90630 entry daha
  • bir buçuk yıldır ailemden uzakta yaşıyorum ve son zamanlarda daha seyrek arar oldum annemi babamı; mutsuzluğumu anlamasınlar diye.

    bugün annemle konuştum iki dakika, çaktırmadığımı sanarak havadan sudan konuştuk kapattık. on saniye geçmedi baktım; annem arıyor. açtım, babam.

    "senin sesin niye kötü geliyor?"

    ah.

    "yok baba ya yoruldum bugün çok çalıştım kafam dağınık."

    ah babam ah.

    annemle konuşurken bile sesimdeki hüznü yakalayan babam.

    telefonu kapatırken yere çöküp avaz avaz ağladığımı bilme sen, üzülme.

    sizi öyle çok özlüyorum ki..
  • kimseye yanlış yapmadım, en küçüğünden bile. saçma sapan hareketlere ne tahammül edebiliyorum, ne de bu tür hareketleri hak ediyorum.
  • 29 yaş sendromuna yakalandım. 18 yaşına geri dönmek istiyorum. o sorumsuzluğu, serseriliği, uçarılığı özlüyorum.
  • baskalarina o kadar sacma gelecek seyler yipratiyor ki beni.
    bu saate insan cilt sorunu sebebiyle, bitmek bilmeyen sivilce sorunu icin aglar mi?
    aglar. cünkü özgüvenimi sarsiyor, hic yapmam dedigim makyaj malzemleri ile bütün gün dolasmak zorunda kaliyorum. en azindan böyle insanlarin bana yüzümün kizarikligi yüzünden sacma sapan bakmaz diye düsünüyorum. o kadar cok kisi durup dururken gelip cildim icin tavsiye vermeye kalkisiyordu ki, sanki alnimda "bu embesil bir türlü sivilcelerini yenemedi, tavsiye veriniz" yaziyordu.
    ne ilac, ne sabun, ne kremler hatta su "cildi derinlemesine temizler" aletleri kesin cözüm yaratti. stresli oldugum zaman zaten her şey cok kötü görünüyor eyvallah da hersey iyi oldugunda, yolunda giderken bir bakmisim dudagimin kenarinda ari sokmuscasina bir türlü gitmeyen bir sivilce cikmis, sacma bir sekilde gülerken bile canimi acitiyor. al iste. gitti mutluluk
    edit: düzeltme
  • bir şeyi ya da birini sevmenin, onun seni önceden olmadığın kadar mutlu ediyor hayatına güzellik renk katıyor olmasi insanoglunun kolay kolay durmayı başaramadığı bir safha. ille daha ileri giderek tutkunu, onsuz yapamayacak kadar bağımlisi olacak. maddi manevi bir çok sorunumuzun farkına varamadıgimiz nedeni bu bence.
  • bir ağaç gibiydim dışım sağlam ama içim günden güne çürüyen bir ağaç gibiyim sadece sonbahar da değil her mevsim yaprak döküyorum...
  • kendini olduğundan fazla gösteriyorsan sebebi pazarlik payindir.
  • insanlarla yillardir arami iyi tutmanin meyvelerini bu aralar muthis yiyorum valla, kim ne derse desin
  • yalnizliktan cok korkuyorum
  • bu benim kendime olan itirafımdır.
    bir kaç gündür iç sesimle uzun sohbetler ediyorum. sohbetimiz ise şu şekilde başladı, iç sesim bana dedi ki; "bilge, etrafında bi şans vermen için gözünün içine bakan birden fazla adam var. neden bir tanesine bile şans vermiyorsun?"

    iç sesim haklıydı. gel desem gelecek bir adam var. hiç aşk yönünde olumlu bir tavır göstermediğim için uzak durmayı tercih eden bir adam daha var. neden bana bir şans vermiyorsun diye ara sıra yoklayan başka bir adam daha. 4 sene önce bitmiş bir ilişkinin peşinden gelen biri daha. ve hatta bu beni çok şaşırtmıştı, liseden beri içinde bir sevgi büyüten bir adam daha var. ve aslında en olabiliri bana göre bu adamken onu da istemiyorum. son zamanlarda ara sıra diyordum ki, rahatsızlığımdan dolayı beni kimse sevmez. (böyle düşünmemin sebebi de, "seni hiç kimse benim gibi sevemez. sana hiç kimse benim gibi yaklaşamaz diyen yaşadığım son ilişkinin esas oğlanıydı. ne alaka diye sorduğumda güzelliğinden korkacaklar demişti. ama altında yatan sebebin başka olduğunu düşünmüştüm) hayır öyle değildi. çünkü bu zamana kadar bir şekilde bitse de çok sevildiğimi hissettiğim zamanlar oldu, hala düşündüğümde "ulan bu adam beni gerçekten sevmişti" diyebildiğim adamlar girdi hayatıma. hayır, rahatsızlığım benim oluşturduğum bir kılıftı. ki zaten bu adamların hepsi beni reelde görüp beğenen, tanımak isteyen insanlar.

    sadece yaşadığım son ilişki beni her şeyden soğutmuş. bu yüzden kimseyi istemiyorum hayatımda. hayatımda birinin olmasından kaynaklı sorumluluklar ürkütüyor beni artık. hani düşündükçe bile gözümde öyle büyüyor ki. güvenmesiydi, sevmesiydi, özlemesiydi, bir şeyler paylaşmasıydı.. inanılmaz zor geliyor.

    iç sesim bir kaç gündür kafama vura vura diyor ki; "sen korkak olduğun için hiç kimseye şans veremiyorsun ve bu korkunun tek sebebi güvensizlik"

    iç sesim haklıydı. güvenmek benim için artık büyük bir problemdi. ağzım çok kötü yanmıştı, ağzını yaktığım tüm adamların acısı bir anda çıkmıştı belki de. şimdi ise yoğurdu üfleyerek bile yiyemiyorum. şimdi sabahattin ali'nin madonnasında geçen şu cümle hislerimi öyle güzel anlatıyor ki "insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. bende inanmak noksanmış"

    öyle işte, sevgili iç ses. insanlar samimiyetsiz. çok samimiyetsiz. inanamıyorum kimsenin samimiyetine. inanamadığım için de güvenemiyorum. güvenemediğim için de korkuyorum evet. fakat güvenmek de istemiyorum. banane ya üf! diyorum. ve ben bir şey için "banane ya üf" diyorsam, umrumda değildir o şey gerçekten.

    anladım ki, yalnızlığımı daha çok seviyorum. "sevilmek istiyorum yeaaa" diyişlerim yüzeysel. bunun altında daha çok sevilen şey yalnızlık. çok sevildiğim de oldu çok sevdiğim de. hevesimi aldım yani aşktan meşkten. yalnızlıktan ise henüz hevesimi almış değilim.

    sen haklısın iç ses. kimseyi istemememin sebebi bambaşka şeyler. kaç gündür süregelen sohbetlerin neticesinde, evet sen haklısın.

    not: bu entry yazıyorum ki, yıllar sonra dönüp okuduğumda fikrimde bir değişiklik var mı yok mu kontrol edeceğim.
183107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap