7 entry daha
  • bugünkü birgün gazetesine dolu dolu bir röportaj vermiş akademisyen. solun yoksul kesimlere hitap edecek bir dil kullanmadığını belirtmiş. ulusalcılığın tezahürlerine hak vermemekle birlikte, neden ortaya çıktığını anlayabildiğini de belirtmiş. bununla birlikte röportaj daha çok akp'nin sosyal devlet yerine hayırseverlik (sadaka) modeliyle kitleleri kendine bağlamasıyla ilgili.

    sol ve ulusalcılıkla ilgili yorumları şöyle:

    "yediği darbeler solun siyasi reflekslerini yok etti'
    peki sol nasıl kaldıracak bu örtüyü ve kitlelerin gönlünü nasıl kazanacak?

    sosyalist sol zaten bin parçaya bölünmüş durumda ve sol içindeki yoksulluk tartışmaları somut politika eleştirileri ve önerileriyle değil, "kapitalizm", "neo-liberalizm", "küreselleşme" karşıtlığının slogan düzeyinde dile getirilmesiyle sürüyor. bu dil de yoksul kesimlere ulaşabilecek ve onların ilgisini çekebilecek bir dil değil. tabii gerçek siyasetten kopukluğun, solun cumhuriyet tarihi boyunca yediği darbelerle, bu darbelerin solun siyasi reflekslerini yok etmiş olmasıyla ilgisi var. bunu dikkate almadan solu eleştirmek biraz haksızlık olur.

    akp politikalarına karşı çıkarken darbeci kanada kayan bazı çevreleri de görüyoruz. ya da ulusalcılıkla hesaplaşırken akp'ye yumuşak bakan solcuları... muhalefetin bu ikilemini nasıl değerlendiriyorsunuz?

    neoliberal küreselleşmeyle birlikte yayılan piyasa ekonomisi, insanların yaşam koşullarını radikal bir biçimde değiştirdi. insanlara bir anda "koca bir denizde yüz, yüzemezsen boğul" denildi. kısa bir süre içinde yaşanılan böylesi bir değişim, bir şeylere tutunma içgüdüsüne yol açtı. ulusalcılığa kaymayı bu durumun yarattığı belirsizlik ve güvensizliği göz önüne alarak anlamaya çalışmalıyız. bu, tabii ki, ulusalcılığın tezahürlerine hak vermek anlamına gelmiyor."

    ayrıca röportajın ana ekseni için:
    (bkz: küreselleşme ve siyasal islam)
    tamamı için:
    http://birgun.net/bolum-57
51 entry daha
hesabın var mı? giriş yap