1174 entry daha
  • ön edit: bir entry girdim, yediğim küfür önümde, yemediğim arkamda. ben ne hollanda’yı övdüm, ne hollanda’ya sövdüm. genel olarak etrafımda yaşadığım şeyleri sizlere yansıtmaya çalıştım. bütün hollanda ile etkileşime mi geçtim? hayır. bu sebeple yazdıklarım benim yaşadığım çevreyi, gözlemlerimi yansıtır. kimine göre doğrudur, kimine göre yanlış. ancak bu entryden ders aldım ve entrylerimin ekşi şeylerde paylaşılma şıkkını kaldırdım. en azından daha kafa rahat olur. ayrıca hollanda’dan ayrılalı neredeyse 7 yıl oldu, pek çok şey değişmiştir eminim. kısaca bu yazıyı 6 yıl boyunca hollanda’da ikamet eden bir bireyin yazıları olarak algılayın. ayrıca belirteyim, tamamen taraflı bir yazıdır. kendi bakış açımdan benim görüşlerimi yansıtan bir yazıdır, ki yazının hiç bir yerinde tarafsızım demedim.

    yaklaşık 6 yıl hollanda’da ikamet eden biri olarak bende bir kaç kelam edeyim burada;

    - bir çok hollandalı ciddi manada gizli ırkçıdır, almanlardan ölesiye nefret ettikleri için ırkçılığı açıktan değil gizli yapmaktadırlar. zira açıktan ırkçılık yaparlarsa nefret ettikleri almanlardan farkları kalmıyor ve bu durumu kabul edemiyorlar. (edit: bunu bütün hollandalılara genellemek yerine belirli bir kesim için söylemek daha doğru, bu sebeple hollandalılar kelimesi bir çok hollandalı olarak güncellendi.)

    - hollanda giyim kuşam konusunda pahalıdır lafına çok katılamıyorum. amsterdam evet pahalıdır, ancak ucuza gayet kaliteli giyecek bulabileceğiniz lokal mağazalar vardır. özellikle indirim zamanları çok çok ucuza ayakkabı ve giysi alabilirsiniz. ha tabi moda anlayışları resmen facia, hollanda’dan sonra önce belçika’ya, ardından fransa’ya yerleştim, özellikle fransa ile kıyaslarsanız hollanda tam bir zevksizler ülkesidir moda açısından.

    - hizmet alımı çok pahalıdır, bakın pahalı değil çok pahalı, tabii işinizi legal yaptırmak isterseniz. her zaman kaçak göçmenler sayesinde illegal ve daha ucuz, haliyle daha güvensiz ve kalitesiz, işçilik seçenekleri mevcuttur.

    - kira konusuna girmiyorum bile, devletten huurtoeslag almazsanız ayvayı yediniz, onu alabilmek için ise gelirinizin baya bir düşük olması ayrıca evinizin o geri ödemeye uygun olması gerekiyor. (huurtoeslag: devlet tarafından yapılan kira yardımı.)

    - sağlık sigortası keza başka bir sorun, özel sigortalar aracalığı ile yapılıyor, geliriniz düşük ise tek çıkar yolunuz zorgtoeslag. (zorgtoeslag: devlet tarafından yapılan sağlık sigortası yardımı.)

    - yeme - içme marketten alışveriş ile yapılacaksa ucuz, hatta çok ucuz. hem kaliteli gıda bulabilirsiniz, hem ucuza bulabilirsiniz. özellikle balık eti konusunda muazzamlar. her pazara çıktığınızda 2-3 euro’ya çok leziz kibbeling yiyebilirsiniz. (kibbeling: bir çeşit kızarmış balık.)

    - vergi kısmı sıkıntılı, çok yüksek vergiler var maaşlara uygulanan. ancak eğer hollanda dışından kalifiye bir eleman olarak hollanda’ya gelirseniz ve hollanda’da emekli olmayı düşünmezseniz 30 percent rulinge tabi olabilirsiniz. yani maaşınızın %30’u size vergilendirilmeden verilebilir. bu size hem nakit fazla para kazandırır, hem vergiye tabi tutulan maaşınız düşük olduğu için düşük vergi dilimine girmenize sebep olur, bu hollanda gibi temiz su vergisi dahi alan bir ülkede büyük bir nimettir. ancak bu %30 kuralı emekli maaşınızı etkiler; vergilenen maaş %30 düştüğü için otomatikman hak ettiğiniz emekli maaşı %30 düşer. bu kural ben hollanda’da iken 10 yıl boyunca geçerli idi, 10 yıl sonunda artık kısmen dutch sayılıyorsunuz, kural düşüyor. (edit: ben 2008 yılı için yazmıştım, 5 yıla düşmüş yeni sistemde)

    - öğle yemeği kültürü yok, en iyi ihtimal ile döner veya çin yemeği yersiniz öğlenleri.

    - servis kültürü yok ama gerekte yok, eviniz kaç km uzakta ise maaşınıza ona göre bir yol yardımı yansıtılıyor.

    - genelde size ödenen maaştan her ay yaklaşık %8’lik kesinti yaparak bunu size yılda iki kere (mayıs ve aralık) çift maaş olarak ödüyorlar. bu güzel bir şey çünkü maaşlar yüksek olduğu için bu kesinti sizi etkilemiyor ve yılda iki kere çift maaş alınca tatile gitmek ekonomik olarak sorun olmuyor. dilerseniz bu parayı yıl içine yayarak da alabilirsiniz.

    - senede hafta sonu hariç 40 gün izin hakkınız var, ve inanın bu çok yüksek bir sayı. hele türkiye gibi sürekli çalışılan bir ülkeden geçiş yaptıysanız. bu 40 gün iznin 5 gününü devlete satabiliyorsunuz ve karşılığında yarım maaştan biraz az bir ücret alabiliyorsunuz. (edit: bu sadece akademide geçerli imiş, diğer sektörlerde 20 gün izin varmış, aldım elime nickimi rumuzlu yazara teşekkürler)

    - aile hekimliği facia, acil sağlık sistemleri facia, ancak kanser gibi hastalıklara bakımları iyi. ayrıca çocuk sağlık sistemleri fena değil.

    - amsterdam’ın hollanda ile alakası yok, amsterdam hollanda’nın makyaj yapılmış yüzü. benim hollanda’da en sevdiğim şehirler; utrecht, nijmegen, zwolle ve groningen olmuştu. breda ve arnhem fena değildi. rotterdam, den haag ve eindhoven’ı çok sevememiştim.

    - türklere temkinli yaklaşmakta fayda var, geneli iyi ama yediğim en sağlam kazıkları da türklerden yedim.

    - güneş fazla yok, yağmur çokça var, bunlar zaten bilinen şeyler.

    - bir keresinde hollandalı bir arkadaşım ben türkleri seviyorum demişti, neden diye sorunca faslılardan daha iyi olduğunuz için diye cevap vermişti :/ .

    - herkes bir noktaya kadar ingilizce konuşuyor, bu önemli zira flemenkçe benim hayatımda gördüğüm en absürt ve kural dışı dil. biraz almanca biraz ingilizce karışmış kuralsız bir germen aksanı ortaya çıkmış.

    - akademik bir ortamda iseniz ırkçılık fazla gözünüze batmıyor, ancak uzun süreli ikamet ediyorsanız kesinlikle ırkçılığa maruz kalıyorsunuz. mesela ben bir iki kere restoranda ve markette başkalarına ırkçılık yapıldığına denk geldim. hatta birinde karadenizli bir türk çok sinirlenmişti, onu dışarı çıkarmak zorunda kaldım. ben ise bir kere bir öğrencim tarafından ırkçılığa maruz kaldım, o öğrenciyi de diğer öğrenciler kınamıştı ben fazla umursamamıştım. ancak bu konuları kafaya takan biri iseniz belirteyim, 5 yıl ve üzeri bir süre hollanda’da kalırsanız kesinlikle bir şekilde türk kimliğiniz ile alay edilir, aklınızda olsun. umursamak yada umursamamak sizin elinizde.

    - albert heijn, hoogvliet, lidl, aldi, c1000 gibi marketler her türlü ihtiyacınızı karşılar.

    - hollanda’da iş yerinde yüksek pozisyonlarda çalışanlar incelenirse iki şey farkedilir; 1) hollandalı olmayan çalışan sayısı azalır. 2) kadın çalışan sayısı azalır. hollandalı kadınlar özgür ve öz güvenli kadınlar, ancak, yüksek mevkilerdeki pozisyonlarda bir erkek hegemonyası hakim.

    - perde kültürü yok ülkede, her an çok garip manzaralar ile karşılaşabilirsiniz evlerde.

    - bisiklet olmazsa olmaz.

    - ülke içi ulaşım trenler ile çok rahat. biraz pahalı ama bu hema tarzı mağazalarda satılan ucuz günlük biletler ile uzak seyahatler için kompanse edilebiliyor.

    - hema demişken bahsedeyim, şu an hollanda’ya dair özlediğim belki tek detay hemadır. fransa’da da var ama hollanda’da ki kadar iyi değil.

    - çalışma ortamı açısından avrupa’nın en iyi ülkesi hollandadır. kendi branşım açısından konuşursam, bir ülke düşünün ve o ülkedeki tüm üniversiteler dünyanın en iyi 200 üniversitesi arasında olsun ve büyük çoğunluğu ilk 100’de olsun; leiden, utrecht, delft, eindhoven, wageningen, groningen, twente ve amsterdam şehirlerinde bulunan üniversiteler ilk aklıma gelenler.

    kısaca hollanda benim gözümden böyle, gidecek herkese mutluluklar dilerim zira ben hayatımın en mutlu anlarının bir çoğunu hollanda’da yaşadım.

    edit: imla.
    edit 2: arkadaş bu nedir ya? facebook’ta rastgele bu entrynin ekşi şeylerde paylaşıldığını gördüm, altında hollandacasından türkçesine bir ton küfür... biri yazmış ne o öyle hollandaca yazmışsın anlamıyoruz, güzel kardeşim, çok merak ettiysen ara, araştır, bul. evet akademisyenim amacım insanları araştırmaya yönlendirmek, anlayış doğru ama uygulama sıkıntılı. biri flemenkçe küfür etmiş yalan dolan demiş... çok enteresan bir milletiz, ben burada türkler hakkında tek olumsuz kelime etmedim, hatta geneli iyidir dedim ve kendi özelimde yaşadığım tecrübelerden bahsettim, adam türkler neden ezik diye sorgulamış... neyse, canları sağolsun ama agresif davranmadan eleştirme kültürünü milletçe nasıl edineceğiz hiç bilmiyorum. sakin sakin söyle lafını geç, illa bir küfür, illa bir aşağılama...
2374 entry daha
hesabın var mı? giriş yap