• "at yalanı skeyim inanmayanı" adlı sinema tekniğiyle çekilmiş bir film.

    --- spoiler ---
    bir filmde kurt geçmesi, efendim shadowofthesun çalması, bunlar önemli şeylerdir. ama mesela, taksi takla attıktan sonra olay yerine gelen trafik polisinin "neden yalnız çalıştığı" o kadar da önemli değildir. koskoca eleypidi'nin en cevval, en kirli sakallı dedektifleri bile yıllarca "hey dostum ben yalnız çalışırım"ın mücadelesini vermelerine rağmen yanlarına bir ortak almak zorunda kalmışken sikindirik şişko trafik polisinin olay yerine tek başına gelmesi, bugüne kadar 1500 tane amerikan filmi seyreden bendenizi filmden bir hayli soğutmuştur. yahu aynı filmde, sırf camı çatlak diye taksiye biri sağdan biri soldan yaklaşan 2 polis memuru görmemiş miydik biz? nasıl da temkinli, nasıl da özenli yaklaştılardı, içeriye fener bile tuttulardı.
    ben de az fesat değilim tabi. belki ortağı çişe gitmiştir yahut da aralarında "sen donut al hacı, ben taksiye bakarım" şeklinde iş bölümü yapmışlardır, olamaz mı? pekala olabilir!

    peki kardeşim, bar-disco sahnesinde yaklaşık 5-6 dakika boyunca silahlar patlarken oturduğu yerde bir sağa bir sola, önce sağa sonra sola, bir sola, bir sağa, sola, sağa, önce sola sonra sağa bakınan, kucağındaki karılar bile kaçmayı akıl etmişken bir sola bir sağa, önce sağa sonra sola bakınmaya devam eden sik suratlı japon'a ne kılıf bulacağız? onun da götüne değirmen taşı asılı değil mi? 8 tane korumayla dolaşma ihtiyacı duyan bir insan silah sesi işitince hiç olmazsa masanın altına girer lan! fakat yönetmeni tebrik etmek lazım, japon'a gözlerini kocaman açtırarak, panik içindeki ruh halini tam olarak aktarmayı başarmış. nasıl da panik içinde bir sağa bir sola bakınıyordu öyle...

    -kendisine en çok benzeyen taksi şoförünü bulmuştur...

    bütün enerjinizi bu diyaloğa harcarsanız böyle olur tabi...
    --- spoiler ---
  • sacma felsefelerle ahlaksızlığa(5 kişiyi öldürmek) hak cıkaran, kılıf uyduran kelimelerin gectiği filmdir. o felsefelere guler geceriz.
  • 2004 yilinda cekilmis bir michael mann filmi.
    --- spoiler ---
    pencereden atılan cesedi bagaya tasirlarken ceset aman abi dikkat edin dusurmeyin tandansinda zenci abimizin bileklerine sikica sarilmisti.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    vincentin maxi niye öldüremediğini merak edenler, aradaki kapının tam ortasındaki kurşun izlerine bakabilirler. malumunuz, vincent adam vurmayı omiriliğe bağlamıştır, iki göğse, bir alnının tam ortasına, milimetre sapmadan.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    tom cruise'un koşarken sandalyeye basıp düştüğü sahnenin çekim hatası olduğuna inanmak istediğim film.
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    her yerde susturucu takan esas oğlanın diskotekte her nedense susturucuyu takmamış olmasıyla dikkat çeken film.
    şu da var ki: susturucu takılmış olsaydı diskodaki vurdu-kırdı sahneleri çok anlamsız olacaktı. çünkü disko gibi bir ortamda susturuculu bir silahın işitilme ihtimali sıfırdır. bir kiralık katilin diskoda susturucu takmaması ne kadar anlamsızsa bir yönetmenin action sahnesinde susturucuyu devreden çıkarması da o kadar zaruridir. (bkz: bu ne yaman çelişki anne)
    --- spoiler ---
  • ülkemde herkes fellini iken, herkes sanat sanat diye çığırırken güzelliği farkedilemeyen dinginlik filmidir.! varsın çekim hataları farkedilmeye, tutarsızlıklar arasında kaybolunmaya devam edilsin.!

    --- spoiler ---

    şehrin en temiz arabasının nasıl en pis arabası olduğunun filmidir bu film.! araba ile birlikte max'te kirlenmiştir... sahte dünyasında mutluyken max bir anda gerçekle yüz yüze gelmiş, bir geceliğine de olsa vincent gibi bir adamla tanışma şansına erişmiştir, (onu vurma pahasına bile olsa)
    filmi kendi süresi içinde değerlendirmek sığlıktır... max aynı max midir sabah gün ağırırken...? vincent farklılaşmışmıdır o metroda can verirken? düşünmek gerek elbette...
    iyi veya kötü yoktu heat'te olduğu gibi bu filmde de... vincent ölürken ağlanabilir veya sevinç çığlıkları atılabilir... mutlu sona ek bir de son var filmde.! hangisini seçeceğinize kendiniz karar vermelisiniz.!

    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    en güzel sahnesi kurt geçme sahnesi olan, müzikleri çok beğenilmiş fikrimce başarılı bir film. çıkışında "ne iyi ettik de izledik bunu" denilebilen filmlerden. herkes kendi aradığını bulur ya da bulamaz tabii filmlerde ancak bence çok keyifli bir filmdi, daha bir şen olması için tek eksiği max'in annesinin ölmesiydi -dan dan dan, iki kalbine bi tane beynine "sus be kadın!"-. yine de konusuyla, sonuyla, diyaloglarıyla, müzikleriyle ve tom cruise ile fazlasıyla hoştu. ayrıca (bkz: mutlu sonları sevmek)
    --- spoiler ---
  • --- spoiler ---
    öncelikle belirtmem gerekir ki aslında son derece klişe bir filmdi bu bence.. yani bunu filmi kötülemek için söylemiyorum çok beğendim filmi.. klişeler de bir konu çevresinde değil, farklı klişelerin bir araya toplanmasıyla oluşmuş.. filmin başında üst tabakadan bir hatunun alt tabakadan olan ama aslında gayet kültürlü ve zeki bir insanın taksisine binmesi, 15 dkda aralarında kurulan bağ, kızın arabadan çıktıktan 2 dk sonra arabaya dönüp numarasını vermesi(ki burası anormal biçimde geliyorum diyen bir sahneydi) yine araba tam ordayken vincent'ın arabaya yönelişi, sonra vazgeçip başka arabaya bakarken max'in farkedip hopp gel abi gel alıyorum seni demesi.. daha sonra vincent ve max arasında kurulan bağ, vincent'ın kişiliğinin bu 10 saatlik yolculuk süresinde törpülenmesi, max'in zincirlerini kırması(ki yine özellikle dosyayı alırkenki coşması, vincent'ın çantasını köprüden atıp son derece sıradan bir tepki alması) daha sonra tam her şey bitti demişken 3 insanın kaderlerinin birbirleriyle bağlanması.. bunlar aslında tek tek hep daha önce gördüğümü hissettiğim şeyler oldu benim.. yani parça parça bütün sahneleri daha önce başka filmlerde izlediğimi düşündüm, ama bunların bu kadar başarılı bir şekilde bir araya getirilmesine de açıkçası hayran oldum.. özellikle vincent'ın taksinin üzerine düşen adamla ilgili haberlerde 20.000 insanın bir günde öldüğünü duyuyoruz afrika'da, o zaman ne tepki veriyorsun max? bu kadar üzülüyor musun şeklindeki saptaması beni derinden etkiledi belirtmem gerekirse.. sanıyorum insanın yakınında olması bazı şeylerin daah etkileyici oluyor fakat öyle olmaması gerektiğini de tokat gibi çarpıyor bu film yüzümüze.. benim suratımda 5 kardeşin izi çıktı o replikten sonra..
    --- spoiler ---

    tom cruise top class bir oyuncu olduğunu bu filmde gösteriyor.. daha önce böyle değildi, bu filmle olmuş gibi bir denyoluk yapmak istemiyorum açıkçası.. her zaman izlemekten zevk aldığım biri olmuştur.. bu filmde de çok beğendim.. özellikle silah kullanımına da hayran oldum, gerçekten kiralık katil olmuş.. sokakta 2 elemanı hacamat ettiği sahnedeki hareketleri özellikle takdire değer.. max payne oynuyor gibi hissettim kendimi o sekansta.. anormal gerçekçiydi..

    bu arada göze çarpmamış gördüğüm kadarıyla.. max'in annesinin hastane odasında duvardaki fotolardan en büyüğü mischa barton kızımıza aitti.. michael mann'in önümüzdeki filmlerinde kendisini görürsem hiç şaşırmayacağım.. belki de önemsiz bir tesadüftür fakat pek öyle gelmedi bana..
  • ilk yarının yarısına kadar bayağı bir sıkıcıdır, özellikle 2. yarıdan sonra heyecan başlıyor. ancak filmin müzikleri süperdir.
hesabın var mı? giriş yap