dizide yer alan diğer bir-iki gay karakter yüzünden dizinin gay takipçi kitlesi de sanıyorum ki oldukça fazladır. reyting rekorları kırmamasına rağmen bunca sezondur devam etmesinde bu sadık gay kitlenin büyük payı olduğunu düşünüyorum çünkü yaratıcısının da gay bir isim jon robin baitz olduğu dizi, genç ve yaşlı gay karakterleri üzerinden her iki jenerasyona mensup gay insanların sorunlarını, duygularını ve yaşadıkları problemleri hiç çekinmeden, rahat rahat ve fazlasıyla gerçekçi, 'içeriden' bir şekilde senaryosuna dahil etmektedir. bütün karakterlerin ve çiftlerin ilişkileri çok güzel ve incelikli işlenmekte ama gay karakterler ve hikayeler için sanki çok daha özenle ve incelikle çalışıldığını, daha çok önem verildiğini hissediyorsunuz izlerken.

    5. sezonu bile bitmek üzere olan bir diziyi tavsiye etmenin artık pek bir anlamı yoktur belki ama yukarıda saydığım niteliklerde, kafa dinlendiren, huzur veren bir yapım izleyerek sakinleşmek isteyen herkese şiddetle tavsiye ederim brothers and sisters'ı. 4. sezon finalinin bitmesine bir kala yayınlanan bölümün sonunda luke macfarlane'nin the parting glass ı söylediği dakikaları da bonus olarak eklemek isterim.

    http://www.youtube.com/…ucw&feature=player_embedded
  • televizyonda her denk geldiğimde resmen dünyamı aydınlatıyor bu dizi. karakterlerin aile ilişkileri o kadar sıcak, o kadar gerçek, öyle huzur dolu ki... gerçekten çok başarılı cast seçimi yapılmış, oyuncuların hepsi iyi. calista flochart bile o kadar rahatsız etmiyor, hikaye karakterler üzerine çok ölçülü bir şekilde dağıtılmış, bu da senaristle yönetmenin başarısı olsa gerek.
hesabın var mı? giriş yap