• conan o'brien'ın netflix'te yayınlanan gezi programı. her bölümüyle deli gibi güldürüyor.
  • bu adam hakettigi ilgiyi bir turlu gormuyor. umarim bu serisi tutar. gerci bunlarin cogunu youtubedan izlemistik zaten ama araya koymadiklari bazi seyleri de eklemisler.
  • conan o'brien seven insanlara ilaç niyetine program. bitmesin diye azar azar tüketiyorum. küba, güney kore, meksika, israil, haiti ve italya ilk sezonda gezdiği ülkeler.
  • conan’ in gezi ve gulduru programi.
    ama hayatinizda ne boyle gezi programi izlemissinizdir, ne arka arkaya bu kadar cok gulmussunuzdur ne de bi komedyen de boyle tasak gormussunuzdur.
    tabi 3 konuda da bir cok ustada biraz haksizlik etmis gibi oldum ama buradan hepsini saygiyla selamlayayim tekrar, bu programa ovguyu baska turlu vurgulayamazdim.
    tek tek yazsam sigmaz, izleyin, izlettirin.
  • izlediğim en eğlenceli gezi programı. conan kendi televizyon programından daha komik, daha dolu bir programa imza atmış. kültürel manada tatlı sert sınırları zorlamış. çok komik, çok düşündürücü öğeler barındırıyor. ülkeler/şehirler bilinse bile farklı bir bakış açısı için veya salt eğlence için izlenebilir. tavsiye ediyorum.
  • israil bölümüyle fazlaca güldüren irlandalı charlie chaplin yapımı. gönül türkiye'ye de gelmesini isterdi ama maalesef uluslararası planda hiç sempatik bir izlenimimiz yok.
  • bu adama bayılırım ama bu programının bu kadar eğlenceli olacağını hiç tahmin etmemiştim.
    emeklilik döneminde saçma bişeymiş izlenimi vermişti. neyse ki bu aptalca izlenime kapılmayıp da izlemeye başladım.
    israil bölümü tam anlamıyla efsane.
    ilk başta 'hah yahudi propagandası' diye düşünürken adam yine terse yatırdı beni.
    çok dokunaklı ve bir o kadar da eğlenceliydi.
    amerikanın en çok izlenen adamlarından birinin, objektif bir şekilde filistin tarafını da göstermesi ve insanlarının güzelliklerini yansıtması çok büyük bir iş.
    tahminim olaylar ve oradaki insanlar hakkında bir haber olan aptal amerikalıların da bazı gerçekleri tokat yemiş gibi anlamasını sağlamıştır. tabii bunu mizahın gücüyle de birleştirince çok daha çarpıcı birşey çıkmış ortaya.
    hele o filistinli çocuğun "amerikalı çocuklara özeniyorum" deyip amerika'da en çok görmek istediğin yer neresi sorusuna sanki altını kazırcasına "özgürlük heykeli" cevabını yapıştırması unutulmaz bir andı.
    son olarak filistindeki süper dayının conan'ın dudaklarına buse kondurması hem yardı, hem de yapmacık çılgınlıklarıyla meşhur ameriklılara "filistin'e bekleriz gençler" mesajıydı.
  • hakkında şu ana kadar gerçekten severek izlediğim ilk netflix orijinal yapımı ana fikirli entry girmek üzereyken durduğum "yapım".

    ufak bir araştırmayla conan o'brien'ın kendi talk show'u late night with conan o'brien için çekilen ve conan'ın yabancı ülkelerde türlü muziplikler yaptığı, kültür farklılıklarına dokunarak sıkça tebessüm ettirdiği konseptli on özel bölümden altısının netflix tarafından derlenip, ambalajlanıp izleyiciye sunulduğunu öğrendim. bölümlerden ilki 2015'te, ta obama başkanken, küba'ya gittiği ve abd'nin küba'yla ilişkilerinin düzelmesi için adımlar atılan vakitlerde çekilmiş. bölümlerden en sonuncusuysa, ki netflix'te yok, japonya'da çekilmiş.

    netflix'te altı bölüm mevcut: küba, kore, meksika, haiti, israil ve italya.

    netflix'te olmayan bölümlerse youtube'da küçük videolar halinde oynatma listelerinde mevcut: ermenistan
    katar
    berlin
    japonya
  • conan o'brien'ı ezelden beri severim. tarzını herkesten farklı bulurum. yazar grevi sırasında bütün late night sunucuları tebessüm bile ettiremezken beni yerlere yatırmaya devam etmişti. bu bile saygı duymama yeter. bir de şov devredilirken kendisine atılan bir kazık meselesi vardır ancak conan ne yapıp edip geri ekrana geri dönmüştür. bu da televizyon tarihindeki efsane hareketlerden biridir gözümde.

    ancak kendisini bir iki senedir doğru düzgün takip edemiyorum. arada youtube kanalındaki videolara göz atıyorum. bu yüzden netflix'te dolaşırken bulduğum conan without borders nimet gibi geldi. conan'ın mizahı malum, diğer komedyenlere göre biraz farklı. olabildiğince "rahatsız" durumlar yaratıp buradan şahane malzemeler çıkarıyor. o yüzden "punch-line" komedyenlere göre de gözümde baya değerlidir. ben de belli bir kalite beklentisi ile izlemeye başladım ancak seriyi bitirdiğimde açıkçası beklediğimden de iyi olduğunu fark ettim. çünkü conan herhangi bir şakanın çok riskli yerlere gidebileceği ülkeler seçmiş. gittiği birkaç yer de "şaka" kaldıracak durumda değil. ancak conan mizahının tüm garipliğine rağmen farklı kesimden pek çok insanı güldürmeyi başarmış ve bu sırada onların hayatına da dokunmuş.

    --- spoiler ---

    mesela yayınlanan serinin ilk ülkesi küba. bildiğiniz üzere amerika küba'ya uzun yıllar boyunca çok sert bir ambargo uyguladı. küba da ekonomik olarak çok gelişemedi. o yüzden bir amerikan'a karşı tutumları sert olabilirdi ancak conan bir şekilde insanlarla iletişim kurmayı başarmış burada. içine düştüğü kötü durumlardan bile espri ile kurtulmuş. küba'daki yaşamı kötü gösterecek her şeyi yumuşatıp insanlara öyle sunmuş. bir de kültüre dahil olurken olabildiğince kendisini geri çekmiş. her şeye olabildiğince naif yaklaşıp kimseyi kırıp dökmeden mizah üretmiş çünkü komik olan o insanların yaşamı değil conan'ın verdiği tepkiler olmuş. bu da mizah üretmek için çok mütevazi bir yol tabi ki.

    mesela conan küba'da bir rom müzesini ziyaret ediyor. conan ve alkol ilişkisini izleyenleri bilir. burada da kendi şovunda kullandığı bütün mekanikleri kullanıyor ve insanlar yine aynı tepkileri veriyor. bunu da mizahın bazı kısımlarının kültürden bağımsız olarak dünyanın her yerinde var olduğunun bir kanıtı olarak izliyoruz. arada bir yerde de amerikan kültür emperyalizmine laf atıyor. ayrıca küba'lı insanların yaşamını ve onun kendine has yapısını çok güzel iletiyor izleyicisine.

    bunlara benzer pek çok özellik güney kore bölümünde de var. conan bir tapınağı ziyarete gidiyor ve inançlara saygısızlık etmeden mizah üretiyor. burada kar topu savaşı sahnesi var. ne kadarı ayarlandı ne kadarı doğaçlama bilmiyorum ama değme belgesele yakışacak görüntüler çıkmış ortaya. bir de mizah olarak yine çok tehlikeli yerlere girdiği bir kısım var. conan güney kore ile kuzey kore arasındaki sınır bölgesine gidiyor. ortamın gerginliği malum ancak burada bile boş durmadan esprileri sıralıyor. conan ile birlikte güney kore'de bulunan steven yeun'un iki ülke hakkında söyledikleri de çok anlamlı.

    meksika bölümünde conan late night şovları için çıta belirliyor resmen. herkesin yaptığı açılış monoloğunu ispanyolca yapıp altyazıyla herkesi güldürerek yine mizah tarihine geçecek bir iş yapmış. diğer ülkelerde olduğu gibi bölümün başında cesur bir iş yapıp sokağa çıkmış ve meksikalılarla trump'ın yapacağı duvar hakkında konuşmuş. insanlar ile girdiği iletişim muhteşem bir seviyede. programa çağırdığı diego luna amerika ve meksika arasındaki meseleler hakkında çok yapıcı konuşuyor. dünya bu duvar meselesinde genelde amerikanın sesini duydu. bu program da duvarın diğer tarafındaki insanların ne düşündüğünü anlamak için çok iyi bir kaynak olmuş. ancak conan usta bir sunucu olduğundan olayın kontrolden çıkıp aşırı politize olmasına da izin vermemiş. vicente fox ile yaptığı röportaja bakın mesela. diyalogun tonunu çok ince ayarlamış ve eski devlet başkanının tüm kontrolü ele geçirmesine izin vermemiş. öyle olsaydı mizah seviyesi düşecekti çünkü.

    israil bölümü de amacından uzaklaşmaya en müsait kısım olabilirmiş ancak conan yine ustalığını konuşturmuş. bölüm israilliler ile filistin tarafında yaşayanlar hakkında karşılaştırma yapma şansı veriyor. israil tarafındakiler daha kaliteli yaşadıkları için politikayla çok alakalı değiller. günlük hayatlarına devam ediyorlar. ve mizah konusunda daha açıklar. ayrıca yine ayarlandı mı ayarlanmadı mı bilmiyorum ama israil tarafında herkesin kahve ikram etmesi de yine ortadoğu'yu özetleyen bir detay. ancak tabi bölümün farklılığı burada değil. bu projeyi farklı kılan şeylerden biri conan'ın filistin tarafına geçmesi. filistin tarafındaki insanların ne varsa hediye etmeleri, birden samimi olmaları falan daha tanıdık tarafları ancak yüzlerinde belli bir mutsuzluk da var. bir de eğitim seviyesi daha düşük olduğu için çoğu insan conan ile iletişim kuramıyor. ancak derdini çok iyi anlatan insanlar var. conan filistin tarafında aktivistler ile karşılaşıyor. haiti yada küba kadar derine inilmiyor ancak kısaca görüşlerini aldıktan sonra yoluna devam ediyor. kimse zaten conan'dan uzun uzun aktivistleri göstermesini beklemiyor sonuçta adamın işi mizah ancak dünyanın bu yüzünü bile göstermesi takdire şayan bir iş. ancak bu durum conan'ın politik duruma gözlerini kapattığı anlamına gelmiyor. aida kampına gittiğinde oradaki insanlar ile konuşup hayatları ile bilgi alıyor ve filistin tarafında yaşam nasıl amerikadaki insanlara gösteriyor.

    haiti de filistin örneğinin bir değişiği. bu ülke de conan'ın da anlattığı üzere çoğu "medeni" ülke tarafından sömürülmüş. ancak insanları filistin'e göre daha umutlu. burada yine conan insanlar ile nasıl iletişim kurulur dersi vermiş. bölümün başında bir grup haitili bir amerikanın kamera ile dolaştığını görüp sinirleniyorlar. conan da aralarına girip önce anlatmak istediklerini dinliyor sonra onlara kendisini anlatıyor ve bir şekilde sağlıklı iletişim ortamı kuruyor. ancak işler her zaman planlandığı gibi gitmiyor. birkaç haitili arasında tartışma çıkıyor ve conan olaya dahil olamıyor. bu sefer de izleyicisine espri yapıp sahneyi bitiriyor.

    --- spoiler ---

    bu projenin farklı yönleri bu şekilde. conan'ın bu yaptığından daha fazlasını yapan belgeselciler yok mu? var. ancak belgeselcilikte nesnel yaklaşım tercih edilir genelde. filistin'e mizah yapmaya giden bu çapta ünlü bir insan şahsen ben tanımıyorum. dünyanın bu kadar hassas noktalarına gidip insanlarla bu kadar rahat iletişim kurmak ve onları incitmeden mizah yapabilmek gerçekten çok büyük bir başarı. ayrıca konuyla ilgilenen insanlar zaten bilgiye ulaşabiliyor ancak dünyanın bu köşeleri hakkında bilgi sahibi olmayan insanların da ilgisini çekebilecek biri conan. mizahın tonunu da çok güzel ayarlamışlar. kötü şeylerin olduğu yerlerde mizahı gördüğünüzde bu sizi rahatsız etmiyor çünkü her alana dengeli şekilde ağırlık verilmiş. kurguda bir dikkatsizlik bölümleri çok karartabilirdi ve biz sonunda gülemez hale gelirdik. ancak israil-filistin ve haiti bölümlerinde bile orijinal işler yapabilmişler. ayrıca mizah da gülüp geçmek için kullanılmamış. bu çok acımasız bir yaklaşım olurdu ve sjw durumları yüzünden conan'ın kariyerine bile mal olabilirdi. ancak conan mizahı insanlar ile iletişim kurmak için kullandığından yaptığı şakalar kimseyi rahatsız etmiyor. bölümler biterken anlıyorsunuz ki conan insanların hayatlarıyla dalga geçmek için orada değil samimi olarak arkadaş edinmeye çalışıyor gibi bir izlenim var. entry'i bitirirken şunu söylemek istiyorum conan'ı seversiniz sevmezsiniz hiç önemli değil. bu belgesel/komedi arası o kadar başarılı bir iş ki insanlara bakışınızı etkiliyor. benim son beş yılda gördüğüm en kaliteli mizah ürünü bu olabilir. o yüzden siz de ne yapın edin izleyin diyorum.
  • ilk bölümünü izledim, küba da geçiyor çok yerinde kahkaha attırdı, tavsiye edilir
hesabın var mı? giriş yap