• 3. sezonunu an itibariyle bitirdiğim ve pek sevdiğim dizi.
    --- spoiler ---

    tam da 3 sezona dair güzel şeyler yazmayı planlamışken christmas special bölümüyle ağzıma sıçmıştır. matthew ölür mü lan? bu bana yapılır mı allahsızlar? bak şaşkınlıktan ağlayamıyorum bile.
    derin nefes alıyoruz ve sakinleşiyoruz. genele bakarsak, jane austen romanları gibi başlayan dizimiz, birinci dünya savaşı ile bambaşka boyutlar kazanmış ve sevilmeyen karakterlerde bile yaptığı değişiklerle kendisine hayran bırakmıştır. bence başarılı bir dramadır. gerçi mathew'um gittikten sonra izler miyim orası meçhul ama... yatacak yeriniz yok oğlum. hayır, onda da mallık var. tamam anladık oğlun oldu da araba kullanırken öyle aval aval etrafa bakılır mı? ha öldün işte.
    neyse yaşlı lady grantham'ın da favorim olduğunu söyleyeyim de öyle bitireyim bari. ilk bölümlerde acaba uyuz bir karakter mi çıkacak diye düşündürtmüştü ama şimdi hastasıyım ben böyle kadın görmedim.

    --- spoiler ---
  • büyük bir salaklık yapıp 1. sezon 3. bölüm yerine 3. sezon 3. bölüme tıkladığım dizi. bi de 5 dk filan izledikten sonra anca anladım. çok şey biliyorum yaaa.
  • bildigin agzim sulaniyor bunu seyrederken, hastasiyim, fanboyu oldum, hic bitmesin her aksam yayinlansin istiyorum. ingilizlere sherlock ve downton abbey gibi iki muazzam dizi yaptiklari icin tapiyorum ama azicik bolumler cektikleri icin olesiye nefret ediyorum. sonra bi kahve icip sakinliyorum ama anladiniz siz hissiyatimin yogunlugunu.
    yanniz soyle bir durum var, o kadar ince detayli ve muazzam bir dili var ki, alt yazili seyrediyorsaniz mutlaka iyi bir ceviri olsun.

    --- azicik spoiler ---

    mary: bebeyimsin, iticiligin, casaretin, gizli fingirdekligin, edith'in agzina sicman, anna'yla olan iliskin, ustune titremen. hastasinim. biraz pride and prejudice elizabeth bennet, biraz much ado about nothing beatrice, butun sevdigim kadinlarin bir butunusun adeta. hem anneannenin hem babaannenin genleri sende oldukca dunyayi yonetirsin.

    violet: askim. bitanem. agzindan cikar her sozun bir laf sokus olmasina ve gozunu belertmene bayiliyorum. (kendimi azicik sana mi benzetiyorum ne?) ccc violet reyiz ccc

    --- spoiler ---
  • 3. sezon 6. bölümdeyim. bitecek diye içim titriyor. 4. sezon da taa eylülde başlayacakmış. içiç daralıyor dünyam kararıyor o zamanın nasıl geçeceğini düşününce. ya ben delirdim, ya dizi hakkaten harika bir iş olmuş.

    bir şey var bu dizide tam anlayamadığım. gözüme çarpan en önemli fark, karakterlerin gerçek hayata çok yakın oluşu, kimse pure evil ya da iyilik meleği değil. bu kuralı bozan bir sybil var sanırım. bir de lavinia olabilir belki. bir de gereksiz ayrıntılarla insanı boğmuyor dizi, sonradan aralarında konuşurken öğreniyoruz bazı şeyleri, o çok hoşuma gidiyor. henüz izlememiş olanlar bundan sonrasını okumasın, ciddi spoylır var. (evet bazılarının sanrısının aksine spoylır dizi ya da film hakkında izlememiş olanların keyfini kaçıracak ipucu vermek demek, filmden ya da diziden alıntı yapmak değil)

    --- spoiler ---

    her insanı hatasıyla doğrusuyla yansıtıyor, mesela robert normalde aşırı onurlu ve karısını çok seven bir adam gibi duruyordu, ama jane'le arasında olanlar onun da mükemmel olmadığını gösterdi. violet de kötü babanne gibi başlamıştı ama sevdiklerinin iyiliği için neler yapılabileceğini gördük. isobel desen bazen o kadar sevecen bir kadın, bazen ben bile gıcık oluyorum soyluların yerine. * mary desen acayip bir kişilik, insan direkt empati kuruyor kendisiyle, gerçi zamanında edith'e yaptıklarını hiç onaylamamış olsam da, dirayet ve asalet abidesi kız resmen.

    bir de genelde dizilerde olayların akışına alışırsın, bir yerden sonra neler olacağını tahmin edebilirsin, bunda edemiyorsun, imkanı yok, resmen gerçek hayat. sybil öldüğünde resmen içim düğüm düğüm oldu, ne kadar acımasız, ne kadar çaresiz bırakan bir şey ölüm, iliklerime kadar hissettim. hizmetkarların kraldan çok kralcı oluşu, sürekli birbirlerinin üzerine basarak yükselmeye çalışmaları iş hayatının özeti resmen. eminim herkesin iş yerinde bir o'brian, bir thomas vardır. değişimi de çok güzel aktarıyor dizi, ve toplumsal dönüşümün sözümona soyluların hayatına olan etkisini.

    dizide bir saniye bile sıkılmıyorum. bir sürü olay aynı anda oluyor çünkü. bates'le ilgili durum ayrı bir heyecan, lady ve lord'un evliliği ne olacak, tom gidip irlanda özgürlüğüne adayacak mı kendini, küçük sybil ne olacak, ethel'i evden atacak mı isobel, mary ve matthwe'ün çocuğu olmuyor mu acaba, thomas yeni gelen uşağa ne zaman hamle yapacak ne tepki alacak, daisy, yeni gelen aşçı yamağı, alfred ve james arasındaki aşk dörtgeni ne olacak?? olaylar olaylar.

    --- spoiler ---

    bunları yazdıktan sonra final notum: ben delirmiş ya da delirmemiş olabilirim, ama dizi kesinlikle çok iyi!
  • 3. sezon christmas special itibariyle her bir karakterine ayrı bir sempati beslediğim dizidir. hani o gıcık o'briena bile sempati duyacaksın deseler inanmazdım. amma velakin dizinin genç aşıklarının hiçbirinde bir mr bates tutkusu görememek tuhaf. adamın anna'ya her bakışı amaneylik, oynayan brendan coyle öyle klasik anlamda yakışıklı bir adam da değil, tamam eli yüzü düzgün ama daha topluca bir adam mesela. fakat joanne froggatt ile kimyaları mı iyi tutmuş nedir ben böyle bir çift görmedim bu dizide arkadaş. matthew ile tom bakın da öğrenin diyesim geldi ara ara.

    neyse efendim, son bölüm itibariyle diziye lucy ewing kontenjanından bir adet fingirdek sarışın yeğen geldi, haydi hayırlısı.
  • 3. sezonu da bitirince diziyi tavsiye eden arkadaşımla konuşmaya başladık. işte dizi şundan iyi, şu olay nasıldı, mary çok güzel aslında, sybil'de misfits'te oynamıştı... derken
    bundan sonrası

    ---spoiler---
    "matthew ne saçma öldü ya o kadar savaşa gitti adamı kazada öldürdüler" dedi.
    ben anlamıyorum ve çaresizce çırpınıyorum tabi " ne alakası var yahu ne güzel mutlu mesut bitirdiler falan diyorum.
    sonra onun aklında sanırım bir şimşek çaktı veee "yoksa sen christmas special'ı izlemedin mi?" dedi.
    oradan sonra üzüntü mü dersin, şaşkınlık mı dersin çok çeşitli duygular yaşadım.
    geldim az önce izledim ve bunu da sıpoylırsız izleseydim sybil'in ölümü kadar etkilenirdim sanırım.
    tabi 3. sezon christmas special'ı izlemeyen ben, 2. sezon special'ı da izlememişim buna da ayrı gülüyorum çünkü mary ile matthew nasıl barıştılar, mary gazeteci adamdan nasıl ayrıldı vs. bi ton sorum vardı.

    ---spoiler---
    diyeceğim odur ki:
    christmas special bölümleri sakın unutmayın!
  • --- spoiler ---

    christmas special'da matthew'a kaza yaptırmasalar 10 üzerinden 9.6 vereceğim diziydi. ulan bu ailenin kaderi midir çocuk doğar doğmaz ebevenylerden birinin kaybı? ne güzel mutlu mesut gidiyordu dizi, ne olurdu mutlu bitseydi?

    --- spoiler ---
  • bazı sahnelerde sean combs'un yani p diddy'nin de oynadığı dizi.
  • --- spoiler ---
    kemal pamuk da kemal pamuk'mus haaa
    --- spoiler ---
    ne guzel bi dizi.
hesabın var mı? giriş yap