• tebrik ettiğimiz demirören ailesinin bir medar-ı iftiharı daha. bu memlekette yeterince alışveriş merkezi olmadığı için, istiklal caddesinin tarihi bir alan olması, şehrin kalbi olması hiçbir şey ifade etmediği için, hepimiz aç köpek gibi sadece mal mülk almaya, kredi kartımıza 3+3 takside kılıklar kıyafetler bindirmeye, elektronik malzeme satan dükkanlardan çıkmamaya kararlı olduğumuz için, hep daha fazlasını, hep daha iyisini, hep en iyi görüntü vereni, en şıkırtılı olanı aradığımız için, sanki her bir boktan çok iyi anlarmışız, hepimiz çok profesyonelmişiz, birer ara güler, nasuh mahruki, coşkun aral, hidayet türkoğlu, kenan sofuoğlu, volkan ışık, ne bileyim daha başka kimlerden aşağı kalır yanımız olmadığı için, hobilerimize hobiler kattığımız için bize çok yakışmış bir alışveriş merkezidir. zira her tür markanın bulunduğu bu alışveriş merkezine gidilecek ve alakalı alakasız 1500 tane şey alıp, evimizin envai köşesine kenar süsü diye koyacağız.

    gidip bakkalda 3 kuruşun pazarlığını yapmaya kalkışır, alışveriş merkezlerinde kazığı götümüze bayıla bayıla sokarız. küçük esnafı bitirmeye çok kararlıyızdır. ne de olsa onlar boktur kakadır. mahallenin kendine göre bir hoşluğu olamaz. zaten yüksek güvenlikli sitelerde oturmak dururken, hepimizin evi aynı tornadan çıkmış gibi mutfağıyla, helasıyla, odasının boyu posuyla gittikçe birbirine benzemeye başlarken, içine koyduğumuz 15 taksitle alınmış karakter yoksunu cillop mobilyalarımız da pırıl pırıl parlarken, o iğrenç mahallelere ne gerek vardır ki? yaşadığımız hijyenik hayatımızda, istiklal caddesi gibi pis ve korkutucu bir yere girmemizi sağlayacak bir ışık doğmuştur en sonunda. cici arabalarımızla gittiğimiz bu muhteşem alışveriş merkezinin otoparkına arabamızı park eder, son moda müzikler eşliğinde bu güzide merkezi gezerken gönlümüzce alışverişimizi yapabilir, belki yemek yemek için çıktığımız food courttan şöyle bir göz ucuyla istiklal caddesine bakarız. işte zaten caddeyle o kadarcık temas da yeterli olacaktır, ne de olsa pis bir yerdir fazla muhattap olmaya gerek yoktur.

    beyoğluna alışveriş merkezi dikmek ne demek be? yuh! bir de utanmadan iyi bir bok yemişsiniz gibi bunu alışveriş merkezine isminizi de vererek kutluyorsunuz. ailecek çeşitli iş alanlarından yeterince para kazanmadınız mı acaba? gözünüz henüz doyamadı mı? yakın bir tarihte doyar mı mesela?

    ben bütün pisliğiyle seviyorum beyoğlunu, biliyorum ki benim gibi binlercesi var. onu o pisliğiyle, ayyaşları ve sarhoşlarıyla, kavga edenleri ve miting yapanlarıyla, pasajları, arka sokaklarındaki pavyonları, hijyenik alışveriş merkezinizin yakınındaki bayram sokakta bulunan travestileri ile, gezdiğimiz, yediğimiz, içtiğimiz barları, meyhaneleri, ocakbaşıları, sinemaları ile olduğu gibi bırakırsanız, başka bir proje için yakın zamanda tarihe karışacak olan inci pastanesine dokunmazsanız mesela pek memnun olacak kalabalık bir güruh var. ama biliyorum hepsini temizleme ihtiyacı içindesiniz.

    hayırlı olsun istanbul, durmak yok, aynı kafayla devam.
  • efendim ayıptır söylemesi, geçtiğimiz sene adalar'daki dededen kalma yazlık evimizin tadilatını yaptırdık. anıtlar kurulu'na verdiğimiz proje ile, ev 1920lerdeki haline geri döndü neredeyse. evin bu tarihlere ait fotoğrafı baz alınarak yapılan restorasyon çalışmasında, ön cephedeki tahtaların kaç cm. genişlikte olacağı bile ince ince ölçüldü, hatta sokak kapısının kanadının sağda mı solda mı olacağı bile iskan alınacağı sırada sorun olarak karşımıza geldi.
    aynı kış, evimizin tam önüne mavi marmara iskelesi dikildi. bizim evimiz tarihi eserken, sahilde korunması gereken bir yapı iken, tam önümüze betonarme bir iskele ve üzerine prefabrik yapılar nasıl konduruldu bilmiyorum.
    demirören alışveriş merkezi'ne gelince : mikro ölçekte vatandaşlarına hayatı zorlaştırmakta tereddüt etmeyen bir devlet yapısının, makro ölçekte ve sermaye karşısında el pençe divan bir şekilde nasıl harikalar yaratabildiğinin devasa bir anıtıdır benim için ancak...
  • bir alışveriş merkezi.

    imarı bir şekilde yaparsınız. eski yapıları bir paravan çevirip yıkarsınız.
    alttan verilen imar izninin 2 kat daha altına inersiniz
    üstten verilen yükseklik izninin 1 kat daha üstüne çıkarsınız.
    üst katlardaki alan genişliğini 1 metre daha fazla yaparsınız. ne de olsa üst kat kimse farketmez. caddeye tombul bir bana sarkar.
    eski yapının bazı duvarlarını renove etmek yerine alçıdan kalıplarıda vidayla tutturursunuz.

    2 kat daha derine inen temel çalışmanızda yandaki caminin duvarlarını çatlatırsınız

    sonra onu yaparsınız

    satın aldığınız gazeteye de bir güzel haberini ekletirsiniz.

    --- gölcük depreminde zarar gören ---- diye.

    yalan söylemek bunu parayla başka şekilde pazarlamak, ahlaksızlıklarını sosyal sorumluluk diye sergilemek. işte vahşi kapitalizmin entellektüel yüzleri.

    aranızda demirören avm'den alışveriş yapan varsa açıkca yazıyorum hiç çekinecek halim de yok. insanlığın yüz karası aşağılık insanlarsınız.
    sonra tarihti, muhafazakarlıktı özgürlüktü vs demeyin, aldığınız metalar her ne ise kıçınıza girsin.

    http://gundem.milliyet.com.tr/…/1787147/default.htm

    bu da ağa caminin nasıl çatladığını ilgili avm'nin kaçak olduğuna dair kurul kararlarını gösteren haber

    http://www.radikal.com.tr/…sonra_restore_et-1070455
  • dikkat ettiyseniz eğer kelebek gibi duruyor kendisi.
  • "gaaaayet de guzel olmus bi kere hih" diyenlere hatirlatmak isterim ki, demiroren alisveris merkezi

    - kanunsuzdur. kentsel sit alani icinde yer almasina ragmen serkıl doryan binasının boyununu asacak sekilde insa edilmistir.2863 sayili kultur varliklarini koruma yasasina gore bir binanin yuksekligi, yanında ya da karşısında kültür varlığı olarak tescillenmiş yapılarin onun saçak kotunu geçemez.

    - etrafina fiziksel olarak zarar vermistir. binanin derin kazilan temeli yuzunden etrafindaki tarihi eser niteligindeki binalarda, aga camiinde catlaklar meydana gelmistir.

    - ucubedir cunku gerekli yerlere gerekli odemeleri yaptiginiz taktirde bu sehirde istediginizi yapabileceginizi gozumuze gozumuze sokar. gokkafesten, swissotel'den bir farki yoktur.

    adam yerine konmanin cuzdan kabarikligina endeksli olmasini sorun etmeyenler bu binayi begenmeye devam edebilirler.
    (bkz: parasıyla değil mi adamları)

    http://www.radikal.com.tr/…0.2010&articleid=1025409
    http://haber.sol.org.tr/…suzlugu-aniti-haberi-35012
    http://www.yesilgazete.org/?p=23578
    http://www.emlakkulisi.com/…zarar_verdi_-64651.html
    http://www.radikal.com.tr/…20.03.2011&categoryid=96
    http://bianet.org/…i-gok-kafes-vakasi-demiroren-avm
  • sahibini de sevmem, avm konseptini de sevmem, gidip görmedim de, sağcı kapitalist de değilim, sadece fotoğraflarından az da olsa bir fikrim var. mimari açıdan istiklal'e uyup uymaması da zerre umrumda değil açıkçası, o konuda bir fikrim de yok.

    ama bu "istiklal ruhuna aykırı" edebiyatı var ya, self-oryantalizmin son noktası işte bu. neymiş istiklal'de dolce & gabbanalar, prada'lar olsa orası istiklal olmazmış. çeşme'ymiş alaçatı'ymış. uyanık kazıkçı esnafla, abazanıyla, leş mekanlarıyla aynı kalmalı tabi hep istiklal. zaten istiklal'in ruhuna neyin uyup neyin uymadığına karar veren merciler falan var.

    bunun yerine deri çantacı dükkanı açsa, girişine de iğrenç basit bir ışıklı tabela koysa kimse gıkını çıkarmayacaktı. veya dönerci açıp martı eti iteklese. bak ne kadar istiklal ruhu'na uygun değil mi?

    demirören avm'ye sinir olun, karşı çıkın, çıkmayın demiyorum ama bunu yaparken istiklal'in demirören avm'siz haliyle de gayet bozulmuş ve leş bir yer olduğunu gözden kaçırmayın. bilmesek bütün istiklal muhteşem bir mimari bütünlük içinde zannedeceğiz.

    değişim bu kadar korkunç bir şey değil yahu. demirören avm için söylemiyorum bunu, muhtemelen hayatımda hiç alışveriş yapmayacağım hatta belki içine bile girmeyeceğim bir yer. o ruhuna aykırı, bu konseptine uymuyor falan filan. starbucks da uymuyor. ona bakarsan kozmetik dükkanları, levi's mağazası falan da uymuyor. eski istiklal'de hamburgerci mi varmış? amerikan kültürü hep bunlar o da uymuyor kaldırın. sen kendin bile uymuyorsun belki. e pardon da nereye kadar süreceğiz yani "istiklal'in ruhunun" izini, kim bunun ilk sahibi? istiklal hatta istanbul zaten değişe değişe gelmiş bugüne, neye karşı çıkıyorsun? hiç değişmemiş olsa, demirören avm oradaki otantizme aykırı tek öğe olsa müzelik değerini koruyorsun diyeceğim hak vereceğim de, koruduğun otantizm leş kaotik istiklal konsepti, gözünü seveyim yapma ya.

    kat fazlalığından bahsetmiyorum ama "istiklal ruhuna aykırı" argümanı o kadar subjektif ki. benim kafamda şöyle şöyle bir istiklal imajı var, öyleyse kimse buna aykırı bir şey yapamaz. e üzgünüm parası olan yapar valla, senin hayallerindeki istiklal konseptine uyup uymadığını hiç kale almak zorunda olmaksızın hem de. belki ileride senin yapacağın bina da başkasının istiklal anlayışına çok ters olacak.

    bana göre de istiklal'in ruhu karmaşıklığıdır, zıtlıkların bir aradalığıdır, kuralsız yığılmışlığıdır. istiklal'i istiklal yapan bana göre budur. eski binaların arasındaki cam kaplamalı iğrenç basit bir bina istiklal ruhu'na çok daha uygundur bence. hadi bakalım. ben de bu şahsi istiklal imajıma uymayanlara savaş açıcam.

    zengin elitler olarak ele geçirdiğimiz çeşme'den selamlar. kahrolsun otantik oryantal kültür. nıhaha.
  • yanardağ büyüklüğünde bir dev gelse ve bu noktaya sıçsa daha anlamlı olurdu.
  • hergün gidip büyük tuvaletimi yapacağım yer. böyle tatmin edelim bari kendimizi.

    (bkz: yıldırım demirören yeter)
  • yıldırım demirören'in kakasıdır efendim. getirip istiklal caddesinin ortasına koymuştur.
  • yerine çadırı kursam mı diye düşünüyorum önünden geçerken.
hesabın var mı? giriş yap