402 entry daha
  • hakkında birçok kişi tarafından dile getirilen "sinemayı bitirdi" geyiği hakkında daha önce de uzun uzun yazmış olmama rağmen (bkz: #94807178) yine dayanamayıp yine yazacağım. yazacağım ki o sağdan soldan duyup "vallaha doru ha" diyerek yine sağa sola sattığınız emanet sığ fikrinizden vazgeçin.

    bu fimleri yapan zaten iki ana şirket var. biri disney'in alt kuruluşu olan marvel studios diğeri ise warner bros'un alt kuruluşu olan dc comics. bir de sadece örümcek adam ve yan karakterlerinin sinema haklarını elinde tutan sony birkaç yılda bir başarısız denemelerle elalemi kendisine güldürmekte. bu ikisi dışında halen aktif olan ve süper kahraman janrı üzerine film yamayan bazı hollywod şirketleri: paramount, universal, new line cinema, tristar. bunlar her ne kadar en üst katta dört "tbtf" şirkete bağlı olanlar, bir de mini-major dedikleri daha küçük şirketler var ki onlar da lionsgate, amblin, stx, metro-goldwin-mayer, gaumont, falan filan. bir de bunların yanında daha bağımsız butik şirketler var ki amerikan bağımsız sineması bünyesinden birçok ilginçlikler çıkarmıştır, tavsiye ederim. bir de üstüne netflix gibi kendi filmlerini çekmek için bütçe yaratabilen dijital platformlar var.

    şimdi bu kadar isim saydık, bakın bunların süper kahramanlarla falan pek işi yok. bu kadar şirket varken neden iki tane şirket bütün sektörü domine ederek parsayı topluyor? çünkü sen çok kültürlü süper kahraman filmi sevmeyen izleyici olarak yakarışlarında izlemek istediğini söylediğin filmlerin çekilmesi için gerekli parayı kazandıramıyorsun. bu kadar basit.

    tabii mesele sadece para değil. ikinci ve daha önemli bir mesele var. benim şahsi fikrime göre de dünya sinemasında the matrix'ten daha orijinal, daha derinlikli, daha heyecan verici, daha bombastik bir film çekilmedi. ki the matrix'i izleyebilmemize sebep olan şirket de bugün bu bokladığınız şirketlerden biri olan warner bros. alın işte çektiler dördüncü filmi, nereme benzediğini söylememe gerek var mı? üstelik ilk filmin sahip olduğu tanıtım bütçesinin bile üzerinde bir frekansla sadık seyircinin yanında yeni nesilde de inanılmaz hype yarattılar. ilk filmi tekrardan vizyona soktular. kadro tamamen aynı olmasa bile bu efsaneyi yaratan kişiler işin içindeydi. üstelik filmin içinde de kendi düştüğü duruma atıfta bulunacak gayet açık sahneler vardı. günümüzde o sizin sevdiğiniz derinlikli hikayeler üretilemiyor. çünkü dünyanın yüzde 1'inin bu hikayeleri üretebilmesi ve yüzde 29'unun izleyebilmesi için geri kalan yüzde 70'in acı çekmesi, sürünmesi, o altın varaklı yüzde 1'in de bu acıya ortak oluyorum yalanına kendini inandırıp bu hikayeleri yazmaları gerekiyordu. artık böyle bir dünyada yaşamıyoruz. o yüzde 70'in büyük kısmı birden uyanarak sistemin içine dahil oldu. sesini çıkarmaya, sürünmekten sıkıldığını söylemeye başladı. diğer yüzde 30 arasındakilerin bir kısmı da "aha bunlar uyandı, bizi sikecekler galiba" diyerek bu meseleye aşırı duyarlı yaklaşmaya başladı. sjw dediğimiz kafa bu işte tam olarak. hani "bilmemkim zenci olur mu ya" diyoruz ya. biz de bunu dediğimiz için o yüzde 30'dan ayrılmıyoruz. sadece biz daha nostaljik ılıklarız. velhasılı kelam çıkmıyor işte, yazılamıyor bu dönemde o hikayeler.

    buna mukabil ortada onyıllar boyu iyi kötü yazılmış hikayeler var. bu başta bahsettiğimiz iki ana şirket de bu hikayelerdeki tutarsızlıkları olabildiğince eleyip, bu çok eski zamanların ruhuna göre yazılmış hikayeleri günümüzün şartlarında sırıtmayacak güncellemelerle tekrar yaratıp bu filmleri çekiyor. yüzde 70 de bu filmlerde kendilerini görüp mutlu oluyor, para veriyor. vermeselerdi ısrarla manyak gibi bu filmleri çekecek değildi adamlar.

    saydığımız diğer şirketlerin ise çektiği daha düşük bütçeli filmlerin sizlere ulaşmamasının sebebi türkiye'deki sinema salonu ve dağıtımcı tekeli. sövecekseniz onlara sövün. ellerindeki malzemeyi en iyi şekilde sunarak bir alt kültür yaratarak para kazanma amacı güden küresel şirketlere "sinemayı bitirdiniz" demenin "kılıştar sesegayı batırdı" demekten farkı yok.
103 entry daha
hesabın var mı? giriş yap