• tabi ki haddimize değil ama böylesine güzel filmleri (güzel olmasına da gerek yok herhangi bir filmde olabilir) 2 günde izleyenleri görünce dünyayı sikesim geliyor.

    tekrar diyorum haddime değil elbet ama bazı şeylere gerçekten tahammülüm yok sanırım.
  • tarantino bu filmde ; toplumu, insan dogasinin kendi genetik mirasinin izin verdigi olcude hayatta kalmasini darwinist bir bakis acisiyla gosterir. hatirlayacak olursaniz filmde , calvin candie'nin, siyahların, beyinlerinin yapisindaki farkliliktan oturu, dogal olarak itaatkar bir yapida olduklarini belirttigi bir sahne vardir.

    psikanalist sigmund freud'un hayatta kalma icguduleriyle olan teorisi, darwin'in teorisinden izler tasir. freud, insanoglunu, dogustan bencil ve etkili bir sekilde rekabet etmek ve ayni zamanda guclu kalmak icin ne gerekiyorsa yapmaya istekli olarak betimler.

    freud'a gore, dogustan gelen arzumuz, insanlarin takdirini kazanmak ve icinde bulundugumuz sosyal cevrede en ust duzeye cikarak, yasamaktan en buyuk zevki elde etmektir. ancak , bu zevki elde etmek icin (ve tabii ki olasi cezadan kacinmak icin de) defacto kurallar ve yasalar, diger insanlarin ihtiyac ve refahlarini dikkate almanizi zorunlu kilar; boylece bir uygarlikta hayatta kalmak icin, dogal ve zevk arayan arzularinizi (id) sosyal ve ahlaki acidan kabul edilebilir formlara donusturmeniz gerekir (ego-superego)

    bu nedenle, cezadan, sosyal retden ve yuz kizartici durumlardan kacinmak icin, diger insanlarin ihtiyaclarini ve sosyal ihtiyaclar ile ilgili arzularinizi id ile ego arasinda surekli catisma yasayarak muzakere etmeniz gerektigini soyler. bu bilinc ve benlik arasindaki uzlasma, kisisel dinginlik ve ic huzur icin en iyisidir..ayrıca, genetik mirasiniz da bu muzakere ve sonrasindaki uzlasma icin bir yol gostericidir. hayatta kalmak icin uygun olan budur.

    --- spoiler ---

    schultz'un yakin zamanda azad ettigi siyah django'yu ele alalim : schultz, yasadisi sekilde cinayetlerinin karsiligini istiyor, django ise karisi broomhilda'yi kolelikten kurtarmak istiyor. ikisi hem uyum icinde hem de yalnizdir (django id'i temsil ederken, schultz superego'yu temsil eder). schultz'un django’nun tutkusuna ve hirsina ihtiyacı varken, django’da schultz’un zekasina ihtiyac duyar. ikisi de boylece kendi hirs ve arzularina ulasmak icin bir uyum yakalar. django , odul avcısı schultz ile alti ay gecirir, bu sure zarfinda ondan bir cok sey ogrenir ve ona yardim eder, bunun karsiliginda ise schultz ona karisini kolelikten kurtarmaya yardim edecektir.

    filmde darwin ve freud'un insan dogasi teorilerinin de bir cok ornegi mevcuttur. tarantino, insanin hayatta kalmak icin en uygun ozelliklerini nasil kullanacagini iki farkli karakter ustunden cok guzel betimler. mandingo dovusunde tasvir edildigi gibi mi? ya da, schultz gibi hayatta kalmak icin bize yardim eden ustalik ve akil gibi mi? ya da belki de, insan dogasinin en yalin ve guzel ifadesi olan django ve broomhilda arasindaki sevgi ve tutku ile mi? schultz'un karakter evrimi de, bizi, tarantino'nun ulastigi yer hakkinda bilgilendirir.

    insanoglu, sadece kendi arzu ve tatminlerinin pesinden giderek, mutlulugu ve ic huzuru yaklayamaz. schultz -bir onceki paragrafta belirttigim gibi- karakterindeki evrim soncucu django'yu ozgurlestirerek maddi odulden daha buyuk tatminler oldugunu kesfeder, boylelikle , schultz da bir nevi "zincirlerinden" kurtulmus olur.

    --- spoiler ---
  • yönetmenin western türüne olan hayranlığı zaten aşikar ama bu türü kullanım şekli ve kendi tarzını cuk oturan bir şekilde işlemesi bu filmin çoğu western filminden ayırıyor. tarantino abimizi öve öve bitiremeyiz zaten de oyuncularda bile dikkat ederseniz rolün hakkını vermek için harika bir şevk var. en çok üzüldüğüm nokta ise walton goggins e daha çok sahne veya replik verilmemiş olması.

    filmle ilgili şunu söylemek lazım; kölelik, faşizm, ırkçılık gibi derin ve hassas konuları böylesine yalın diyaloglarla ve içinden salt vuruculuk fışkıran sahnelerle canlandırmak her babayiğidin harcı değil. sadece 'they never seen a nigga on the horse before' repliği bile bu sadelik lezzetinden aklımda kalan bir parça. son olarak müziklere de değinmek gerekirse çok söze gerek yok açın soundtrack albümü dinleyin ama şunu sorarım; o yılların bütün atmosferini taşıyan bir malikâne içinde zencinin biri beyazlarla çatışırken arkadan tupac çalması o çok sevdiğiniz sinema ustalarından hangisinin aklına gelirdi??
  • nihayet izleyebildiğim süper tarantino filmi. tarantino benim en sevdiğim yönetmen olabilir. kendisiyle lisedeyken, kaldığım yurtta her cumartesi gecesi, kantinde düzenlenen film gecesinde, reservoir dogs ile tanıştım. bugün itibariyle, kill bill 2 hariç, yayınlanan tüm filmlerini izlemiş bulunuyorum ve izlediğim her filmiyle bir şekilde gönlümü fethetti. hateful eight inanılmaz bir western'di. 2000 sonrası, çekilmez bir hal almış olan kovboy sineması içinde çekilmiş en iyi western hatta. ben son 40 yılın western piyasasını hiç beğenmiyorum, yapılan işler şahsıma bayma hissi yaşatıyorlar ama hateful eight tepeden tırnağa sapasağlam ve sonuna dek ekrana kilitlemeyi başaran bir işti. bu filmi de kovboy filmi beklentisiyle izlemeye başladım. neredeyse ilk bir buçuk saati öyleydi de. müzikleri, mekanlarda gösterilen canlılık, diyaloglar tam western işiydi. arada geçen broomhilda efsanesi ve bir iki kara mizah olayı biraz bu atmosferden uzaktı ama. son düzlükte ise film, westernden kopup esaret filmine dönüştü. 12 yıllık esaret'i anımsadım ve bu süreç boyunca özgürlüğün ne kadar tatlı olduğunu hissettirdi, köleler için empati bile yaptırdı. bu kısım biraz baydı, yalan söyleyemem ama dicaprio ve samuel jackson'ın hatrına katlanılır buldum orasını da. samuel jackson'ı tanıyamadım. bizim pulp fiction'daki reis nasıl çekilmez bir pisliğe dönüşmüş*. tarantino'yu filmde görünce yine tebessüm ettim. adam stan lee (rahmetli) etkisi yapıyor bende. nasıl stan lee cameosu görünce gülümsüyor ve herhangi bir marvel filminde "stan lee ne zaman görünecek" diye bekliyordum ise tarantino filmlerinde de aynı beklentilere kapılıyorum. ayrıca imzası olan ayak fetişiyle ilgili bir ögeyi yine yerleştirmiş filmin sonuna hıyar*. son kısmı uzadıkça, tıpkı rezervuar köpeklerindeki kulak kesme sahnesi gibi uzuuuun uzuuuun sinir bozucu olaylar izleyince biraz kopmadım değil ama yine de dicaprio izletti oraları da. christoph walts müthişti, acayip sempati besledim oynadığı karaktere. çok iyi filmdi kısacası. bir başyapıt diyemem ki bu şerefe bence hateful eight ile erişti ama bu filmi de izlemeden geçmeyin derim. bayağı beğendim. ben bir ara tekrar izlerim bunu.
  • tarantino'nun en komik filmlerinden biridir. yönetmenin kim olduğunu bilmesem de tarantino işi olduğunu anlardım şahsen.
  • izlemeden önce "keşke daha önce izleseydim" diyeceğimden emindim. gerçekten de inanılmaz etkilendim filmin tamamından. ama christoph waltz'ın oynadığı dr.king shultz karakterine ayrı bir parantez açmak lazım. yardımcı oyuncudan çok daha fazlasıydı. inanılmaz hitabet yeteneğinden ve duruma hakim olduğunu her daim hissettirmesinden etkilenmemek mümkün değil. en çok aklımda kalan sahne barın dışında tüm kasabanın silahlarla etraflarını çevirdiği, schultz'un tüm ustalığıyla tereyağından kıl çeker gibi kendilerini o durumdan kurtarmasıydı. di caprio ise calvin candle karakteriyle mandingo diye sadist bir dövüş sporuna ilgi duyan gerçekten sadist bir adamı yine başarıyla canlandırmış. bir yandan gıcık olsanız da girdiği savaşı kazandığında duyduğu hazzı o kadar iyi gösteriyor ki siz de keyif alıyorsunuz. bu yüzden en hoşuma giden bir diğer sahne ise di caprio'nun kafatası üzerinden onların planını ortaya çıkardığını tirad atarak anlatmasıydı.
    filme dair keşke daha önce izleseydim dedirtmesi dışında bir diğer beklentim ise tarantino-western işbirliği sonucu her yerden fışkıran kandı. bu beklentim de fazlasıyla karşıladı tahmin edersiniz ki, birkaç yerde yüzüme kan sıçradı falan zannetim o kadar tazyikli kanıyordu herkes.
  • d'si telafuz edilmez. eşi için renkdaşlarını birer birer satan adamın teki.
  • komediyle vahşet arasında dalgalanıp giden ilginç bir tarantino filmi. zaten hangi tarantino filmi ilginç değildir kısmını pas geçmek kaydıyla.

    christoph waltz ve jamie foxx filmi alıp götürüyor. leonardo di caprio da gerekli yerlerde devreye girip katkıda bulunuyor. filmin baştan sona izlenesi ana unsuru bu 3 usta oyunculuk.

    imdb sırasında ilk 50'de yer alan bu film bulunduğu yeri hakediyor.

    9/10
  • tarantino'nun kanlı sahneleri barındıran filmlerinden biri(hangisi değil ki). yazar ve yönetmen: tarantino.
    vizyon: 2013
    tür olarak: drama, gerilim ve aksiyon.
    en iyi senaryo ödülü almış.
    christoph waltz, samuel l. jackson, leonardo ve bilmediklerim. kadro çok iyi oyunculuklar da öyle. özellikle waltz reis her zamanki gibi döktürmüş.

    diyalogların uzun ve yoğun olmadığı, köleliğin ele alındığı, zaman zaman gözümüze muhteşem bir şekilde çarpan arka planların olduğu, silahlar patladığında aşırı kanlı sahnelerin olduğu hatta bazen kurşunun hedefi fırlattığı, sonun keyifli olduğu, sürükleyici ve keyif veren bir film.
    tavsiye edilir.
  • tarantino'nun ucuz romandan sonra izlemekten en fazla zevk aldığım filmi.
    --- spoiler ---

    d' harfi okunmaz köylü.
    --- spoiler ---
hesabın var mı? giriş yap