• ben böyle zulüm görmedim arkadaş.
    dün benim depresyon günümdü. ama yoğunluktan giremedim amk. sabah ayaklarımı sürüye sürüye işe geldim, hopp bir telaş. en büyük patrona sunum yapılacakmış. ön toplantılar, malzemeler, çıktılar, raporlar, fiyat mukayeseleri derken öğlen oldu. yoğunluktan yemeği bile savuşturduk. oysa dünkü havada çok güzel depresyona girilirdi.
    sonra sunumu yaptık. koduğumun projesine yine revizyon geldi. onu raporladım, yayın yaptım derken aa mesainin bitmesine bir saat kalmış.

    hadi dedim benden daha depresyonlu bir arkadaşıma whatsuptan biraz naz yapayım. dedim "eve gidip, battaniyenin altında, depresyona girmek istiyorum". "valla süper plan, hadi hemen yap" dedi. "evde bakıcı var, oğlum da bekler her akşam kapıda, beni görünce nasıl gireyim depresyona" dedim. sağolsun "al benim evin anahtarını, git orda gir depresyona, battaniye de var" dedi. çok çekici bir davetti ama saate baktım. 2 saat sonra evde olmam lazım. "ancak akşam saat 9 gibi depresyona girebilirim" dedim. "hava karardıktan sonra tadı olmaz" dedi. bu bilgi beni biraz üzdü.

    mecburen evin yolunu tuttum. bisürü de alış veriş varmış yapılacak, evden habire bişeyler istediler. insan market kuyruğunda sıra beklerken nasıl hüzünlenebilir, olmadı tabi.
    eve gittim, benim canavar, üç tane enerji içeceği içmiş gibi zıplıyor. gel de surat as şimdi. mecburen hopladık, zıpladık, eğlendik. yemekti, banyoda köpük oyunlarıydı, gıdıklamaydı derken nihayet uyudu.

    saate baktım daha 9 olmamış ama hava kararmış. benim hüzünbaz depresyon yerini sinire bıraktı. dur dedim ya, ben bu siniri koşarak atayım. hemen giydim spor kıyafetlerimi, doğru sahile. oha ohaaaa, yemin ederim götüm dondu. ama işte bendeki inat keçide yoktur. illa yürünecek 6-7 km. baktım depresif şarkılarda spor falan olmuyor. ohh, çıstam çıstam müzikleri de dinledim.
    sahil sonrası, bir ritüel olarak aya ekateriniye uğradım. adi karı, daha ilaç için bir tane dileğimi yerine getirmedi. böyle yatır olmaz olsun. ama iyi geldi, biraz soluklandım.

    dönüş yolunda, gün içinde yazıştığım arkadaşla telefonda konuştuk. nolduğunu sordu, depresyona girme isteğimin sebebini anlatayım dedim, adam ağzıma sıçtı. yemediğim laf kalmadı. aralıksız yarım saat dövdü, gömdü beni. telefonu kapatınca kesin depresyona giricem dedim içimden. aa baktım saat baya geç olmuş. banyo yap, saçını kurut, sabahki kıyafetleri hazırla derken uykum geldi, giremedim depresyona. yatayım da sabah erkenden girerim dedim bir de baktım sabah gökkuşağı var. ne sevimli bir doğa olayısın sen diye sırıtırken buldum kendimi.
    neyse ya, ekim ayında depresyon zor. kasım daha iyi kasım.
  • antalya gibi doğru dürüst kış yaşanmayan bir memlekette yaşayabileceğiniz ruh hali. yılın önemli bir bölümü hava açık ve güneşli olduğu için, iki arada bir derede bırakır, depresyona girmeye izin vermez.
  • sağlıklı beslenmenin yan etkisidir.
  • bir de çıkamamak vardır.
  • tam depresyona gircem bi gülme alıyo beni
    tabi lan antideprasan kullanıyoz heralde
    ne girecem. işim olmaz bu saatten sonra

    (bkz: antidepresan kafası)
  • yapamazsın,
    seni senden çok düşünenler yüzünden,
    önemsediğin ve senden daha kötü olanlar yüzünden,
    yalnız kalsam,
    sadece ben ve dimağımın kıvrımlarında ki ıssız orman,
    yolumu kaybetsem,
    bulunamasam,
    dağıtsam,
    gömülsem şişenin dibine,
    zevk alsam kederimden,
    sabaha kadar ağlasam,
    taçlandırsam mutsuzluğumu,
    ama herşeye rağmen,
    herşeye,
    gülümsersin,
    boş gözler ve anlamsız bakışlarla,
    kalbinde ki sancıyla;
    mutlusunuz,
    niye diye bağırmak,
    nasıl bu kadar diye bağırmak istersin,
    yine de gülümsersin,
    ıssız karanlık ormanda,
    yine tek başıma.
  • öyle bir lüksüm olmadığından yaşadığım durum.
  • 'bir psikolojime bakıp çıkacam'
hesabın var mı? giriş yap