4 entry daha
  • duo, dü*, dwo, two gibi farklı dillerde kelimelere evrilen, orijinal yunanca anlamı ise ikinci olan deuteros nasıl da doğurgan bir kelime.

    mesela normalde hidrojenin çekirdeği tek bir parçacıktan* oluşuyor ki bu izotopun adı protiyum. fakat protona ilave olarak bir de nötron varsa bu ikinci izotopa deuterium (döteryum) deniyor. eğer patron çıldırdı ve bir nötronunuz daha olduysa gözünüz aydın, trityumunuz var demektir. elinizi korkak alıştırmayıp 4, 5, 6, 7 ve hatta müonyuma* kadar gidebilirsiniz ama önce anüsü, ikinci olarak da ağzı oluşan canlılar grubu deuterostomia sınıfına dahil olduğumuz ve sıkıcı şeyleri döteryumumuzla dinlediğimiz için hidrojen izotoplarına ilişkin bu izah karışık gelebilir ve ikinci bir kez daha anlatılması talep edilebilir; tıpkı on emir'in ikinci kez anlatıldığı tevrat'ın ilgili bölümü deuteronomy'de yapıldığı gibi.

    tabi aristoteles nazarında ikinci dereceden töz (deuterai ousiai) olmaktan öteye geçemeyen insan türü için bir konuyu ikinci kez anlamamaktan daha beter olan ise hayatta hiç başrol (protagonist) alamayıp hep ikincil rollerle yetinen (deuteragonist) ve üstüne üstlük renk reseptör hücrelerinin ikincisi olan yeşili göremeyen biri olup (deuteranopia) roma'da (caput mundi) değil de ikinci roma'da (deutera roma), yani istanbul'da yaşamaktır. bu durumda elde tek seçenek kalıyor: bizans müziği'nin ikinci makamı (hüzzam'a tekabül eden) deuteros'la hüzünlenmek.
1 entry daha
hesabın var mı? giriş yap