• kayseri'deyim. erkilet'te askeriyenin havuzu vardı. 2 erkek 2 kız anlaşıp gittik. yaşımız ermediğinden orta boy havuzuna girebiliyorduk mecburen. hadi deve güreşi oynayalım dedik ki amacımız tamamen kızların bacaklarını ellemek. o yaşta başka bi şey düşünemiyor tabi insan. neyse aldık omuzlara kızları, ittikçe itiyor bunlar, biz de elledikçe elliyoruz arkadaşla. havuz kapandı, çıkın gidin amına koduklarım deseler bizi yeniden havuza girin diye uyarmak zorunda kalacaklar. o şekil durumdayım ben. ulan ben hayallere dalarken bizim kız düştü havuza.

    havuz da az biraz kalabalıktı. bu sefer biz yenicez diye gaza gelip yeniden benim kızı omuzlarıma almak için daldım 1,50m'lik havuza. o yaşta gözlerimi açamadığımdan kapalı kapalı gidiyorum hedefe. buldum bi bacak, girmeye çalışıyorum. ben girdikçe o kapatmaya çalışıyor. kızım aç amınakoyiim yav, yencez bak bu sefer diye kafamdan geçiriyor, zorladıkça zorluyorum. açtım sonunda, soktum kafayı, yukarı kaldırmak kaldı bi. lan hatun sanki 10 saniyede kilo almış, ağır geldi bi anda. hatunu kaldırdığım gibi feryat figan bağırıyor. gözlerim ve saçlarımdaki suları silerken kafama bi yumruk iniyor. gözlerimi açınca da bizim kızı karşımda gülerken görüyorum. yukarda bi kadın bağırıyor, kimisi gülüyor, kimisi bön bön bakıyor. e ben de doğal olarak kadını attım arkaya. kadın yüzme bilmiyomuş amına koyiim ya. boyu da 1,60 var. çırpınıyo deliler gibi. yardım edeyim diyorum, eşi geliyor. çek ellerini diye bağırıyor. kadın götü başı topluyo ve bana hem sapık diye bağırıp hem de su sıçratıyo. yahu vursa tamam diyeceğim, bildiğin su savaşı yapıyoz.

    arkadaşlar durumu anlatınca toparladım ben biraz götü. özür falan diledik doğal olarak. o günden beridir bi kere daha oynadım deve güreşi. onda üstteydim. bu sefer de şortum götüme küsüp, çıktı gitti.
  • egede oldukça ünlü olan, insan değil gerçek develerin rol aldığı dövüşlerdir. bu bölgede neredeyse her ilçe düzenler. kış aylarında yapılır. aynı gün iki farklı ilçede olmayacak şekilde planlanmış, sırası değişmeyen bir takvimi vardır. belediyelerin kazanç kapılarından biridir. rakiplerini yenen develer yani sahipleri halı ile ödüllendirilir.

    ayrıca sürekli motosikletle mahalle aralarında amaçsız bi şekilde gezen, kahvehanelerde okeydir, pişpiriktir zaman öldüren işsiz köy gençlerine farklı bir eğlence kaynağıdır. bu gençler deve güreşlerinin başladığı aylarda ilçe ilçe dolaşarak bu bayram tadındaki etkinliklere katılırlar.

    her ilçenin güreşine, egenin tüm yöresinden deve sahipleri ve develeri katılır. bu deve sahipleri çogu zaman yörenin zengin kişileridir. deve deyip de geçilmemesi gerekir, bugün bi deve 2000 model bir opel astra değerindedir. yörede "deve sahibi olmak" itibar sahibi olmak ile eşdeğerdir. devesi olan kişilere saygı duyulur.

    develer, güreşten bir kaç gün önce köy sokaklarında gezdirilmeye başlanır. güreşlere sadece erkek develer katılır. bu güreş develerine daylak denir. havutta asılı duran çanların eslerini duyan çocuklar devenin arkasından koşarlar, altından geçmeye çalışırlar, 3,5 atsalarda devenin en yakınından yürüme yarışmasında en gönüllü, en korkusuz olma isteği içerisindedirler.

    güreşten yaklaşık bir ay önce biletleri satılmaya başlanır. bilet fitayları kişi başı 5 ila 10 milyon tl arasında değişir. fakat giriş önündeki görevliler tanıdık olursa pek tabi bedavaya da girilebilir. özellikle güreşlerin bitmeye yaklaştığı zamanlarda girişteki görevliler bilet kontrolünü bırakırlar...

    güneş günü adeta bir bayram havası eser. yerleşim biriminde her yer cıvıl cıvıldır. bi çok yabancı insan egenin muhtelif yerlerinden bu güreşi izlemek için gelirler. güreşe gelen kişilerin ortak bir giyiniş tarzı vardır. çocuk çocuk, yaşlı genç istisnasız, herkesin başlarında turuncu-beyaz renklerde işlemeli örtüler sarılırdır. siyah deri ceket ve dizlere kadar ulaşan siyah deri çizmeler giyerler. deve sahipleri ise aynı kreasyona ek olarak siyah deri kırbaç taşımalarından farkedilir.

    güreşler daha çok yerleşim biriminin toprak futbol sahasında yapılır. sahanın içinde, güreş meydanının etrafına traktör kasaları dizilir. insanların izlemesi için daha önceden bu kasalar içine sandalyeler koyulmuştur. kasaların olmadığı bölümlerde insanlar ayakta dikilerek ve "yürrü be aslanım, devirirsin sen onu" şeklinde bağıraraktan güreşleri izlerler. çogu zaman rakibinden korkan develer bu ayakta izleyen insanların üzerlerine doğru kaçarlar. arada sırada devenin altında kalanlar, yaralananlar olur.

    http://www.cableturk.com/atca/55.jpg

    büyük bir çogunluk da güreşleri izlemekten ziyade, mangal keyfi ve meyhane düsturunu tercih ederler. zurnadavullu içki masalarından "dövüşün ulan, hoyda bre..." ile birlikte silah sesleri yükselir. saha içinde yüzlerce satıcı vardır. kavurma, döner ekmek, deve sucuğu, çiğer, köfte, kola, ayran, gazoz, şekerleme gibi şeyler satılır.

    güreşlerde develerden ayrı olarak "insan develeri"nin de dövüşlerine tanıklık edilir. içki masalarında "bana niya baktın lan puşt oğlu" gibi sorunlardan, bıçaklaşmaya kadar varan olaylar çıkar. güreş sırasında deve sahipleri de develerinin yenileceğini farkettiklerinde çirkeflik yapıp ortalığı karıştırırlar. birine yumruk atarlar. arbede oluştururlar, böylece kaybetmiş olma rezilliğinden kurtulmuş olduklarını zannederler. develeri yenildiğinde saygınlıklarını kaybedeceklerini düşünürler.

    develer arasındaki güreşler zaman zaman kıran kırana ve zevkli olsa da, çogu zaman yanyana duran, birbirlerinin erojen bölgelerini koklayan hayvanlar olarak kalır. güreş meydanında bulunan, "urgancılar" adı verilen belediye görevlileri, develeri mücadeleye sokmak için iplerle ayaklarından asılıp, zorla dövüştürmeye çalışırlar. ya da eğer herhangi bir devenin güreş sırasında fiziksel bir zarar alacağı farkedildiğinde, aynı iplerle asılarak develeri ayırmaya çalışırlar.

    bir de bu ayırma kararını veren, sürekli mikrofonla izleyenleri coşturmaya çalışan, "hey gidinin develeri...", "buraya iki pehlivan çıktı / biri onun sağ omzundan tuttu / o gün ne şanlı bir gündü", "egenin incisi atça / bütün cengaver develer burda / işte atça deve güreşleri / hoyda bree pehlivanlar" gibi o anda üretilen maniler söyleyen, deve güreşi mastırı yapmış yaşlı amcalar vardır ki günün en komik söylevleri onlardan çıkar. mikrofon açıkken "e hadin gari ağzım kurudu, dövüşüverin gari, bana da ordan bi kadeh rakı verin gari", "uuuooovvv sülooo naber loo", "başkanım deve sahiplerinden biri halı istiyomuş, kazanmamış pzevenk ama..." gibi anonslarda bulunur bilmeden.

    velhasıl her ne kadar canilik gibi görünse de bu güreşler yüzyıllardır süren bir tarihe sahip, bizim, bizle özdeş geleneklerimizdendir. ve avrupa birliğine uyum yasaları nedeniyle, önümüzdeki süreçte tehlikeye girecek bir çok kültür ürünlerimizden biridir.
  • bu topraklarda süregelmiş onlarca geleneksel şeyle ilgili röportaj yaptım veya görüşmede bulundum. el sanatları, halkoyunları, dinler, inanışlar, töreler.. hepsi içinde en az "yok olma tehlikesi" ile karşı karşıya olan gelenek deve güreşleri. bırakın yok olmayı gittikçe yaygınlaşıyor ege'nin en kuzeyinden akdeniz'e kadar memleketin batısında.. isminden ötürü hayvan haklarına aykırı bir şey zannediyordum. öyle değil, yada tam olarak öyle değil: develerin ağzını bağlıyorlar güreşten hemen önce. yani, elbette ağızları bağlanmazsa birbirlerini kan revan içinde bırakırlar ama öylesi güreşler yapılmıyor. zaten deve sahipleri develerine aşık, kılına zarar gelse adam yıkılır. öyle bir tutkulu sevdaymış bu deve sahipliği.

    güreş bir turnuva şeklinde olmuyor. her deve dengiyle eşleştiriliyor ve o dengiyle güreşiyor. burası tartışmalı, zira ciddi sayılabilecek paralar döndüğü için bu eşleştirmede şike iddiaları dönüyor tabi. bilemeyiz. neyse, deve güreşlerinde birinci diye bir şey yok sonuç olarak. süsü ayrı bir zanaat, bağlaması ayrı bir zanaat olan develerden biri eninde sonunda ya kaçıyor yada yere çöküyor ve yenilmiş sayılıyor. kaçmaları acayip komik.

    bakımı, süslemesi, müsabakası ve bir sürü aşaması kuralları kabul edilmiş ayrıntılı ritüeller. ayrıca bu geleneğin olmazsa olmazı rakı abi. evet rakı. mangalı kapan turuncu poşuyu takan kuruyor çilingir sofrasını öyle izliyor güreşleri. ve nasıl bir sevda ki arkadaş, at yarışı, futbol yada güvercin tutkusu yanında çok sönük kalır.

    deve güreşiyle ilgili kabaca izlenimlerim böyle. deve sahiplerinin ve savran denilen bakıcılarının hayvanlara gözü gibi bakmasından, aşkından ve bu deve dediğimiz hayvanın zekasından açıkçası çok etkilendim, bir kaç kere daha izlesem iran'a gidip bir deve alıcam. evet güreş yasal, develerin yüzde 99'u kaçak.
  • babamın tutkuyla bağlı olduğu ikinci şey. ilki annem tabi*. son yıllarda birtakım nedenlerden ötürü bırakmış olsa da çocukluğumda her hafta sonu sağa sola giderdi. yeri geldiğinde 300-500 km mesafe katedip deve güreşini izleyip dönerdi ve bu tutkusunu hiç anlayamazdım. yıllar önce, işi deve almaya kadar götürdü. üç ortak bir deve aldılar ve aldıkları deve, güreşlerde hep yenilen, ali tülü adında bir deveydi. babamlar buna bakıcı tuttular ve elleriyle beslediler. marketten poşet poşet ülker coco star alıp yedirirdi ahah. o çelimsiz deve güçlendi ve tüm develeri yener hale geldi. bildiğiniz rocky gibi küllerinden doğdu yani. sonra baya meşhur oldu, güreşlerde heyecanla anons edilmeye başlandı ve taraftarı oluştu. en sonunda ortaklarla yaşanan birtakım anlaşmazlıklardan ötürü deveyi sattılar. meşhur olduğu için, aldıkları fiyatın baya üstünde sattılar hatta. babam o gün bugündür deve güreşlerine olan ilgisini kaybetti. arada bir rumeli tv'de izliyor sadece.

    bense sadece bir kere gittim ve anladım ki deve güreşi hikaye ortam şahane. güreşi müreşi sikleyen yok aslında, maksat muhabbet olsun. millet güreş izlemekten çok piiz yapmak derdinde. ızgaralar, rakılar, davul zurna derken anladım ki bu bir hayat tarzı ve hiç bana göre değil. o günden sonra bir daha gitmedim zaten.

    bu arada ali tülü.
  • 1971 yılına ait saklambaç gazetesi haberine göre; batı akımına uymakta güçlük çekmeyen istanbul gençlerinin icat ettiği dans türü. e hani bu kıro ve magandaların deniz içi oyunuydu?

    tarihimizi bilelim.

    http://i.hizliresim.com/abq20d.jpg
  • bir başka ata sporu
    siz kafa buluyorsunuz ama "kültür ve turizm bakanlığı" tanıtımına web sayfaları ayırıyor:
    http://www.kultur.gov.tr/…e6c1b43ff91c5b747978912df
    alıntı:
    "dünyanın hiçbir ülkesinde yapılmayan "deve güreşleri" ülkemizin en güzel kış sporları ve eğlencesi olarak merkezi ege bölgesi olmak üzere çanakkale'den - mersin'e kadar akdeniz bölgesinin de içine olarak aralık, ocak ve şubat aylarında mahalli tertip heyetleri tarafından yıllardır organize edilmektedir. "
    "oha yani diyorum"
  • itiraf etmek gerekirse ne zaman denize aile eşrafıyla*** gitsem oynadığımız, sahildekilerin bize tip tip bakmalarına sebep olan oyun. beraberinde hayvanca sesler çıkarmak da vazgeçilmez kurallarındandır. söz konusu oyuna es kaza kızlar da dahil edilmişse ki bu genelde daha erken yaşlarda olur, daha dikkatli oynananır çünkü kızın üstünüzde durduğu her saniye kardır.*
  • ilginç anadolu geleneklerinden biri.

    pek çok kişi bunu "vahşet" olarak tanımlasa da, pek çok kişi tarafından da ilgi görmektedir. izleyenlerin çoğu genelde vahşete varan müsabakaların olmadığını, develerin birbirine zarar vermeye başlayacağı anlaşıldığı anda birbirinden uzaklaştırıldığını anlatmaktadır.

    ayrıca konu ile ilgili olarak güzel çekilmiş bazı fotoğrafları şuradan görebilirsiniz.

    edit: link düzenlendi.
  • bu spor kızlar hakkında büyük sırlar ihtiva eder.bu spor yapılırken erkeklerin fikirleri her yerde beyan edilmiş zaten ortada.ama kızlar bunu çok iyi gizliyorlar. çok merak ederim acaba kızlarda aynı niyetlerle mi bu sporu yapıyor. yoksa erkekler çok fesat kızlar sadece eğlence olsun diye mi yapıyor?
  • cazgırın " urgancılar,salıverin develere..." komutuyla başlayan olay.bazen hızını alamamış deve sahipleri de güreş sahasının başka köşesinde kozlarını paylaşırlar.
    en turistik güreşler de kuşadası ' nda yapılır.turistler için her mevsim deve güreşi vardır turistik merkezlerimizde.kışın hayvan olan develer*,yazın da insan olan develer güreşir.
    muğla ,aydın ,izmir ,çanakkale ,balıkesir ,antalya illerinde ( özellikle ilk üçünde ) kışları deve güreşsiz geçmez .
hesabın var mı? giriş yap