11 entry daha
  • boys don t cry'dan bu yana sesi soluğu çıkmayan kimberly pierce'ın 2008 yapımı filmi. çok fazla sesini duyuramasa da hiç de fena bir film değil açıkçası. genel olarak hilary swank'in performansı üzerinden değerlendirilen ve anlatım olarak biraz zayıf bulunan (nitekim bence de öyleydi) ilk filminden sonra ben biraz daha olgunlaşmış gördüm yönetmeni bu filmde. savaşın, ırak'a giden amerikan askerlerinden hem fiziksel hem ruhsal olarak neler götürdüğü üzerine bir film. son dönemlerde ırak'taki amerikan askerlerinin durumuna ilişkin gördüğümüz örneklerden birisi. filmin, aklıma gelen ilk örnek in the valley of elah filminden çok da farklı bir yerde durmadığı görüşündeyim. aynı şey politik tavrı için de geçerli. döndürüp döndürüp aynı şeyleri önümüze sunuyorlar diye düşünebiliriz ama en azından amerikalı sinemacıların devam etmekte olan savaşın saçmalığı üzerine bir iki bir şey söylemeleri, kendi çaplarında bir tavır, eleştiri getirmelerini takdir ediyorum.

    röportajından anladığım kadarıyla, pierce, amerika savaş ilan ettikten sonra askerlerle ilgili bir film yapmaya karar vermiş. yıllarca savaş üzerine araştırmalar yaptığı, dersler aldığı için, savaşın insanların hayatını, savaşla yaşamak zorunda kalanları sonsuza kadar değiştirdiğini bildiğini söylüyor(gerçi bunu bilmek için eğitim almaya da gerek yok zaten). oraya giden askerlerin de gittikleri gibi geri gelmeyeceğinin bilincinde olarak, onlar hakkında bir film yapma ihtiyacı hissetmiş. almış eline kamerayı, kendince çekimler, görüşmeler yapmış. üstüne erkek kardeşi orduya yazılınca tam tuz biber olmuş. kardeşi askerden dönünce orada çektikleri amatör videoları izlemiş. hem bu videolar, hem yaptığı görüşmeler, hem kardeşinin anıları sayesinde böyle bir film ortaya çıkmış.

    ana karakterimiz başçavuş brandon*, ırak'ta bir görev sırasında ekibindeki adamlardan bazılarını kaybeder. doğduğu yer olan texas'a geri döndüğünde orada yaşadıklarını unutup eski hayatına kavuşmaya karar vermiştir. fakat tezkeresini alacağı gün yeni çıkan yasayla ırak'taki görevine geri çağrılır (stop-loss denen şey de işte bu tezkerenin durdurulması kararı). savaşın ondan yeterince şey alıp götürdüğünü düşünen brandon, çareyi kaçmakta bulur. bütün film boyunca onun bir çıkış yolu bulmasını izlerken, bir yandan da hem brandon'ın hem de görevden dönen diğer askerlerin yaşadıkları sorunları da görürüz. filmde gerçekten orada görev yapmakta olan askerler de oynamış. ayrıca kendilerinin çektikleri videolar da filme montajla yerleştirilmiş. bu da hikayenin gerçekçiliğini ve etkileyiciliğini pekiştirmiş.

    oyuncuların ise hepsi ayrı güzel. açık konuşayım ryan phillippe'in bu kadar iyi bir oyuncu olduğunu düşünmüyordum. fakat karakterin psikolojisini çok iyi yansıtmış. abbie cornish ise hem güzelliğiyle hem başarılı oyunculuğuyla ona gayet güzel destek olmuş. channing tatum'dan da minimum seviyede yararlanmış pierce. çok göze batmıyor amatör oyunculuğu. mysterious skin'de insanüstü bir performans sergileyen joseph gordon-levitt her zamanki gibi çok iyi. ama onun da rolünü kısa tutmuş; yazık olmuş.

    bence savaştan arda kalanlar üzerine iyi bir hikaye anlatmış pierce. herhangi bir propaganda amacı gütmeden, orada yaşananları geçekçi bir bakış açısıyla yansıtmış. filmden önce hiçkimsenin stop-loss'un ne olduğunu; ilk bir gazla gidip orduya yazılan fakat bir süre sonra verdiklerin savaşın koca bir hiç uğruna olduğunu anlayan askerlerin savaşa devam etmesini sağlayan böyle bir yasanın varlığından haberdar bile olmadığını söylemiş röportajında. şimdiyse pek çok kişi, binlercesi aynı durumda olan askerin durumundan haberdar. obama ve mccain gibi politikacıların da konuyu dikkate aldığını söylüyor. en azından amacına ulaştığı için başarılı bir film sayabiliriz. çok iyi değil belki ama kesinlikle zaman kaybı olarak niteleyemeyeceğim bir film olmuş stop-loss.
47 entry daha
hesabın var mı? giriş yap