• süperdir.

    düşünün bi kere sene bindokuzyüz bilmem kaç ben bildiğin bebeyim babama yalvarmışım eve internet bağlatmışım* sonracığıma nolmuş nasıl bişi bu internet diye oraları buralari kurcalarken ekşiyi bulmuşum.. beklemişim bilmem kaç yıl yazar olmak* için..

    he oldun da ne yazdın diyeceksin?
    bi halt yazmadim doğru düzgün.. ama yazma özgürlüğüm var mı var..
    e o zaman bitti....
  • internette sadece karşı cinse yazıldığı bir ülkede, gerçekten hobi olarak yazıların yazıldığı bir eylem olarak sevdiğim bir şey. özellikle de gece nöbetinde sıkıntıya birebir.
  • artık keyif vermeyendir.

    an için konuşuyorum sol framde ki başlıklar;
    müslümanların vergilerinin operaya harcandığı ülke (46)
    atatürk heykellerinin yıkılacağı gün (68)
    gok yeleli bozkurt (20)
    vs..

    daha önce bahsetmiştim; troll hesaplarını yönetenin ssg olması başlığında. sırf şunlara göz yumulması bile rezalet.

    şu da var ki; o başlıklara başkaları yazsın diye, altına başka troller yazmakta, hitini arttırmakta, manipüle etmektedir.

    yazık...
  • tavrını ortaya koymaktır. yoksa mesela bir köşe yazarı gibi fikir üretmek filan değil ha, zinhar. yaptığımız bu. anonimliğin kalkanı (ki yer yer delinmesine kendimizin müsaade ettiği bir kalkandan bahsediyorum) arkasından bizi bilenlere bilmeyenlere muhtelif konularda tavrımızı anlatmak. bazen düşünüyorum da, ego tatmininden başka ne boka yarıyor acaba diye. neyse. yazıyoruz işte.

    bu.
  • yıllarca bilmediğim her konuda başvurduğum birinci kaynak olan ekşisözlük'e, yarın bir gün benim bildiklerimi birileri merak eder, bakar diyerek yazmak.

    kimi zaman bir his olur bu, kimi zaman bir düşünce, kimi zaman bir tanım.

    ama birileri benim "birşey" hakkında düşündüklerimi, bildiklerimi okuyup kendi potasında eritip bir düşünce yapısına sahip oluyor. nasıl ben unuttugum binlerce yazarın bildiklerini yazıp, benim o konu hakkında düşündüklerimi şekillendirmesi gibi.

    dikkat etmek lazım yazdıklarımıza.
  • 2012 sonbahar ales'te çıkan bir soruda, soruyu okuduğum an benim de sebebini sorduguladığım eylem. mevzuubahis soruda der ki:

    yazarlık, genellikle, en yalın haliyle kendini ifade etme gereksinimidir. jean paul sartre, “yazma nedir?” başlıklı yazısında, kendini ifade etme konusuna “sözü olmak” ile “yazısı olmak” bağlamında net bir ayrım getirir: “yazış diye bir şey vardır ortada. birtakım şeyleri seçtiği için değil, birtakım şeyleri şu ya da bu biçimde söylemeyi seçtiği için yazar olur insan. evet, düzyazıya değerini veren yazıştır.”

    ekşisözlük de bize kendi biçimimizle yazma şansı verdiği için burada yazıyoruz. bazen çok önemli bir olayı veya kayda değer bir fikri gelip sözlüğe yazmazken tuvalette sifonu çekmeden önce bokumuza şöyle bir bakıp çokonat kıvamında sıçmak diye bir şeyler yazasımız gelir. bokun ne önemi olabilir ki? bok lan bok işte. ama öyle bir başlık açma ihtiyacı tam da sartre'ın söylediğini doğrular nitelikte değil mi?
  • çok da matah bir şey değil.
  • hala yanlış yazarım ,formata uyamam korkusuyla çok az yaptığım eylemdir.

    nedendir bilmiyorum içime nasıl bir korku yerleşmiş ise artık ,çoğu kez entry yazarken ortasında "bu ne lan ! millet neler yazıyor senin yazdıklarına bak" deyip vazgeçiyorum entry'den. bitirdiğim zaman bile kenarda bırakıyorum, arada girip bir kaç kere okuyorum sonra yolluyorum. ne zaman geçecek bu durum hiç bilmiyorum.
  • yazar olamadık henüz ama yazılanları okumak dersen gerçekten ufuk açıcıdır. bilirsin ki ateistte burada, müslümanda burada, bozkurtta burada, pkk'lı it de burada. ve hepsi kendi açısından yazar. tam birine hak verecekken diğerinin yazısını okursun, aslında onun daha mantıklı olduğuna karar verirsin. tabi ki ikisini de düşünemediğin için kendine kızabilirsin de.

    kısaca ekşi'de yazmak ne kadar önemliyse, faydalanmakta bir o kadar önemlidir.
  • eskiden keyif alarak okurduk. ne kalemler geldi geçti. okumaktan keyif alınanlar vardı. bir entry için günlerce çalışmalar, yahut bir konu hakkında yazabilmek adına geçirilen onca seneler, tecrübeler söz konusu idi.
    racon, bilgi üzerinden dönerdi. seviye çoğu zaman da korunurdu.

    sonra, bir baktım yerine, yarrak tutan eller yazmaya başlamış. 20 sene boyunca öğrenilen tecrübe edinilen bir konuda, sik kafalı çıkıp, iki kelimede sabote ediyor.
    demokratım deyip tercihlerini sorguluyor. bazen, unutmak için yazanlar, içini döken kişiler, anlaşılmadan eleştiriliyor. islam dinine mensup olan yobaz oluyor, hristiyan olan dinsiz oluyor. bilenin çok az bilmeyenin haddinden fazla olduğu bir ortamda yazmamak da elde değil açıkçası. haksızlık, piçlik bu kadar aleni iken susmak, ses çıkarmamak mümkün değildir.
    cennete gidecek adam ağzına aldığı yarraktan belli olur türünden insanlarımız olduğu sürece içeriğin ne denli önem arzedeceğini hatırlatmakta fayda var.
    bazen, yazdıklarım için talihsiz yazarlar çıkıyor. yapacak bir şey yok.
    (bkz: sikilecek göt yarağa yakın gidermiş)
hesabın var mı? giriş yap