• "... kalabalıktan, ölümlerden ve acıdan kaçan bir genç adamdan otel'in anahtarlarını aldım, üç de kalın battaniye istedim. gemileri kıyıya yanaştırmayan, pencere pervazlarını zorlayan azgın bir fırtınanın yanıbaşında ' muhasebe' ye giriştim kendimle.
    ne çok sevmiştim! bedenim ve belleğim ne kadar unutkandı...
    ...
    ölü bir zamansızlık kokusu dolanıyordu ada'da. yaz, çekilmiş bir diş gibi yokluğuyla zonkluyordu.
    bulaşıkları yıkadıktan sonra otelden çıktı, kıyı şeridi boyunca yürüdü. savrulan yapraklarla boğuştu, çamurlu kuma daldı çıktı. mermer parçalarının güzelliğine baktı. bir yaz gecesi, kendi içinde bir gezegen kadar özgür, tek başına, mutlu saydığı denizi gözledi. hırçındı deniz.
    şimdi beyaz olucak yazılarında bunları kaç kereler anlatmıştı. zorlamıştı.
    otelin kocaman, eski anahtarını okşadı.
    kıyıda otururken enis bey'in adımlarını izlediğini, kan tutmuş gibi hep onun gezindiği yerlere döndüğünü, onun oturduğu iskemlelerde onun konuştuğu kişilerle konuştuğunu kavradı. birden. neden korkunun ya da acısının nesneleriyle özdeşleşmişti böylesine?
    neyin gerekçesini arama peşindeydi? "
13 entry daha
hesabın var mı? giriş yap