345 entry daha
  • babam okutmadı beni. “kız çocuğu orta okuldan sonra okumaz.” derdi.
    evlendikten sonra kocam okuttu beni.

    güneşli bir yaz gününde, yeşili bol, fındığı çok, oksijeni sınırsız bir köy olan giresun yeşilköy’de, orta halli bir ailenin 3 erkek çocuğundan sonra dünyaya geldim. ilkokulu köyde okudum. orta okulu ise annemin babamı zorlaması ile ilçede bitirdim. lise mi? imkansızdı, olmadı da... okumak ister miydim? çok fazla! ama çocuktum, karşı koyamazdım ya...

    “mutlu bir çocukluk geçirdim,” diyebilirim. ama okula devam edememek, içimde ukde olarak kalmıştı.

    okumayı istediğim kadar, evlenmeyi de istiyordum. “bir an önce şehirli bir çocuk gelsin de, evlenip gideyim bu köyden,” diyordum. köy yerinde “şehirli çocukla evlenme” muhabbeti arkadaşlar arasında konuşulan konuların başında gelmesi karakterimin oluşumunda etkili olmuştu.

    sene 2002 olduğunda ve 17 yaşıma girdiğimde, geldi o “şehirli çocuk”... hem de istanbul’un merkezindendi. beyaz atı ile... uzak sayılabilecek akrabalarımızdandı da... daha ne olsun?

    kumral düz saçları ile içinde kaybolduğum ela gözlerini ilk gördüğüm zaman, “ben onunla evleneceğim!” dedim. uzun boyu, kavruk yüzüne vurulmuştum. kendi halinde, çok konuşmayan bir adama benziyordu. konuştuğu anda bilgisi ona karizma katıyordu. belki de ben cahil olduğum için, o bana filozof gibi geliyordu.

    aileme içimdeki düşünceleri söyleyemezdim. “ben çok hoşlandım, aşık oldum,” diyemezdim. söz hakkı olabilir miydi kız çocuğunun? insan değildim neticede!

    aklımdan geçenin başıma geleceğini bilseydim, içim içimi yemezdi. babamın aklında da beni, benden 4 yaş büyük olan bu yağız delikanlı ile evlendirme fikri varmış. bana annem üzerinden konu gelince, ayaklarım yere basmayı bıraktı. yeşilköy’ün ağaçları artık tozpembeydi benim için. mutluluğumu kelimeler ile ifade edemiyordum.

    3 ay içerisinde evlendim. birbirini tanıma aşaması diye bir şey olamazdı. ben de istemiyordum zaten. cahildim, çocuktum neticede.

    evlenmeden önceki bana tozpembe görünen dünya, evlendikten sonra değişti. 2 yıl süren evliliğim boyunca, çok konuşmayan adamın aslında sinsi olduğunu anladım mesela. okuduğum kitaplardan dolayı ufkumun açılmasından mıdır, bilinmez; o bilgili adam, dışı güzel olup içini açtığında bomboş olan denizdeki midye kabukları gibi gelmeye başladı. ve maalesef en önemlisi dürüst olduğunu düşündüğüm adam tarafından defalarca aldatıldım. aileme yansıtmayacağım için babamların bilmeyeceğini, dolayısıyla boşanamayacağımı, olur da boşanırsak babamın arkamda durmayacağını bildiği için çok rahat davrandı. ve tabii ki maddiyat... ben okumamıştım. bir mesleğim de yoktu. eşime “bağımlı” bir hayat yaşamak zorundaydım. çaresiz ve mutsuz iki sene geçirdim.

    sayısını bilmediğim aldatmaların sonunda, artık dayanamayıp, tüm kanıtları toplayıp, mahkemeye sundum ve boşandım. babam ise hiç şaşırtmadı. çocuklu bir kadındım ben. “artık bozulmuştum”... reddetti beni hiç düşünmeden. annem, babamın tehditlerini içi yana yakıla karşıladı. ağabeylerim babamın sözünden çıkamazdı.

    boşandıktan sonra ara işlerde çalıştım. bebeğim yanımda ve istanbul’un ucuz semtlerinden birinde kalıyordum. yaşlı ev sahibim nedime teyze, hayatıma yakın bir geçmişi olduğu için halime acıdı ve neredeyse bedavaya yakın bir ücret karşılığında eski evini bana kiraladı.

    evliliğimde yaşadıklarımın sonucu oluşan buhranlı hayatım, içimde ukte kalan “okuma isteğini” ortaya çıkardı. hem çalışır, hem okur, hem de bebeğime bakabilirdim. liseyi açıktan bitirip, üniversitenin işletme bölümünü kazandım. üniversiteyi okurken 4,5 yaşına gelen bebeğimi hafta içi ev sahibim nedime teyzeye bırakıyor, okula gidiyor, ders bitince işe gidiyor, akşama doğru eve geliyor çocuğumla ilgileniyordum. geceleri ise ders çalışıyordum.

    yorucu geçen günlerimde içimdeki hırs, bana bitkinlik hissettirmiyordu. nedime teyze pazar günü öğleden sonrası için de kızımı alıyordu. bana uyuma imkanı sunuyordu.

    nedime teyze memur emeklisi bir kadındı. yaşadığı hayatı anlatmak uzun zaman alacaktır. o da köylü kızıymış. o da evliliğe çok özeniyormuş. o çocukluk hırslarıyla erken yaşta kaçarak evlenmiş. ve o da aldatılmış. benim hayatım kadar zorluymuş onunkisi de. onun artısı; kendisini okutan ve desteğini esirgemeyen bir babasının oluşu imiş. dolayısıyla boşandıktan sonra aile desteği ile kolayca hayata tutunmuş. ona gerekli olan bir “nedime teyze” ihtiyacı olmamış. benim ise şansım onun ile tanışmak oldu.

    bu şekilde işletme bölümünü bitirdim. yaşım 26’ya gelmişti. orta ölçekli bir firmada başlayan çalışma hayatım, kurumsal bir firmada devam etti. 2013 yılından beri bu kurumsal firmanın insan kaynakları biriminde çalışıyorum. kendi kendime maddi manevi yetebiliyorum.

    hayat ile aram uzun süredir çok iyi. 2011’den beri artık daha fazla gülüyorum. daha özgürüm. ayaklarımı yere daha sağlam basıyorum. kendimi daha çok seviyorum... ama nedime teyzeyi kendimden daha fazla seviyorum. yalan yok!

    annem ile gizli saklı görüşsek de babam ile hala küs durumundayız. kendisi bana küs aslında. bugün telefonunu açacağını bilsem şimdi ararım. yüzüme bakacağını bilsem, hemen giderim yanına. ama çok inatçıdır!

    “babam okutmadı beni”, “kocam okuttu beni” demiştim ya... işte böyle okuttu beni. onun sayesinde okudum ben. iyi ki evlenmişim... iyi ki aldatılmışım... iyi ki boşanmışım... iyi ki kızım benim kızım olmuş... ve iyi ki nedime annemi tanımışım...

    bizim sülalede en başarılı kişiye gelince. belki doktor, avukat, mühendisler arasında seçmem gerekiyor olabilir ama hayat şartlarını göz önüne almam ve kadın olmam sebebiyle sülaledeki en başarılı kişi kuşkuşuz benim... ve bunu söylemekten gurur duyuyorum.

    doktor olmak isteyen 17 yaşındaki kızımın da okulunda çok başarılı bir öğrenci olması ise ayrıca başarımı taçlandırıyor diye düşünüyorum...

    edit1: bilgi birikimi yüksek, vicdanlı, ne yaptığının bilincinde ve güvenli kadınlar yetişmesi dileğiyle... geleceğimiz olan çocuklarımızı yetiştiren yine kadınlar olacaktır.

    “bir erkeği eğitirseniz, bir adamı eğitirsiniz. bir kadını eğitirseniz, bir kuşağı eğitirsiniz.”

    edit2: sayısız mesaj aldım. çoğuna cevap veremedim. ancak içlerinden hayatı ile ilgili umutsuzluğa kapılan, ailesi ile sorun yaşayan, sınavlara hazırlanıyor olup stres yaşayan, sorunlar yaşayıp tökezleyen ve boşandığı için hayatının bittiğini düşünen tüm arkadaşlar için umut ışığı ve örnek olduğumu okumak mutlu etti beni. onları motive etmek bu yazımı anlamlandırdı.
998 entry daha
hesabın var mı? giriş yap