• üst edit: ercan kesal sözü hakkında ahmet hakan'a bir açıklama yapmış.

    - ben kimseye buyurgan bir şekilde “şu doktora gitmeyin, şu avukatı seçmeyin” demem.
    - sadece şu fikrimi, değişik mecralarda söyledim, söylüyorum:
    - diyelim bir cerrah seçeceksiniz. turgut uyar okumuş bir cerrah seçin ya da çehov okumuş bir doktora muayene olmaya çalışın, varsa öyle bir seçeneğiniz.
    - çünkü çehov okuyan bir hekimin hastasıyla kurmuş olduğu ilişki, çehov okumayan bir hekimden farklıdır.
    kaynak

    tavrı sosyal medyada paylaşan kişinin yazdığına göre olmadıysa bana da ercan kesal sevenlerden af dilemek düşer.

    ---

    ercan kesal'dan bir açıklama.

    bir de "neşet ertaş dinlemeyen avukata davanızı emanet etmeyin" eklentisi ile taçlandırılmış.

    geçenlerde gittiğim bir doktor bana yanlış ilacı verdi. hep merak etmiştim niye böyle oldu diye, meğer çehov eksikliğindenmiş. bundan sonra gittiğim her doktorun muayenehanesindeki kitaplıklarda çehov arayacağım. teşekkürler ercan kesal.

    edit: ercan kesal'la bir sorunum yok. çehov'u da severim. sorun ettiğim bu ikisinden öte bugün edebiyat üzerinden yapılan bu vıcık vıcık popülizm.

    2. edit: sürekli ercan kesal'ın ne kadar mükemmel bir oyuncu ve sanat adamı olduğu ile cevap verilmiş. ben bunu sorgulamadım, "ya aslında muhtar rolünü ben de yapardım" demedim. ama kimsenin çok yetenekli veya prestijli diye dokunulmazlığı yok. biz herhangi bir mantıksız bulduğumuz sözünü eleştirince birinin direkt aaa ama o harika insandır müthiştir adamın dibidir tepkileriyle karşılaşacaksak belli bir yere gelmiş kimseyi eleştirmeyelim.

    insanlardan kendi işleri dışında kültürlü olmasını beklemek güzel bir şey, bunu hepimiz beklemeliyiz. "tıp'la edebiyatın ne alakası var yeaa" demiyorum. yalnızca belli figürler üzerinden (çehov, neşet ertaş veya başkası) bunun ahkam kesilerek yapılmasını rahatsız edici buluyorum. "çay içen insandan zarar gelir mi ya" edebiyatı gibi geliyor bu.

    he konuşmanın geneli daha farklı ifade bu şekilde değil diyen olmuş. öyleyse farklı değerlendirilebilir tabii ki.
  • sen önce buralarda üç beş beğeni hatırına geç annem dalganı. sonra, vay doktora şiddet, öğretmene uçan tekme, mühendise dayak diye ağla.

    sorunumuz, toplumsal aydınlanma çağını es geçmiş olmamızdır.

    bizi çok pis kıskanan almanlar var ya; onların immanuel kant gibi bir ahlakın teorik yanıyla uğraşan filozofları varken, bizim ahlakı dinle ve geleneksel önkabullerle işi kısa yoldan, fazla kafa yormadan halletmemiz neden kimseyi rahatsız etmez?

    uzun uzun yazacağım da ziyan olacağını bildiğimden kısa kesiyorum. korkmayın, okuyan insan iyidir. çok okuyan insan daha iyidir. okuduklarından sonuç çıkarabilense hepsinin üstündedir.
  • ercan kesal kim aq diyen var. bu memleket neden bu hale geldi.

    “tıp, nikahlı karım benim, edebiyat ise metresim." demiş çehov. işte ercan kesal da birçok hekim gibi bu sözün takipçilerinden biridir.
  • muazzam laf etmiş ercan kesal. böyle bilal'e anlatır gibi anlatmaktansa tek cümlede bitirmiş işi. bunu anlamayan da kapsam dışında kalıyordur zaten. kendisini de ayrı severim, bunu da belirtmeden geçmeyeyim.

    üslup olarak farklı olsa da sonucun benzer olduğu bir cahit arf yazısı var. tespiti beğenmeyenler bir de bunu okusun belki fikirleri değişir.
    oğuz atay'ın bir bilim adamının romanı adlı kitabının başında şöyle der dünyanın en büyük matematikçilerinden olan cahit arf;

    “aklın yanına hikmet dediğimiz yüksek bilgi kabiliyetine de yer vermek lazımdır. hikmet, bu alemin olaylarına, onun üstüne çıkarak mütevazı bir şekilde bakmak, aralarındaki iç ahengi sezmek, aşk ile realitenin derinliğine nüfuz etmektir. bu anlamda bir şair, bir hakim, bir mutasavvıf ve veli, alimden çok derin olarak realiteye ulaşabilir. kim iddia edebilir ki bugün einstein, mevlana’dan daha çok tabiat sırlarına erişmiştir.”

    saygılar.
  • ercan kesal'i severim sayarim, okurum ve de izlerim. belki de söylediğinde haklıdır da bu mesela hangi dergiden? bavul? ot? katır? röportaj mı? röportaj fotosunda güzel demli bir çay var mı? aynı röportajda çayla ilgili guzellemeler var mı? şiir sokakta mı? belki de leş edebiyat yapınca herkes, her şey batar oldu artık. hepsini bir görüyoruz. ama rakı içen kadın da adamdır. ooo bir ömür geçirirsin.
  • doktor bulup çehovlusunu aramak.
  • ercan kesal bir sanatçı, bir edebiyatçı. şu saatten sonra pek çoğunuzun bildiğine emin bile değilim ama söz sanatları diye bir olay var. adam da bunlardan birine başvurarak bahsi geçen insanların ne kadar kıymetli olduğunu açıklamaya çalışmış. bunun sarakaya alınacak tarafı neresi?

    neşter kullanan bir cerrah ne kadar garipse, söz sanatı kullanan bir edebiyatçı da o kadar garip veyahut absürt. hani düz anlatım dışında başka bir şeyden anlamıyorsunuz ya, daha net ifade edeyim: ortada bir gariplik, bir absürtlük, üzerinden popülarite devşirilecek bir durum yok.

    ercan kesal kıymetlidir. sizin sosyal medyadaki popülerlik merakınıza malzeme olacak biri de değildir. haydı şimdi dağılın.
hesabın var mı? giriş yap