6 entry daha
  • - yıldırım bayezit bizans'ı tam dört defa kuşatmıştır. dördüncü kuşatma timur'un anadolu'ya girmesi üzerine kaldırılmıştır. anonim bir grek kaynağına göre, bu dönemde artık ülkelerinin kurtulma ümidini toptan yitiren bizanslılar, başkentin anahtarını teslim etmek üzere bayezid'e bir elçilik heyeti göndermiştir. bu heyet kütahya'da sultanla buluşmayı hedeflemektedir. ancak beklenmedik bir olay olmuştur, bu olay onların müjdeli haberle konstantinopolis'a dönmelerine, imparatorluklarının ömrünün de 50 sene daha uzamasına neden olmuştur.

    - osmanlı tarih yazıcıları osman bey'e bağımsızlık alametlerinin alâeddin keykubad tarafından verildiğini yazar ve hatta karamanoğulları'nın ataları buna göre zamanında osman bey'in hizmetindedir ancak karamanoğulları'ndan kalan arşivlere göreyse, osman bey selçuklu sultanının sürülerinin çobanıdır. inönü'de ne kadar koyun, sığır, at, deve ve katır varsa osman bey bunları gözler. karamanoğlu mehmet bey selçuklu sultanı'nı devirip hükümdar olunca ise osman gelip bağlılık bildirir ve mehmet bey ona topraklar verir, dolayısıyla osman bey'e bağımsızlık alametleri karamanoğullarınca verilmiştir. yine karamanoğulları selçukluların devamı olarak kendilerini görür. ancak osmanlılar meşruluk için bağımsızlık alametlerinin selçuklular tarafından verildiğini söylerler ve bir yandan da timur döneminde yine meşruluk için soy oğuz han'a kadar dayandırılır.

    - tarihin kazananlar tarafından yazıldığı, daha doğrusu yukarıdaki bilgileri göz önüne aldığımızda kazananın bazı durumlarda yazmaktan çok sesinin daha güçlü olduğunu ele alırsak acaba hangi taraf haklıdır? örneğin karamanname'de karaman sultanları için şah ve sultan terimleri kullanılır ancak bizim tarihimizde karamanlılar daima bey olarak adlandırılmıştır. zannımca karamanlılar boyunduruk altında olmadıkça eminim ki bu unvanları kullanmışlardır, ki isyan eden ve tahta çıkamayan veya bazı şehirleri ele geçirip hutbe okutup sikke bastırmakla ardından ise defedilmekle kalan bazı şehzadelerin dahi sultan olarak anıldığı halde dahi koskoca bir bölgeyi yöneten ve zaman zaman şahlanan karamanlıların kendilerini şah veya sultan olarak adlandırması ne kadar absürt kaçabilir? tarih kitaplarında veya osmanlılarca kayda alınan arşivlerde buna ne kadar denk geliyoruz ki? burada da tarihin kazananlarca yazılması veya kazananların gözüyle incelenmesi devreye giriyor.

    - kaç tane hristiyan olan osmanlı şehzadesi duydunuz? evet bunlardan birçok var ama bir tanesine göz atalım. öncelikle yıldırım bayezit'in 10'dan fazla çocuğu vardır. bunlardan birisi de yusuf çelebi'dir. kendisi bizans başkentinde hayata gözlerini yummuştur. artık oraya mı kaçtı yoksa bebeyken mi verildi bilinmez. ki kaçtığını sanmıyorum zira bizans'a rehine olarak o dönemlerde verilen pek çok şehzade mevcut. zira ağabeyi süleyman çelebi, geçiş için bizans'a farklı kaynaklardan gördüğüm üzere iki erkek bir de kız kardeşini rehin vermiş, mehmet çelebi bizans imparatoruna pederim diye hitap etmiş ve ölmeden önce iki oğlunu da yine bizans'a rehine olarak vermeyi düşünmüştür. neyse ki bu durum oğlu ikinci murad tarafından engellenmiştir. neyse, ne diyorduk? yusuf çelebi. evet. şehzade yusuf istanbul'da bir veba salgınında ölmüştür ancak ölüm döşeğinde vaftiz olarak hayata gözlerini yummuştur. hatta adının demetrios olduğu söyleniyor.

    - birçok kişi düşünmüştür elbette, yahu osmanlı'da o kadar taht kavgası var ama bir tanesi bile kazanıp da başa geçememiş diye. ancak bu kanı zannımca yanlıştır. örneğin fetret devrini ele alalım. süleyman çelebi 1402 ile 1411 yılları arasında ülkenin o dönem başkenti olan edirne'de sultanlık yapmıştır ancak bugün kronolojide padişahlar arasında yer almaz. zira iç savaşı kazanan ve bir şekilde abileriyle kardeşlerini ortadan kaldıran veya ölmelerini sağlayan ve bu bağlamda tek sultan olan çelebi mehmet 5. padişah sayılır. şimdi bir an için yaşananın aksine, süleyman çelebi'nin mehmet çelebi'yi ortadan kaldırarak tek sultan olduğunu düşünelim. o zaman tarih, mehmet çelebi'yi amasya ve etrafında bir süre hüküm süren isyancı bir şehzade olarak yazmaz mıydı? diğer birçok şehzade gibi. mesela ii. bayezid'in oğlu şehzade ahmet gibi. ancak taht savaşını çelebi mehmet kazandı ve tarih böyle yazıldı.

    - üçüncü osmanlı padişahı murad hüdavendigar, bizans'ı vasalı yapmıştır ve vasalı yaptığı bizans imparatorunu ordusuna katıp sefere çıkmıştır. bizans imparatorunun oğlu andronikos istanbul'da, osmanlı padişahı murad'ın oğlu savcı bey ise bursa'da bırakılmıştır. bu dönemde rum ve türk halklarının kaynaştığı kadar elbette saraylarla birbiriyle kaynaşmış haldedir. yani beraber büyüyen birçok şehzade ve prensin olması bir yana, bu isimler çoğu zaman birbirini tanımaktadır. misal, bizans ve selçuklu saray ilişkileri de iyidir. öyle ki, bizans'tan sürgün bir soylu selçuklu sarayına, selçuklu'dan sürgün bir hanedan üyesi istanbul'a kaçmaktadır. hatta hristiyan olan selçuklu hanedan üyesi dahi vardır. neyse, andronikos ve savcı olarak bildiğimiz bu iki isim birlikte 1373 yılında isyan etmiştir. ancak yenilgiye uğramışlardır.

    - dulkadiroğulları diye bir beylik yoktur. aslı zülkadiroğulları demektir. zülkadir ise itibar sahibi anlamına gelmektedir. böyle bir isim hatasının ortaya çıkması, tarih yazımındaki bir hatadan kaynaklanmaktadır. dâl harfi ile zâl harfi karıştırılmıştır. bu hatadan dolayı da ortaya dulkadir ne yaa ehe ehe diye espriler meydana çıkmıştır.

    - yine tarih yazımında bir başka taraflılık. fetret devri'nde şehzadeler timur'dan berat almışlar ve tahtta da bu şekilde hak iddia etmişlerdir, çelebi mehmet tek sultan olunca da ülke bütünlüğü sağlanmıştır. ancak timur devleti'ne bağımlılık bitmiş midir? hayır. örnek olarak mehmet çelebi'den sonra tahta çıkan ikinci murat'ı verebiliriz. onun döneminde osmanlıların timurlulardan hala çekindiği açıktır. öyle ki, osmanlı anadolu'da çok da büyük bir ilerleme kaydedememiştir. zira beylikler hala timurlular tarafından korunmaktadır. ikinci murad da şahruh'tan çekinmektedir. bir nevi vasal halindedir. ancak tarih yazımında hiç böyle bir şeye denk geldiniz mi? koskoca osmanlı hiç kimseye bağlı olabilir mi? evet olabilir. öyle ki, şahruh, murad'a hilat göndermiştir. kaftan olarak bildiğimiz bu nesne bağlılık bildirme aracıdır. murad da bu hilati giymiştir.

    - çelebi mehmet'in fetret devri döneminde ve sonrasında bizans ile ilişkileri oldukça iyidir. hatta kendisinin, yukarıda belirttiğim üzere, bizans imparatoru ikinci manuel'e baba/peder diye hitap etmesi ayrıca ilginç bir anekdot.
hesabın var mı? giriş yap