bugün pazar
-
bir nazım hikmet şiiri.
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım... -
memet fuat'tan “bugün pazar” şiirinin evrimi:
nâzım hikmet’in şiirleri daha yazılmaktayken, son biçimlerini almadan
cezaevi duvarlarından dışarı sızardı. kendi de
gerçi bir iki kişiye gönderirdi – karısı piraye’ye, çok güvendiği
bir avukat arkadaşına – ama şiirler son biçimini alınca...
oysa dostları, meraklılar, şiire düşkün cezaevi görevlileri,
bitmiş bitmemiş, ellerine ne geçse kopya ederlerdi. sonra da o
şiirler kopya edile edile elden ele dolaşır, bu arada da, tabii,
değiştikçe değişirdi.
nâzım hikmet’in kendisinin de şiirlerinde sonradan
düzeltmeler yaptığı doğrudur – çıkarır, ekler, değiştirirdi.
ama asıl kargaşa, bitmemiş, son biçimini almamış şiirlerin elden
ele dolaşmasından, bu arada, kopya edenlerin dikkatsizliklerinden doğdu.
üstelik ezberlendi de o yanlış kopyalar. orada burada basıldı da...
hele bulgaristan’da türkçe basılan kitaplar...
yenir yutulur şeyler olmayan, korkunç yanlışlar için
kimileri, “nâzım hikmet öyle düzeltmiş anlaşılan,”
demek anlayışsızlığını, şiirsizliğini göstererek “incelemeci zevksizliği”nin doruklarına ulaştılar.
bazı ezberciler de yirmi beş yıl önce yanlış kopyaları ezberlemiş olabileceklerini akıllarına
bile getirmeden, bana, “şiirleri yanlış basıyor, yirmi beş yıldır
ezbere bilirim ben onları,” gibilerden haberler gönderdiler.
bu arada, ünlü “bugün pazar” şiiri için de ileri geri konuşanlar oldu.
“bugün pazar” şiiri 1938’de ankara merkez komutanlığı
cezaevi’nde yazılmış. o günlerde nâzım hikmet’in cebinde
olan küçük bir not defterinde bu şiirin ilk çalışmaları var.
şairin el yazısıyla :
bugün ilk defa güneşe çıkardılar beni.
ve ben ömrümde ilk defa güneşin benden bu kadar uzak
gökyüzünün bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum.
dayadım sırtımı beyaz duvara.
birdenbire tuhaf bir hatıra :
deniz.
ve işin en aşağılık tarafı şu ki yavrum
galiba yalnızlığa alışıyorum.
artık
bana kâfi geliyor zaman zaman
yerimden kımıldanmadan
bir (okunamadı)
bir de bir kutu kibrit, bir paket cıgara
sonra bir de bıyıklarımı çiğneyerek
düşmek dalgalara.
nâzım hikmet bu şiirde önce bazı sözcüklerin üstünü çizmiş, bir iki değişiklik yapmış, sonra “deniz” sözcüğüne kadar olan bölümün üstüne birbirine paralel üç çapraz çizgi çekmiş. zaten şiirin ordan yukarsı başka kalemle, aşağısı başka kalemle yazılmış.
şiirin daha gelişmiş bir biçimi :
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum.
dayadım sırtımı duvara.
toprak, güneş ve ben.
ve ben artık hiçbir şeyi
hattâ seni bile düşünmezken
takıldı birdenbire gözüm
birbiri ardınca bozkırın ufkundan sökülüp
ağır beyaz yelkenler gibi gelen bulutlara.
bu anda bir hatıra :
deniz.
hürriyeti, ışıltısı, kokusu.
bu şiirin de “toprak, güneş ve ben” dizesine kadar olan
bölümü birbirine paralel altı çapraz çizgiyle çizilmiş, ondan
aşağısı çerçeve içine alınmış. sola doğru dört sayfa ötede oldukça gelişmiş bir biçim :
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
ne baş aşağı, ne baş yukarı.
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
sade toprak, güneş ve ben.
bu anda yeter bana bu kadarı
bahtiyarım.
nâzım hikmet şiirin onuncu dizesi ile on üçüncü dizesini, bir de “sade” sözcüğünün üstünü çizmiş. böylece de son
biçimine oldukça yaklaşmış. silinen yerleri çıkarıp okuyalım :
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben.
bahtiyarım.
nâzım hikmet’in not defterinde bu şiirin başka taslağı yok. kurtuluştan sonrakiler adlı antolojide basılıp okur önüne basılı olarak ilk çıkışı ise şöyle :
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa
gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
sonra saygı ile toprağa oturdum.
dayadım sırtımı beyaz duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara
bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım.
görüldüğü gibi, en önemli değişiklikler üçüncü dizenin ikiye
bölünmesi, bir de “dayadım sırtımı duvara” dizesine “beyaz”
sözcüğünün eklenmesi.
nâzım hikmet dört hapisaneden adlı kitabını hazırlarken
bu şiiri “ankara” bölümüne almış. tıpatıp şöyle* :
bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldanmadan durdum.
sonra saygıyla toprağa oturdum,
dayadım sırtımı duvara.
bu anda ne düşmek dalgalara,
bu anda ne hürriyet, ne karım.
toprak, güneş ve ben...
bahtiyarım...
şiirin en son, en doğru biçimi budur. “yeni dergi”de de böyle yayımlanmıştı. ama dört hapisaneden kitabına alırken sondan üçüncü dizeye “ne kavga” sözünü yeniden ekledim. şairin fransa’da bu şiiri plağa okurken o dizeyi “bu anda ne kavga, ne hürriyet, ne karım” diye okuduğu söyleniyordu. doğru mu, yanlış mı, araştırmadım, çünkü o dize “ne kavga” sözü eklenince çok daha güzelleşiyor. bir de, “dayadım sırtımı duvara” biçimi bana “dayadım sırtımı beyaz duvara” biçiminden daha güzel görünüyor. zaten şair bu ikincisini yalnız ilk taslakta kullanmış, sonrakiler hep “dayadım sırtımı duvara”.
(*) kitaplara alınırken “bugün pazar” şiirinin 4, 5, 6. dizeleri sayfaya sığmadıkları için genellikle daha içeri çekiliyor. burada şairin müsveddesindeki biçimi aynen koruduk.
http://www.memetfuat.com/…=1&bookid=7&mcategoryid=3 -
nazım hikmet'in ve birkaç şairin daha şiirlerinde kullandığı bir kalıptır. turgut uyar kullanmazdı.
(el emeği göz nurudur)
bugün pazar
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
nazım hikmet
***
bugün pazar
eve kırmızılar taşıyorum.
edip cansever
***
bugün pazar
babam sendikaya gitmiş.
ece ayhan
***
bugün pazar
yurdumun hapishanesinde
özdemir ince
***
yarın pazar
yarınki pazarın sessizliği.
turgut uyar -
nazım hikmet şiirlerinin belki de en güzeli..
en çok hissedileni, neredeyse görüleni * -
yaklasik 12 yildir her pazar sabahi usanmadan okudugum muhtesem nazim hikmet siiri. üzerine söylenecek pek fazla sey yok zaten...
"bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.
ve ben ömrümde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum." -
pazar günleri hep aklıma gelen şiir parçacığı. nazım hikmetin akıllara kazınan şiirinin hem adı, hem de ilk dizesidir. hatırlayınca insanın kendini koşarak sokağa atası gelir.*
-
'bugün pazar.
bugün beni ilk defa güneşe çıkardılar.'
her pazar aklıma gelen dizedir, nedense ve nedensiz. -
-
özgürlüğün ne kadar önemli olduğunu iliklerime kadar hissettiren nazım hikmet şiiri. anlattığı duyguları daha iyi anlatamaz başka sözler.
-
talat sait halman tarafından ingilizceye çevrilmiş şiirdir;
today is sunday.
for the first time they took me out into the sun today.
and for the first time in my life i was aghast
that the sky is so far away
and so blue
and so vast
i stood there without a motion.
then i sat on the ground with respectful devotion
leaning against the white wall.
who cares about the waves with which i yearn to roll
or about strife or freedom or my wife right now.
the soil, the sun and me...
i feel joyful and how.
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap