• zorlu centerdaki gosterimler icin artik neyin biletini ariyor millet diye beni meraklandiran muzikal. neyin kafasini yasiyosunuz halihazirda gosterim baslmis ve biletler tukeneli cok oldu kuzular ya herkes niye hungur hungur agliyo saniyorsunuz kabullenin a dostlar.
  • kedi korkuma ve antipatime rağmen beni bile çok heyecanlandırdı bu müzikal. gel gör ki saçma sapan bir sebepten dolayı iptal ettim planlarımı, pişman olduğumda da her şey için çok geçti zaten.

    bir daha gelir belki diye kendim bile inanmayarak avutmaya çalışıyorum kendimi. gidenler de çok anlatmasın burada, ayıp.
  • (bkz: overrated)

    çok emek var belli ama bu sıkılmama engel olamadı. bazı bölümleri gerçekten bayıcıydı. opera bale seven biri olarak bunu söylüyorsam bu gösteri kesinlikle fazla abartılmış demektir, zaten en güzel yanı memoryi canlı dinlemekti.
  • bu gece izlediğim müzikal.

    yarım saatlik arayla beraber toplam üç saat sürmesinden dolayı biraz uzun olduğunu kabul edebilirim fakat görsel ve müzikal olarak şu fâni ömrünüzde en az bir kez izlenmesi gereken bir eser olduğunu düşünüyorum, yani kesinlikle overrated falan değil. öncelikle kısacık bir özet yapayım, sonralıkla notlarımı sıralayayım o zamansa:

    jellicle kedileri yılda bir kez toplanır. lider kedi old deuteronomy, heavyside layer'a gidip hayata yeniden gelecek kediyi seçecektir. heavyside'a gönderilmek, güzel dans edip şarkı söyleme yetenekleriyle donanmış olarak yeniden yaşama imkânına sahip olmak demektir. jellicle kedileri kendilerine özgü becerileri sergilemeye başlarlar. bir ara iki ayrı köpek çetesi kavga eder ve kırmızı gözlü great rumpus cat tarafından korkutularak dağıtılırlar. kediler yeniden toplaşıp eğlenmeye devam ederler. arada sırada ortaya çıkan macavity denilen kötü kediden korkup kaçışırlar, sonra yeniden toplaşırlar. grizabella denilen gösterişli fakat yaşlanmış kedi, diğer kedilerce dışlanmasına rağmen "memory" isimli şarkısını söyler, hüzünlü ve hâlâ çok güzel bir kedidir, şarkısı da çok güzeldir. sonra macavity adındaki hain kedi yeniden ortaya çıkar ve old deuterenomy'yi kaçırır. sihirbaz kedi mr. mistoffelees yaşlı kediyi macavity'nin elinden kurtarır. oyunun sonunda old deuterenomy, kediler arasından grizabella'yı seçer ve bu yaşlı kedicik heavyside layer'a gönderilmeye hak kazanır, sahneye inen devâsa bir lastiğe binip yükselerek uzaklaşır.

    - kostümler birbirinden renkli ve güzel, makyaj falan enfesti, karşınızda gerçek bir çöplüğün gerçek kedileri varmış gibi hissetmeniz için her şey düşünülmüş.
    - kedilerin zaman zaman seyirciler arasında dolanmasını çok sevdim, elinizi uzatıp okşayasınız geliyor her birini.
    - kediler arasında en çok çapkın kedi rum tum tugger'dan (oliver savile) hoşlandım. zaten bütün dişi kediler bu gösterişli ve eğlenceli kediye bayılır. ^^
    - gösterişli ama yaşlanmış kedi grizabella'nın (joanna ampil) sesi ve şarkıları harikaydı.
    - perde arasında, old deuterenomy sahneden hiç ayrılmadı, yarım saat boyunca çocukların broşürlerini imzaladı, çok tatlıydı.
    - tombul kedi bustopher jones, meraklı minik kedi victoria, yaramaz kediler mungojerrie ve rumpelteazer, eski tiyatrocu kedi gus, tek gözlü growltiger, beyaz iran kedisi griddlebone, tren yolları kedisi skimbleshanks oyunun diğer karakterlerindendir.
    - yüzüklerin efendisi'ndeki orijinal karakter isimleri beni hep büyülemiştir, burada da harika bir hayalgücüyle hepsi birbirinden ilginç isimler ve özgün karakterlerle bezenmiş masalsı bir eser izledim.

    sonuç olarak, müzikaller arasındaki favorim muhteşem the phantom of the opera'dır* ama kediler de nerede ve ne şekilde olursa olsun daima sevimli ve güzeldir.
  • ızledikten sonra entellektüel görünümlü kullanıcı adına sahip olunabilecek müzikal.

    birkaç kullanıcı adı örneği;
    (bkz: macavity)
    (bkz: grizabella)
    (bkz: jellicle)
    (bkz: deuteronomy)
  • ayşe arman cats'in yönetmeni ile harika bir söyleşi yapmış. bu inanılmaz gösteri neden bu kadar özel insan okuduğunda daha iyi anlıyor.
  • zorlu center psm icin yapilan reklaminda calan ve daha once varligindan haberdar olmadigim icin beni uzen memory adli sarkiyi icinde barindiran broadway muzikali.

    zorlu'da izleyen herkes cok baydigini dusunmus ama ben sirf su muzigi icin bile giderim gibi.
  • müzikal boyunca şayet evinizde kediniz varsa, karakterine göre kedinizi bulmaya çalıştığınız müzikal.

    kediniz, dışarılara çıkmayı seviyor, dişi peşinde koşan değil de dişilerin hastası olduğu yakışıklı bi kediyse rum tum tugger,

    mama dilenme konusunda cilvesi tavan yaptıysa, göbeği alıp başını gittiyse ve belki 11(!) kiloysa bustopher jones,

    sizin yaşınızı dörde katlamış, hareketi sevmiyor ve rakı masasında tavsiye veren ağır abi modunda takılıyorsa old deuteronomy,

    güzel, beyaz, cilveli bir dişiyse victoria,

    eşyalarınızı alıp sürekli bir yerlere saklama huyu varsa ve bir türlü onu iş üstünde yakalayamıyorsanız mungojerrie veya rumpelteazerdir.

    hmm, tabi mahallede tüm diğer kedilere saldıran, kıyak bir yiyecek çöpte bulunduğunda en leziz bölgesini kimselere bırakmayan, bela bir kedi biliyorsanız o macavitydir.

    kedimizi bulduk rahatladık, tamam. ama müzikal hastası bir birey olarak söylemeliyim ki fazla overrated. kedinin eniğini kaybetse bulamayacağı gibi bir dağınıklığın ayarlandığı dekor şahane, kostümler ve makyaj şahane, parçalar şahane. ancak tekrarlanan danslar, ilk perdedeki yavaş tempo göz kapaklarımı yer yer indirdi. efendi yerine piç adam tercih eden ve macavityden etkilenen dişilerin seksi dansları ve şahane mr mistoffelees dansı ilgiyi topladı sadece o kadar.

    en hoş ayrıntı da kedilerin seyirciler arasında dolaşmaları. çöp kutusundan çıkan kedi misali ani çıkışları ile seyirciyi korkutmaları ve seyirci çığlıkları.
  • 65 lıralık biletim ve elimde dürbünümle 2. balkonun en arkasından izlediğim ve bu hali ile bile beni çok etkilemiş olan eser.
    bir de önlerde oturabilseydim bilmiyordum ne hale gelirdim.
    overrated olduğunu düşünmüyorum, herkesin bir eserden alacağı zevk farklıdır. ben şahsen kadrosuyla, şarkıları ile, dansları ile bir bütün olarak muhteşem buldum.
    özellikle sanatçıları dinlerken çok etkilendim, bir an acaba canlı değil de cd'den mi dinliyoruz diye düşündüm, böyle pürüzsüz bir yorum, böyle bir ses kalitesi, gerçekten inanılmazdı.
    toplu danslarda da mest oldum desem yeridir.
    ve kedileri seven bi insan da değilim...
    ilerleyen yıllarda olur da tekrar gelirlerse istanbul'a, gene izlemek isterim.
    son olarak, the rum tum tugger diyorum, başka da birşey demiyorum.

    edit: dolores fern'in uyarması ve la traviata'nın zorlu'yu bizzat arayıp teyit etmesi ile öğrendim ki orkestra canli calmiyormus.

    edit2: meph'in uyarması ile hem orkestra'nın hem tüm performansların canlı olduğunu öğrenmiş bulunuyorum, oh be hayat tekrar güzel :)
  • istanbul zorlu center'daki 26.01.2014 saat 2.30 gosteriminde bir ara öyle bir memory yorumu vardi ki ikinci perdede, ağzımıza sıçıldı dersem yeridir. joanna ampil harikaydi. bunun aynisini yillar önce les miserables deki empty chairs at empty tables yorumunda hissetmiş ve aglamistim. (tabii ki michael ball'dan dinleyince)
    http://www.youtube.com/watch?v=ljijk2t8zv4

    rum tum tugger rolü ile oliver savile ise ayri bir tattı gercekten.

    ve türkiye'de müzikal yapiyoruz, konservatuvarlarda müzikal bölümlerimiz var, vs. diyen insanlar izlediğinde umarim biraz utanmislardir.
hesabın var mı? giriş yap