• seviyorum bunları. ikea'da bol miktarda var bunlardan. her ürünü de tasarımcısının fotoğrafıyla sunuyorlar. hele bi abla vardı ki, duruşuna hasta kaldım. 200x220 çarşaf tasarlamış. lan bildiğin dikdörtgen kumaş işte. ama fotodaki tripler süper. mübarek sanki mars'a gidecek uzay mekiğini tasarlayan ekibin başındaki kişi.
  • mesleğine karşı olan ilgisinin her geçen gün artması, aynı zamanda ve oranda da, yine her gün mesleğinden soğuması öngörülebilen şahsiyettir.

    soğumanın en önemli nedeni, bana göre, hele de türkiye gibi bir ortamda tasarımcıysanız, dışarıdaki insanların mesleğinize karşı olan önyargısıdır. bunun daha alt versiyonu, zaten hiç oluşmamış olan yargılar bütünüdür ki, en azından odtüde 30 yılı aşkın süredir varolan, bünyesinde nispeten tanınan başarılı tasarımcılar yetiştirmiş bir bölümün kendi üniversitesinde bile yeterli tanıtımının yapılamamış olmasıdır. öğrenciyken, ilk önce diğer bölümlerdeki arkadaşlarınızın (en yakın arkadaşlarınız bile olabilir) bölümünüze gösterdikleri tepkilere maruz kalırsınız. içlerinde gayet anlayışlı, hatta meraklı ve heyecanlı olan, yaptığınız işin gerçekten ne olduğunu anlamaya çalışan insanlar olabilir. ama bir diğer kısım vardır ki, bu insanlar sordukları zaman ne kadar anlatsanız da, sırf onlardan farklı bir tempo ve algıda çalıştığınız için, ruhen ne kadar yorucu bir meslek eğitimi aldığınızın farkında olmayıp, olayı bazen sizin de güldüğünüz "şimdi siz çırpıcı yapmak için mi sabahlıyorsunuz" şeklinde özetleyebilirler.

    yukarıda bahsettiğim örnek, yine onların yazılmasına sebep olan tasarımcı kompleksini zaman içinde doğurur ki, bu aslında işi daha da çıkmaza sokan bir durumdur. okuduğunuz bölüm ya da iş, ilahlaştırılabilecek bir şey değildir. ancak o anlaşılmadıkça, daha da kötüsü farklı yönlere çekilmeye çalışıldıkça ister istemez oluşan kendinizi ezdirmeme çabası daha fazla ön plana çıkar ki, özellikle tasarımcı adayları için bunu da yavaş yavaş adım attığım iş dünyası örnekleriyle açıklamaya çalışayım.

    siz daha iyimser tahminlerle, işe adım atana kadar insanlardan mesleğiniz için "ayy ne kadar eğlenceli" tepkisini almış da olabilirsiniz. ama önemli bir nokta vardır ki, bu alacağınız maaşı ve bulunacağınız pozisyonu da aynı ölçüde iyimserleştirmeye yetmez. senelerce bir ürünün, ürün olabilmesi için çizim aşamasından sonra konsepte giden yolda; endüstrideki hangi yöntemle ve hangi materyallerle, olabilecek en uygun maaliyette, belirlenen kullanıcı grubunun en rahat iletişime geçebileceği şekilde tasarlanıp üretileceğine karar vermek üzere eğitim alırsınız. ama sonra staja başvurduğunuz firma, size "ürünün iç tasarımı için zaten mühendislerimiz var kabuk tasarımını da biz onlara yaptırıyoruz" diyerek sizin senelerce okuduğunuz dersleri hem bir güzel çöpe atar, hem de gelecek için umutlarınızı karartan ilk adımlardan birini atmış olur. bölüme sayısal seçip ilk 3000 sıralamasından girmiş olabilirsiniz, ancak siz bunlara önem vermeseniz de, asıl tercihiniz mühendislik olmadığı için, hayatı bu konseptten algılayan bazı işverenler sizi kadrolarına daha alt bir seviye olarak açtıkları tasarımcı kontenjanından alıp(o da eğer varsa), asla yükselemeyeceğiniz poziyonlarda işe başlamanızı bekleyebilirler. aslında yapmanız gereken ne o mühendislerin yerini almaktır ne de kendinizi onlardan üstün görmek. olması gereken tek şey onlarla koordine olarak aynı işi yapabilmeniz, iç mekanizmadan da haberdar olarak özellikle arayüz yada işin ergonomisi gibi kullanıcıyla iletişime geçilen noktalarda oluşabilecek sorunlara müdahale edebilmenizdir.

    bütün bunlara rağmen, kendi adıma en çok kızılması gereken kişiler asla endüstri ürünleri tasarımcısını cezve kolaylığında ürün sunamamış bireyler olarak görenler değildir, hatta böyle görülmelerine sebep olan ve yaptıkları iş de hakikaten bu eleştiriyi hak edecek kadar, bundan öteye gidememiş meslektaşlarıdır. yine de, yukarıda belirttiğim gibi endüstri ürünleri tasarımcısı, her geçen gün işine olan sevgisi ve ilgisi de artabilen kişilerdir aynı zamanda, bazılarının cezve kolaylığındaki bol ödüllü projelerine baktıkça...
  • istihdam açısından, arkadaşlar arasında kurulan rock-metal gruplarına geçici eleman sağlama yönünde gelecekleri çok parlaktır.
  • türkiye'de -titr olarak- ilk örneği namik arkun'dur. hamburg'da okumuştur.
    çeşitli üniversitelerde görev yapan yavuz seçkin, ilhan erhan, nigan bayazıt, şermin alyanak, ümit celbiş gibi hocalar da zamanında yurt dışına giderek endüstri ürünleri tasarımı okumuşlardır.
  • (bkz: diğer)

    normalde bunu seçer fakat, efes fan card başvurusunda meslek sekmesinde "endüstriyel tasarımcı" olarak yer bulmuştur kendisine, bu meslek sahibi kişi.
  • işi aslında malzemeler, yöntemler ve insanlar arasında karmaşık bağlantılar kurup bunu kullanıcıya sezdirmemektir.
  • bir yazarın bana yeşillendirmesine verdiğim kapsamlı cevapları sizlerinde okuyabilmesi için biraz elini yüzünü düzeltip buraya da ekleyeyim dedim.

    sorular:
    endüstri mühendisinin yapamadığı neyi yapabiliyorlar?
    cad bilen ve azıcık göz zevki olan bir mühendis yerine neden tasarımcı çalıştırmalıyım, fazladan ne bilir?
    bir ürün tasarlanırken dikkat edilecek çok sayıda ekonomik ve teknik faktör var. mühendislik eğitimi almamış birinin bu süreçteki rolünü merak ediyorum.

    cevap
    (end. tas. : kısaltma endüstriyel tasarım)

    şimdi şöyle kestirmeden yanıt vermek gerekirse
    "cad bilen ve azıcık göz zevki olan bir mühendis " ile endüstriyel tasarım eğitimi almış birini kıyaslarsan. kameramanla yönetmeni kıyaslamış gibi olursun.
    çünkü modelleme iyi bir end. tas. çı için işin yalnızca %5 i falandır diyebilirim. yani en baba modelleme programının eğitimi-kursu bir yıl falan sürer (bir kaç istisna hariç). benim 4 yıllık okul eğitimimde hepsi yarımşar dönem olmak üzere 4 bilgisayar programı dersi almışım bunun sadece 2 tanesi modelleme programı.

    şimdi kestirme olmayan uzunca cevap kısımına geçeyim:
    çalıştığın sektör ve ürünler nedir bilmiyorum. tesisat borusu üretiyorsan evet haklısın end tas. yla çalışmana gerek yok. belki teydep projesi falan yapmak istersen ihtiyaç duyabilirsin. o bile nadirdir (zonguldak erdemir de çalışan sınıf arkadaşım var.) ama özellikle son kullanıcı ürünleri üreten bir sektörden bahsediyorsak ve özellikle avrupa pazarı hedefleniyorsa end tas. yla çalışmak gerekiyor. son kullanıcı ürününden kasıt. beyaz eşyadan mobilya ya arabadan kırtasiye malzemesine ambalajdan, mutfak robotuna. bu sekmelerdeki tüm iyi ve başarılı firmalarda orjinal ürün üretiliyorsa end tas vardır. bi kaç istisna dışında.

    neden?
    bir end tas. cı projesine göre değişir ama bir projeyi hammadde halinden yeniden hammeddeye dönüşene kadarki tüm süreçlerine müdahil olabilir.
    tasarım yaparken kriter grubları belirler, bunlar: üretim, pazarlama, yatırım ve müşteri diye basitçe özetlenebilir. bu kriterler içerisinde kalmaya çalışarak en güzel ve uygun çözümü sunar.
    pazar ihtiyacından, ergonomiye, trendlerden, üretim yönteminden, kalıp yatırımına, montaj senaryosundan, kullanıcı senaryosuna, nakliye kriterleri,... diye açabiliriz...

    şimdi diyeceksin ki tüm bunları değerlendirecek bilgiyi nereden bilecek işte o lisans sırasında bunları öğretiyorlar. ben anadolu üniversitesinde okurken malzeme dersimize malzeme mühendisliği bölüm başkanı bize özel müfredatla geliyordu. bir mühendis ile bir proje hakkında konuşurken mal mal yüzüne bakmıyorum üretime dair bi kriterin dışında çıkıldığında mühendis uyardığında anlıyorum. illa çıkmam gerekiyorsa o kriterin dışına, mühendisle tartışıp bi şekilde farklı bir çözüm yaratıyorum.

    endüstriyel üretimde plastikler dersimize arçelik'ten bir müdür geliyordu (ar-ge müdürü diye benim aklımda kalmış) metal dersimize osmangazi üniversitesinde bi mühendislik hocası geliyordu. ahşap seramik polyester bu böyle gidiyor. biz bu konuları genelde birer dönem alıyorduk tek sebebi araştırma yaparken ya da mühendislerle konuşurken onların korumak istedikleri üretim kriterlerini anlayalım ve o kriterlere uygun tasarım yapabilelim diye. yani bir malzemenin data sheet ine baktığımda bir mühendis kadar olmasa da beni ilgilendirecek kısımlarını anlıyorum.

    biz bu dersleri alıyorduk ardından da pazarlama dersine, arkeoloji dersine, ne bileyim tasarım tarihi derslerine falan giriyorduk. reklam dersi bile vardı. çünkü gerçek hayatta bizim bi pazarlamacıyla da anlaşabilmemiz gerekiyor, onun da yüzüne mal mal bakmamız gerekiyor. en basidinden şöyle örnek verebilirim. bi pazarlamacı gidipte üretimdeki bir mühendise, ürettiği ürünün bayiideki teşhir standı sence nasıl olmalı diye sormaz. "ne diyon la değişik"derler. üretim deki mühendisle pazarlamacı arasında, örnek olarak: üretim kalitesi şikayetleri olur ve termin sıkıştıma şikayetleri olur. o ürünün ambalajını, kataloğunu, fuar standını, websitesini gelip end tasçıyla tartışır, üretimdeki mühendisle değil.

    eğer kozmatik ve teknik değeri olan ve yüksek katma değerli ürünler üretilmek isteniyorsa ekipte muhakkak end. tas. olmalı. diyebilirsin ki yine de olmayabilir. kısmen haklı olabilirsin. ama bunun en büyük örneği ikea dır.

    ikea ya git her yerde tasarımcıların posterleri vesairesi vardır. diyebilirsinki "ikea ürünleri dandik ama." tavsiyem ikeayı gezdikten sonra eve geldiğinde ikeanın sitesine gir .com.tr deki tr yi sil .com sitesi açılacak ve senden ülke seçmeni isteyecek. isveçi ingiltereyi ya da almanyayı seç. oradaki ürünlerin fiyatlarıyla tr deki fiyatlarını kıyasla sonra da avrupa ülkelerindeki insanların alım gücünü ve yıllık kişi başı milli gelirlerini kıyasla. ikea mobilya konusunda en büyük ar ge şirketi. isveçte yaşayan ortalma bir kişi bir aylık maaşı ile ikeadan tüm evini yenileyebilir neredeyse. o yüzden ikea ürünleri uzun ömürlü değildir ve bu bilinçli olarak yapılır. her sene gel evini burdan yenile, kullanışlı, kısa ömürlü, şık ürünler kullan evinde. ama isveçteki kaliteli ortalama bir mobilya mağazasına gidersen bir maaşınla belki bir koltuk takımı alabilirsin. (tabi isvaçli birinin bir aylık maaşından bahsediyorum trdeki ortalama bi maaşla koltuk takımın belki tekli koltuğunu alabilirsin). o ortalama isveç markasının koltuğu da bizim ortalama ankara mobilyasından kat be kat daha kalitelidir. ikea sadece lack sephasından yılda milyonlarca adet üretip satıyor. çünkü oradaki endüstri mühendisi ya da makine mühendisi ya da cad cam ci gelip end. tas. çının işini yapmaya kalkışmıyor. herkes kendi işini hakkını vererek yapıyor. o yüzden de yüksek katma değerli çok güzel işler çıkartıyorlar. (ben isveçteki ikea ları da orlama ve üstü mobilya dükkanlarını da gezdim değişik zamanlarda biliyorum da konuşuyorum)

    şu an benim çalıştığım firmada iki tasarımcıyız. ve çalıştığımız şirket %60-70 oradında avrupa ihracatı yapıyor. direkt iskoçyaya irlandaya bile sevkiyatları var (uç kesimler olduğu için bu örneği verdim yani ingiltere aktarması yapmadan gelen siparişleri var) kar maliyet farkları çok fazla bir şekilde satıyorlar. niye orjinal güzel ve kaliteli ürün üretip satıyorlar. bir endüstri mühendisinin işi üretim hattının kalitesini, pazar ihtiyacına uygun şekilde tutmak olmalı. modelleme programı biliyor diye ürün tasarımı yapmaya kalkışmak olmamalı. şirkette varsa end tas cı onun ürünlerini tasarlamasına yardımcı olacak en doğru teknik bilgileri vererek kavga etmeden yönlendirmeli.

    umarım yanıtım tatmin edici olmuştur. başka sorularınız varsa seve seve yanıtlarım.
  • gelecegin meslegi, gelecegin meslegi diyerek sectiğim sonrasında iyi bir iş bulamama korkusuyla ve bari alandan uzaklaşayım yeni birşeyler ögreneyim diye düşündürüp beni avrupada yüksek lisans yapmaya baslatan bölümün mesleği.
hesabın var mı? giriş yap