• doldum sevgili sözlük.
    patlayacağım artık. sebebi de başlıktaki gibi düşündüğümden.
    öyle adaletsiz bir dünyadayız ki, karamsarlık bulutları çökmemesi imkansız üstünüze.

    açıklamak gerekirse bilmem kaç yıl okuyup eğitim alıp çok harika mesleklerde dandik maaşlarda çalışabilirsiniz (istisnaları ayrı tutuyorum örnek vermek gerekirse sayılı efsane üniversitelerden mühendislik okuyup 2.5 binle işe başlayanlar.)
    beyni olmayan biri herhangi bir tv programında boş yaparak ünlü olup hayatınız boyunca kazanamayacağınız paraları kazanabilir.
    bir kızı veya bir erkeği çok seversiniz, işiniz rast giderse karşılık bulursunuz. yıllarınızı çürütürsünüz o kişiyle, ayrıldıktan 1 ay sonra bir başkasıyla evlenebilir.
    müzik yapıyorsunuzdur, efsane şeyler üretecek potansiyeliniz vardır ama elinizden tutan yoktur.
    sosyal medyada viral olan aptal bir insan dj olup hayallerinizin ırzına geçebilir.
    video içerik üreticisisinizdir, kaliteli içerikler üretmek için haftalarınızı verir 200 300 izlenirsiniz kimse sizi takmaz.
    her gün sikindirik konulu video atan bir ergen videoyu yüklediği gün 1 milyon izlenir.
    sözlükte yazıyorsunuzdur, uzun araştırmalar yapmış, harika bir makale ortaya koymuşsunuzdur, 2 fav alırsınız.
    bkz veren bir yazar yüzlerce fav alır.

    kısacası sözlük, insan bir süre sonra neden uğraşıyorum ki hissine kapılıyor.
    emek vermek, karşılığını beklemek ve alamamak hayal kırıklığı.
  • emek vermeye, "bir emeğin vardı onu da verdim. lanet olsun emeksiz kaldım!" tadında yaklaşılan başlık.

    emek vermek, bir uğurda çaba sarf etmektir. bazen karların erimesini beklemek, bazen göz yaşlarını silmek, bazense bir buğday tanesini taşımaktır değirmene.

    ne dedim bende anlamadım.
    emeksiz yemek olmaz! belki de olur, kafam karıştı. hayırlı cumalar.

    umarım ileriki bir tarihte bu yazının sonundaki hayırlı cumalar okuyan biri ikibin onsekiz yılının onbeş nisanı cumaya mı denk geliyor diye araştırmaz.

    işte emek, birini boş yere araştırma yapmaktan kurtarmaktır!
  • seversin dünyayı doludizgin
    ama o bunun farkında değildir
    ayrılmak istemezsin dünyadan
    ama o senden ayrılacak
    yani sen elmayı seviyorsun diye
    elmanın da seni sevmesi şart mı?

    (bkz: elmayı seviyorsun elmanın da seni sevmesi şart mı)
  • on yedisine yeni basmış kız kekomancinin biriyle evleniyor diye uyardım ve ınsanların salaklıklarına hiç bu kadar üzülmedigimi anladım. şu hasta halimle sırf görürüm de laf arasında caydırırım, belki şüpheye düşer diye kızartma kokan bir eve terli süskolarin arasına katıldım. horror temalı tüm maceraları iki saatte atlattım resmen. altından gözlerim kör oldu demeden "bak iş henüz ilerlemeden vazgeç, ilerde her şey çok geç olacak" diye son nefesini veren hastalar gibi çırpındım ama kız, ben bunları söylerken hac görmüş demona döndü resmen. bundan sonra herkesin salaklığı, kezbanligi, altını, varragi, yeni gelini kendine, zerre umrumda olmaz.

    yemin ederim hicbir şey ne beni bu kadar hayal kırıklığına uğratmıştı ne de sinirlenmişti. ben bu kıza bursumla test kitabı alan, fotokopi çeken, tabletini veren insandım. bugün anneme kızı kıskandığımı falan ima etmişler.. ki bu kiz en azindan iki yillik bolum kazansın diye kendimi parçalamıştım ya.

    keko bir sübyancı tarafından altın varraklı evine hapsedilip doğurma makinası yapılmanı nasıl kıskandım ya depresyona girdim resmen inanamiyorum. aptal köy peyniri. sametoskosuyla mutlu olmamı istiyorlarmış.. kanka kısır falan olduğunuz müjdesini alırsam belki bi nebze. ayrıca sametoskoyu o sapik ağzıyla duvarlara çarpa çarpa döverek allahına kavuşturacagim günün hayalini kurarak gayet mutlu oluyorum.

    birine emek harcayınca tam olarak buna benzer olaylar yaşanıyor, uğraşmayın.
hesabın var mı? giriş yap