• en guzel turk hikayelerinden biridir.son satiri muhtesemdir. olur da okumak isterseniz:
    http://epigraf.fisek.com.tr/index.php?num=111
  • demiryolu hikayecileri bir rüyadır gerçekten."şimdi bu satırları yazarken,öteki satıcıların,asık suratlı istasyon şefinin ve rayların arasında sıkışıp kalmış kulübemde yazmış olduğum bir günlük hikayelerimin ucuz duyarlığına kapılmış olmaktan korkuyorum"
  • 2 ekim 2004 cumartesi günü üzerine "bir inceleme, yorumlama, ilişkilendirme, tartışma ve sohbet toplantısı" yapılacak olan hikaye. mekanı can yayınları olacaktır.
  • özellikle son bölümüyle akıllarda kalan oguz atay saheseridir:
    ‘bir mektup yazmak istiyordum,ama adres bilmiyordum.yani hiçbir adres bilmiyordum.buna inanmazlardı,bunun için utanıyordum.bana herhangi bir adres söyler misiniz?diyemezdim.oysa herhangi bir adres yeterliydi benim için.bir zorluk daha vardı o zamanlar,şimdi de var,yani bir süre geçtiği halde kendi adresimi de bu mektupta yazma fikri beni düşündürüyor.bu hikayemi,ekspres ya da posta treni artık-belki de yalnız belirli bir süre için-geçmediği halde,bir yolunu bularak okuyucularıma-artık alıcım kalmadı-iletebilsem bile,nerede bulunduğumu nasıl anlatacağım?bu sorun da beni düşündürüyor.ama gene de ona yazmak,hep onun için yazmak,ona durmadan anlatmak,nerede olduğumu bildirmek istiyorum.ben buradayım sevgili okuyucum,sen neredesin?’
  • oğuz atay'ın birçoğu mektup benzeri sonunda da kahramanının imzası bulunan öykülerden oluşan korkuyu beklerken kitabında, sonundaki ben buradayım sevgili okuyucum sen neredesin acaba sorusu ve oğuz atay imzasıyla insanın içine birşeyle saplayan, günlerce süren bir hüzne boğan öyküsü.
  • insanı bir anda içine çeken, sonunda ise nakavt eden bir hikaye. oğuz atay anlattıklarıyla okuyucuyu hüzüne boğarken, bir yandan da kendini, özgürlüğünü kısıtlamasının özeleştirisini yapıyor. yada bana öyle geldi. bilemedim.
  • turgut özben'in demiryolu hikayecileri'nden genç yahudinin bir hikayesini okuduğu ve hikayenin selim ışık tarafından tamamlandığını anladığı rivayet edilir.
  • keske gercek hayatta da olsalar.
  • oğuz atay'ın yalın anlatımını simgelerle süslediği şahane bir hikaye. nurdan gürbilekin mağdurun dili adlı kitabında "acı anlatılabilir mi" adlı bölümünden faydalanılarak bu hikayeye bakıldığında acının nasıl karşı konulmaz hale geldiği, nasıl insan doğasının bir parçası haline geldiği açıkça görülebilir. istasyon şefinin burada üç hikayeciye uyguladıkları baskı, yaşadıkları alanın gün geçtikçe daralır hale gelmesi gibi sebepler bu hikayecileri zor duruma bırakır. anlatıcı karakterin başlangıçta kullandığı "biz" anlayışından sıyrılarak sona doğru "benleşmesi" de hikayede yalnızlaşmış karakterin aktarılma şeklini belirler.
hesabın var mı? giriş yap