• öncelikle kapı gibi yazmışım alnım ak, başım dik (bkz: #91847032).

    hiçbir siyaset adamına bel bağlamam. oraya gelen hiçkimsenin, hayatından önemli bir zaman dilimini, enerjisini benim sonsuz mutluluğum için harcayacağına inanmam. böyle diyene şüpheyle bakarım. cennetin anahtarını satan papayı da 90'larda ev anahtarı vaat eden siyasetçileri de unutmadım ben.

    yazdığım gibi ekrem imamoğlu'na bir hayranlık geliştirmeden oy verdim ve izledim. şu âna kadar oy vermiş biri olarak edindiğim izlenimler, hoş değil.

    siyaset, bir algı yönetimidir. "mış gibi" yapmaktır. çocukla çocuk, yaşlıyla yaşlı, köylüyle köylü, işçiyle işçi olabilmektir. imamoğlu'nun insana batan bir "rahat adam" algısı var. peki neden bu oluşuyor? nedeni çok basit, 20 yıl sonra ilk kez birisine karşı bir umut filizlendi, beklentiler yükseldi, muhafazakar dayatmalardan tekrar eski zamanlara dönüleceğine doğru özlem dolu bir inanış oluştu ve kendisine tünelin sonundaki ışık muamelesi yapıldı da ondan. onunla ilgili bir beklenti yaratıldı ve bu beklentinin tatmini, altının dolması "beklemeye değmesi" hayal edildi.

    oysa bir baktık ki ekrem imamoğlu'nun başından bugüne olan bu çizgisi, bu beklentilerle pek de paralel gitmiyor.

    hemen söyleyeyim, ekrem imamoğlu tabii ki istediği gibi tatil yapabilir, sonuna kadar da hakkıdır ve tatil yapan tek siyasetçi değildir ama; bakın büyük bir ama: eğer siyaset yapıyorsa ve etrafında akıl aldığı birileri varsa bu işin böyle yürümeyeceğinin de farkında olmalıdır. imamoğlu eğer büyük oynamayı düşünüyorsa hedefi, halihazırda ona oy veren chp seçmeni değil, yıllardır kemiklemiş bir inançla erdoğan'a oy veren akp tabanına ulaşmak, onlarla iletişim kurabilmek olmalıdır. işte bu iletişim de o tabana yakın durmakla ve onları anlamakla olur. en başından beri monşer/elit/halden anlamaz olarak 'bağzı' beyinlerde imgelenen chp'nin bu kötü imajını perçinleyerek değil, bugüne kadar yapılanın aksine o insanların insaniyetine, inancına, samimiyetine dokunarak olur.

    siz eğer ki kapı komşusunun evinden taze çıkan cenaze sonrasındaki birkaç haftalık sürede "aman eğleniyormuş gibi algılanır" düşüncesiyle müzik dinlemekten kaçınan bir toplumun yaşadığı bir ülkede depremden kayağa geçiyorsanız, çok kolaylıkla ardınızdan "zaten böyle olacağı belliydi" denilir; samimiyetsiz, monşer, açın halinden anlamayan olarak yaftalanırsınız. hiçkimse "aa içi dışı bir adamın bak saklamıyor. ölenle ölecek değil ya? hayat devam ediyor. adam tatilini önceden ayarlamış zaten" demez. kendi yoksulluğunun, derdinin ne kadar "paylaşılıyor göründüğüne" bakar.

    tekrar ediyorum, siyaset bir algı yönetimidir. iyi niyete değil, algıya bakar.

    "onların imamoğlu için ne düşündüğü önemli değil, ben seviyorum. destekliyorum" diye düşündüğünüzde tabii ki bir şey olmaz. istanbul belediye başkanı olarak görevini tamamlar ve şansı varsa yine seçilir ama büyük oynamayı planlıyorsa alacağı oylar, tıpkı eurovision şarkı yarışmasında birbirine o veren baltık ülkelerinin oyları gibi bir işe yaramaz ve oyunu alması gerektiği diğer seçmen gruplarından destek alamayarak gönlünden geçirdiği cumhurbaşkanlık hayaline; yani hayalimize kavuşamadan gider.

    akp karşısında güçlü bir kale olacağı düşünülen ekrem imamoğlu'nu ne yanlış yaparsa yapsın mazur görme fanatizmiyle diğer parti fanatizmleri arasında teorik olarak hiçbir fark yoktur. ekrem imamoğlu'nu seviyor olabilirsiniz ama "aman kale içten zayıflayacak" diyerek yaptığı her şeyi doğru bulmak tutarlı bir davranış değildir. kendinizi kandırırsınız. yeri geldiğinde herkes eleştirilmelidir.

    hep özendiğimiz avrupa'nın bir adım önde oluşunun bir diğer nedeni işte tam da kişiye değil koltuğa önem vermekte yatar. kişiler gelip geçer ama koltuklar kalıcıdır. keşke bir gün olabilsek...
  • elazığ'a gittiğinde ne işi var elazığ'da diye carlayanlar şimdi siyasal iletişim uzmanı olup adamın ailesiyle tatil yapmasına laf ediyor. o ya da bu şekilde siz ekrem'i konuşmaya devam edeceksiniz zaten. o da tatilini yapmaya devam edecek. ibb yi yardimlar noktasında ayaklandirdi kendi de gitti ve vazifesini yaptı. bu adam içişleri bakanı ya da sağlık bakanı değil, ibb başkanı. olay mahalinde olması gibi bir lüzûm yok. elazığ'da olsa bu sefer " bu adam niye kendi şehrinin başında değil siyaset yapıyor." denecek. kimseyi takmaya gerek yok. sağlıklı bir insan evladı gibi ailesine vakit ayırıyor.
  • yoksa bu adamda popçular gibi "her gün gündemde kalayım" hastalığı mı baş gösterdi? en aptal siyasetçinin bile böyle basit bir hata yapacağını düşünmüyorum. istanbul seçimlerinde akp'yi ve cumhurbaşkanı'nı 2 kez yenmek karakterinde değişikliklere sebep olmuş olabilir. bence acilen psikolojik destek görmesi gerekiyor.
  • kendisi eleştirildiği zaman eleştirenler ak çomar ilan ediliyor. eleştiri kültürü ülkemizi kalkındıracaktır. iyi niyetli eleştirileri dikkate alması doğru olur.

    hizmetlerini bilemem ancak 13 bin asker, polis, öğretmenin katili pkk nın siyasi kanadı ile sıcak ilişkileri çok yanlıştır. ayrıca deprem bölgesini ziyaret edip oradan tatile geçmesi doğru değil.
  • bu adamın en sevdiğim yanı bu. kendinden, ailesinden ödün vermeden işini yapıyor.
  • mansur yavas gibi basarili bi yonetim gostermistir simdiye kadar. karakterleri dolayisiyla mansur baskan cok fazla medya onunde gozukmeyen bi insanken ekrem baskan cok fazla goz onunde. tabi bunda istanbul-ankara farkinin da payi var. su ana kadar elestirenler hep tatile gitti falan diye zerre mantigi olmayan, belediyeciligine iliskin herhangi bi elestiri getiremeyen laflar soyleyip durdular. gerci fatih tezcan, melih gokcek, fesli deli kadir'i olumune takip edern adamlardan cok da birsey beklememek lazim.
    tanim: ibb baskanliginin hakkini veren baskandir.
  • başkanlık seçiminde aday olmayacaktır, bu akbebeler kendilerini boşuna yoruyolar.

    kılıçdar, bu başkanlık ve ittifak sistemleriyle resmen kendini buldu; ekrem imamoğlu gibi mühim bir kozu, 20-25 rahatlıkla istanbul'u tekrar tekrar kazanabilecek birini bu seçime sokmayacaktır.
  • eğer bu bi zihniyet değiştirmek amacıyla yapılmış bi hamle ise helal olsun, ama yok hakkaten 1-2 gün dinleniyim olayıysa zamanlama yanlış yoksa o da helal olsun
  • arkadaş bu cumhurbaşkanı değil, bakan değil hatta vali bile değil. kafayı mı yediniz lan?

    adamı cumhurbaşkanı yapacaksınız kendi mallığınızdan dolayı.

    adam ailesi ile tatile çıkmış. ne olması gerekiyor anlamıyorum?

    yani kızılay başkanı gibi açıklama mı yapmalı?

    bakanlar gibi şov mu yapmalı yoksa cumhurbaşkanı gibi yurt dışına mı çıkmalı?

    bir karar verin bu adam ülkenin cumhurbaşkanı mı yoksa istanbul belediye başkanı mı?

    edit: imla
hesabın var mı? giriş yap