1235 entry daha
  • new york city dediğimiz yer 5 bölgeye ayrılır;
    bronx
    manhattan
    brooklyn
    queens
    veee o ayrı adacık parçası staten ısland..

    nüfusu 8.7 milyondur ve bunun 3.1 milyonu göçmendir (vatandaş olmayan ama geçerli vizesi olan)
    ve 560.000 undocumented (yani bildiğiniz kaçak ne vize ne herhangi bişey) insan vardır.
    new york diğer eyaletlerden farklı olarak; kaçak yaşayan insanlara hiçbir müdahele de bulunmaz. hatta gider sağlık sigortası verir. sana bakar. garip bir şekilde teşvik eder. bir avukat bulup az zorlasan çalışma izni bile alırsın. ama tabi sen her zaman legal gel legal kal. böyle işler bunu şuan okuduğun gibi kolay olmayadabilir.

    neyse başlayalım;

    brooklyn: ben brooklyn’i severim, burası kuzey ve ortasında yahudi ağırlıklı güneye indiğinde ise tamamen kafkasların ve rusça dilinin egemenliğine giren. queens’e doğru sınıra dayandığında ispanyolcanızın olması gerektiği inanılmaz karışık bir yer. fiyatlar daha uygundur brooklyn’de genel olarak. parkları güzeldir. herkesin sandığının aksine central park’a beş çekecek prospect park’ı vardır. her türlü daha güzeldir. gelirseniz uğrayın. yanında bir botanik bahçesi var ki ağzınız düşer..

    manhattan ; pahalı ve gezmelik görmelik turistik yerlerin bolca olduğu ada parçasıdır. o ünlü times square burda yer alır. empire state binası, central park.. kısacası 5-6 günlüğüne turist vizesiyle gelenler burda takılır genelde. dünyaca ünlü broadway tiyatroları burdadır, amerikalı yahudiler zamanında dizayn etmiş ve sonrasında üzerine çok konulmuş devasa tiyatro salonları inanılmaz bir teknoloji ile donatılmıştır. hayatınızda göremeyeceğiniz kalitede tiyatro oyunları neredeyse sinema filmiyle yarışacak prodüksiyon teknolojisi donanımıyla izleyebilirsiniz. (baya iyi, ben king kong’u izledim ilk 45 dakika bu sahnede ki gorilla gerçek mi harbiden!’ diye düşündüm bildiğin. üzülerek söylüyorum ki biletler çok pahalıdır. hatta türkiye’den geliyorsanız ben sizi onun yerine off-broadway’e alayım, o da aynısının düşük bütçelisi, gene manhattan’da mevcut.
    manhattan adası çok düzenlidir, gökdelenlerin mabedidir. içinde belli ülkelerin yerleşim mahalleleri vardır. örnek; china town, little italy, korea town (bu ara kore akımı aldı başını götürdü her yer kore barbekü mekanı doldu taştı, italyanların mahallesinden alabildikleri tüm payı alıp genişlettiler yerlerini)..vs.
    çoğu sokaklarında gökyüzünü pek göremessiniz yüksek binalardan. insanların yıllık gelir ortalaması yüksektir. en az 90-100 arası (afyon dinarı) ortalama diye atsak yalan olmaz. kiralar pahalıdır. yemeklerde pahalıdır.

    queens: ispanyolların tekelinde daha doğrusu hispanyolların tekelindedir, yani latin amerika ülkelerinden asıllı insanların ve mültecilerin yeridir queens.
    her yer latinodur. hayat daha da uygun burda. yaşam geneli olarak standartlar düşüktür. meksika’nın ciddi bir populasyonu vardır. taco’nun kralını burda yersiniz.
    ama insanlar bu taraflarda biraz tavşandır, ve hırsızlık yolsuzluk daha çoktur, dikkatli dolanmak lazım bazı mahallelerinde.

    staten ısland: new york city belediyesinin apayrı bir parçası olmayı başarmış bağımsız bir adadır ve brooklynden köprüyle geçersiniz.
    eskiden koca bir çöplükmüş bu ada. şimdi klasik 2 -3 katlı bahçeli amerikan evlerinin doldurulduğu, nyc ile alakası olmayan, anasının nikahı bir yer. 1 kere gittim siz gitmeyin.

    bronx: caz müziğin doğduğu, sesi yanık zenci abilerimizin türküler çağrıştırdığı efsane kafeleri olan. yolda gördüğünüz insanların 10’undan 13’ünün siyahi olduğu bir yerdir burası. ben şimdi burda sağlıkçı olmamdan ve yüksek lisans sağolsun makale okumaya da merakımdan mütevellit sahip olduğum bir bilgiyi paylaşayım sizinle; nedendir bilinmez, bronx’un bölgesel olarak aids oranı çok yüksektir. hemde ciddi anlamda bir yüksek grafik var şehrin geri kalanına hesapla. bilmiyorum. ırkçılık yapmayayım sebebi bilinmez. bronx genel olarak sakin gözükse de, bazı mahalleleri geceleri pek tekin değildir, ve çok garip insanlar yaşar. alpacino burdan çıkmıştır. bazı ünlü film yıldızları da burda doğmuşlardır. müziğe katkısı çoktur bu bölgenin. eskiden siyahiler buralarda demiryollarında çalıştırılırken keşfetmişler bazı müzik türlerini diye geyikler vardır.

    velhasıl kelam; nyc...herkesin aksanı vardır. kimse kimsenin nereli olduğunu sallamaz. herkes para yapma derdindedir. ve yaparda. insanları umursamaz ve kabadır. ya da yapaydır ve umursamazdır. ilişkiler hızlıdır, hayat hızlıdır, para hızlı akar , hızlı gelir.
    dünyanın en ışıldak şehridir. herkes buraya gelmek görmek ister. dünya’da var olan her yemeğin tadına, her artistin konserine, bir trene atlayarak gidebilirsiniz.
    kısacası ulaşamadığınız hiç bir şey kalmaz burda yaşıyorsanız. burda yaşadıktan sonra gittiğiniz hiçbir büyük kent sizi şaşırtamaz çünkü siz dünyanın başkentini görmüşsünüzdür artık.
    new york güzeldir...ama şimdi california’nın daha daha güzel olduğunu söyleyen var. öyle anlatıyorlar ki haklılar sanırım. ben henüz gidemedim. bakalım bende bu yaz artık işten güçten pandemiden zaman kalırsa bir uğrayacağım oraya, sonra bunu editlerim. sağlıcakla kalın.
309 entry daha
hesabın var mı? giriş yap