• son senelerde hostile architecture adıyla anınan türkiye'de henüz adı konmamış, insanların da pek ilgilenmedikleri mesele.

    aslında mesele basit ve insanlarımız gündelik hayatta bununla ilgileniyorlar ama isimlerini bilmiyorlar.

    düşman mimari, kamusal bir alanın ya da özel olmasına rağmen kamu ile bağlantısı olan bir yapının düşmanca öğelerle bezenmesidir.

    mesela parklarda banklar evsizlerin onun üstünde uyumasına engel olacak şekilde yapılıyorsa. binaların girişlerine kuşlar konmasın diye yukarıya çiviler konuyorsa, ya da kamu alanlarında ahşap ve rahat banklar yerine taştan, buz gibi olan ve rahatsız banklar konuyorsa bunlar kamusal olana ve doğaya düşman mimaridir.

    bunun bir çok örneği bulunuyor.
  • birlikte yaşamaya engel olmak için kentsel tasarım.

    düşmanca mimarisi (bkz: hostile architecture) kullanımı engelleyen kamusal alanların inşa edildiği bir kentsel tasarım aracıdır.. ek olarak, birlikte yaşama teşvik etmek değil, aynı zamanda sokaklardaki insanlara yer açmak için kullanılmaz. bu, şüphesiz otorite adına kentsel yaşam biçimini kontrol etmenin bir yoludur. bu makam, kamusal alanların kullanılması gereken kullanımları, zamanları ve yollarını belirler.

    dünyada, londra'daki camden mahallesi veya madrid'in bazı bölgelerinde birçok düşmanca mimari örneği görebiliriz.

    edit : görsel
  • şöyle güzel bir makale vardır bu konuda.
  • üniversitede akademisyenlerin bile oralı olmayıp 5 dakika değinip köşeye attığı bir kavramdı.

    ülkemizde en yaygın örneği kuşlar konmasın diye pencere önlerine engeller konmasıdır.
  • belli bir grubu barındırmamak üzere tasarlanmış, defansif dizayn diye de bilinen yapılar.

    bankları, evsizler yatmasın diye ortasında bir kolçakla yapmak yahut soğuk olması için taştan yapmak; yeşil alanları, insanlar yayılıp piknik yapmasın diye belli aralıklarla dikilen dikenli çalılarla kaplamak; olukları, çatıları, denizlikleri, kuşlar konmasın diye çiviyle kaplamak bunlara örnektir.
  • beyoğlu bld.nin kuledibinde milletin oturup piizlendiği merdivenlere dev saksılar koyması ve oturduğu duvarın üstüne ferforje demir koyması. nefes almak bile yasak olacak yakında.
  • sanırım bir durumda destekçisi olabilirim.

    kumburgaz'da dededen kalma bir yazlık var. bizimki bir apartman dairesi ancak karşı komşunun müstakil evi var. olay komşunun eviyle ilgili. geçen on senede kumburgaz'daki sitelerin caddeleri kamuya açıldığı için de dışarıdan gelenler de denize sitelerin içinden geçerek siteye ulaşabilir.

    şimdi şöyle bir durum oldu, denize girmek isteyen bölge halkı sitelerin içindeki caddeleri kullanırken site oturanların alanlarını taciz ediyor. komşunun evi bizzat örneği. kimisi eşyalarını kurusun diye kendi eviymiş gibi asıyor, kimisi kumlu terliklerini kapının önüne vura vura temizliyor, kimisi de 8-10 kişi toplanıp evin yapısının sağladığı gölgede bağıra bağıra toplanıyor.

    şimdi, muhtelif saygısız kalabalıklarca sürekli taciz edilen ev sahibinin seçenekleri nedir?

    1- evini satıp kaçmak
    2- katil olmak
    3- düşman mimariye başvurmak

    ben türkiye'de bu mimarinin epeyce gelişeceğine inanıyorum zira dediğim durumu bir tek bu kişi yaşamıyor. ev nispeten iyi bir konumdaysa sürekli taciz edilir tavırda bulunuyorsunuz kendinizi.
  • her zaman olduğu gibi bu konuda da asıl sorgulamamiz gereken kısmı atlayıp, tartışmanın en ufak yarar sağlayamayacağı bir konu üstünde konuşup duruyoruz. evet evsizleri rahat ettirmeme üzerine yapılan bir mimaridir ve farklı açılardan bakıldığında oldukça kötü gözüküyor ancak burada asıl üstüne basmamız geren konu 'evsiz insanlar' değil mi?
hesabın var mı? giriş yap