• arada şeffaf, kendini belli etmeyen, yer yer ortaya çıkan, dışavurumları olan ancak resmiyette karşılığı bulunmayan net bir hiyerarşi vardır. aslında bu yapının organizasyon kısmında güçlü bir ahenk olduğu yadsınamaz bir gerçek. fiziksel olarak pek de cüretkar görünmeyen, ancak sesi retoriği ve mizacı itibari ile dominant bir hüseyin; fizyolojisine tezat, daha edilgen yapılı, ancak yer yer sert çıkışları olan bir şükrü söz konusu. şükrü, görünürde hüseyin'in komutlarını mümkün mertebede uyguluyor. sorgulamıyor.

    peki ama burada şöyle bir soru sormamız sizce de münasip değil midir, 'şükrü, bu hiyerarşideki rolünü, gerçekten bile-isteye ve gönüllüce mi seçiyor sizce ?'

    aslında cevap hayır. şükrü burada hüseyin'i kullanan esas adamdır ve bu organizasyonun perde arkasındaki beynidir. şöyle özetleyeyim: hüseyim'in karısı çalışıp eve para getiren iken, şükrü yeni evlenmekteydi ve evlendi. bu izdivaçta da hüseyin'i paravan olarak kullanmıştır kendisi. ayrıca, ekibin her başarısızlığı dönüp dolaşıp hüseyin'de patlamaktayken, kazançların getirdiklerine ikisi de ortak olmaktadır. şu da var ki: şükrü hüseyin'in itim gücüdür, onu var edendir. aynı zamanda ekibin espri kanadında da güçlü olup, hüseyin'i rehabilite eden adamdır aslında.

    hüseyin şükrü'ye belli aralıklarla saldırır ve şükrü dayak yer. peki şükrü neden dayak yemektedir sizce ? gücü yetmediğinden mi ? hüseyin'e saygısından/sevgisinden mi ? korkaklığından mı ? eğer cevabınız evetse, büyük resmi görememişsinizdir.

    cevap: şükrü, bütün bu dizayndan hedonist bir haz duyan, gizli bir psikopattır aslında. evet. tam olarak böyle. haluk'la hüseyin'i bir şekilde münasebete sokar, hüseyin'i gazlar. akabinde haluk karşısında kıvranan hüseyin'le beraber o da mahçup görünür ancak içten içe bütün oyunu kuran adam aslında şükrü'dür.

    teşekkür ederim efendim.
  • he burada şunu söylemek de pek yanlış olmaz, hüseyingiller ile halukgiller arası sınıfsal farkın da altını çizerken: bir yandan da protest bir tavrı var şükrü'nün. evet. hüseyin'i böyle zor durumlara sokar ve haluk'tan azar yedirtir, haluk karşısında mahçup eder ki, prolater hüseyin, içinde bulunduğu gri endüstriyelleşme sonrası bulunduğu sınıfın farkına varsın, bunu iyice anlasın ve harekete geçsin.
  • şöyle bir ilişkidir.
  • peki bu şeffaf hiyerarşiyi çatırdatmaya çalışan dış etkenler neler derseniz ... bu kardeşiniz hemen cevabı verir.

    seyyar tayyar'dır. görünmeyen, büyük bir dış baskıdır tayyar. evet. hüseyin'i alaya alarak aslında hüseyin'i yıpratmak istemez, şükrü'nün bu yapıya kattığı ve şükrü'yü de yapı içinde var eden o mizahi tavrı kendisi de gösterebildiğini kanıtlama peşindedir tayyar. ve bu yüzdendir ki hüseyin'e saldırır: aslında bu saldırı tayyar'ın kendini ispat çabasıdır, ve şükrü'yü ekarte etme çabasıdır.

    dikkatli izleyin, o sivaslı'nın kıraathanesi'nde, tayyar; hüseyin'e takılırken, şükrü'ye hiç dikkatle baktınız mı ? baktıysanız kaybedensiniz. çünkü bakmak değil görmek mes'ele. ve çok aşikardır ikisinin birbirlerine tavırları, adeta kasparov ve deep blue gibidir rekabet. o kadar keskin ve net.
  • bu hiyerarşiyi bir piramit olarak modellersek (ki en uygunu da böyle olacaktır) sol altta hüseyin sağ altta şükrü ve piramidin tepe noktasında 33. dereceden rakı, kavun, beyaz peynir ve sınırsız ton balığı bulunacaktır.
  • rütbe farkındandır.hüseyinin bıyıkları gerçek hayatta askeri hiyerarşideki kıdemi sergileyen kalın bir çizgidir.

    ahanda rütbe

    ahanda bıyıh
  • 'konu ne zaman akp'ye gelecek acaba?' diye merak ettiren hiyerarşi.
  • hüseyin'in pos bıyıklarının temsil ettiği 17. 18. alman felsefi akımı ve nietzsche göndermesine karşın, şükrü'nün traşı adam smith kadar sinekkaydıdır. belirteyim.
hesabın var mı? giriş yap