• kocaeli üniversitesi iktisadi ve idari bilimler fakültesinin dekan yardımcısı.
  • 2001 senesinde 1. sınıftayken sosyoloji dersine girdiğini hatırlıyorum. sessiz sakin dingin bi gençti. age of empires'tan bahsederdi derste. 10 sene içinde ne oldu da böyle bir şey yaptı hala aklım almıyor.
  • has parti kocaeli 1. sıra milletvekili adayı olan siyaset bilimi doçentidir. kendisine çıktığı bu yolda başarılar dileriz.
  • her dönem istisnasız dersini aldığım, son dönemimde ise numan kurtulmuş'un ricasını kıramaması nedeniyle siyasete kurban verdiğim saygıdeğer hocam. türk siyasetindeki erdemli insan eksikliğine ve üslup problemine veryansın edenlerin, takip etmeleri gereken derin şahsiyet.

    kendini tanıttığı ilk dersinden itibaren önemini hep savunduğu siyasal kampanya yönetimi dersini şimdi de sahada uygulamalı olarak veriyor. katıldığı programlardaki konuşmaları, sıcak tavırları ve birebir halkla iletişimindeki seçtiği cümlelerin halkta uyandırdığı etkiyi takip etmek biz öğrencilerine büyük keyif veriyor.

    http://twitter.com/#!/emrebagce
  • az önce kocaeli mitinginde "sokaktaki kediler ve köpekler için evinizin önüne bir kap su bırakın" diyen güzel insan, has insan.
  • yüzünde hep bir tebessüm olan insan, temiz insan. aday olduğu parti ne olursa olsun mecliste olması gereken ender insanlardan biriydi. fakat olmadı. iyiki de olmadı, gitmedi okuldan. bu sene yine o temiz yüzünü ve tebessümünü göreceğiz. tabiki anlattığı o güzel dersleri de.
  • 2011-2012 eğitim yılı itibariyle akademik kariyerine marmara üniversitesi'nde devam edecek değerli bir hoca.
  • marmara iletişim'de siyasi tarih dersi veriyor bu ara. üslubunun temiz ve yumuşak olması çok dikkat çekici. değerli ve donanımlı biri zaten.
  • has parti'ye girmeden önce saadet partisi'nde genel kurul üyeliği yapmıştı. kendisinden sosyoloji dersini almıştım. marmara'ya geçtiyse kocaeli iibf en değerli hocalarından birisini kaybetmiş.
  • ellerinden öpülesi güzel insan...

    "bir zamanlar bir şehrin, bir ülkenin veya toplumun büyüklüğü ve ölçeği insanların ihtiyaçları karşılanacak ve orada yaşayan herkesin genel mutluluğu sağlanacak şekilde tasarlanıyordu. şehir denince herkesin neredeyse herkesi tanıdığı, tasada kıvançta ortak olduğu, birbirine "selam" verdiği yani "benden sana zarar gelmez", "bir arada yaşadığımızın farkındayım", ihtiyaç duyduğunda yardımına koşabilirim" bu nedenle "kendini güven ve huzur içinde hissedebilirsin" dediği yerlerdi. doğru veya yanlış, platon şehirdeki hane sayısının beşbini aşmaması gerektiğini hesaplar, selçuklular insanın ruh ve beden birliğini sağlayacak şekilde mimari geliştirirlerdi. bu mimari anlayışla yapılan şehirde hiçbir varlık dışlanmaz, görmezden gelinmez; her birinin bir yeri, hem de saygın bir yeri olurdu. insanlar hastanelerde tüketilmez, şifahanelerde tedavi görürlerdi. hatta akıl hastalıkları müzikle, su sesleri ile tedavi edilirdi. osmanlı örneklerinden de hatırlanacağı üzere, bir zamanlar dünyada ticaret de insan ihtiyaçlarını karşılamak için yapılırdı; dükkan sahipleri kendilerinden alışveriş yapmak isteyen kişiye yan komşusından alış veriş yapmasını salık verebilirdi. `üretim adı altında dünya talan edilerek kirletilmezdi`; ihtiyaçlara göre üretim yapılır ve bu da loncalar tarafından ciddi biçimde denetlenirdi. afetlerde insanlar gerçekten üzülür, kendilerini derinden sorgularlardı, şimdiki gibi sureti haktan görünüp, yeni fırsatlar doğdu diyerek ellerini ovuşturmazlardı.
    galiba, insanlığın şimdiye kadar ne yitirip ne kazandığını yeinden hesaplaması gerekiyor. hem de hiç vakit kaybetmeden." (renkli vurgular benim)

    facebook sayfasından, enfes yazılarını okumak için: buyurun
hesabın var mı? giriş yap