• kurtaj (abortion) turkiye'de henuz politik mesele olmus degil, ama abd'de baskanlik olsun, temsilci olsun secilirken onemli bir faktor. dogrusu "kurtaj hakki" konusunda bir seyler yazmak icin basligi yazip getire basinca bunun bir ukte olarak karsima cikmasini beklemiyordum; izinsiz nickini ifsa etmeyeyim ukteyi veren arkadas "universiteye kurtajli girilebilinir mi?" diye esprili ama dusununce gayet anlamli bir de not dusmus. bizim politik arenamizda turban neyse abd'de de kurtaj o, politika ve din arasindaki o alengirli yollarda yon isareti vazifesi goruyor bu konular cunku. ama ben turban konusuna veya turkiye'ye hic bulasmadan direk kurtaj hakki konusunda iki kelam edip kacacagim.

    kurtaj meselesi politize olurken kilise gudumlu konzervatifler muhtesem dil oyunlariyla konuyu, konunun ozunu saptirmaya calisiyorlar. mesela kendilerini pro life olarak nitelendiriyorlar, yani "hayat yanlisi". bu etiketi empoze edince dakika bir gol bir oluyor, zira bu kurtaj meselesindeki en buyuk soru isaretlerinden biri bir kadinin karnindaki fetusun "ne?" oldugu. yani evet, bir canli var orada ama "hayat" nerede basliyor? sperm yumurtayi dolledi, dollenmis hucre 2-4-.. bolunmeye basladi, pirinc buyuklugunde bir "sey" oldu, ve saire... bu "sey" ne zaman "hayat"i olan bir canli oluyor? konzervatiflere gore o hucre dollendikten sonra artik 9 ay 10 gun beklenecek ve o cocuk dogacak, kesinlikle ve sartlar ne olursa olsun bu olacak, yani dollenmis yumurta bir "hayat". bunu boyle nitelendirmenin kurtaji dusunen kadinlar uzerindeki etkisi de buyuk oluyor tabii. kanser gibi, kist gibi bir hucre yumrusunu vucuttan atma operasyonu direk cinayet olarak nitelendiriliveriliyor cunku. normal bir insan cinayet islemez, kazara adam oldurse psikolojisi sasar, hele de hormonlari cosmus bir kadina sen cinayet isliyorsun demenin onun halet-i ruhiyesi uzerinde buyuk etkileri olacagi kesindir.

    "pro life" diye cigirirlarken gozardi ettikleri baska bir sey daha var, o da hamilelik belirli bir sureyi gectikten sonra (ekstrem durumlar haric) zaten kurtaj yapilmadigi. yani kurtaj hakki savunuculari da 8 aylik bebegi parcalayip alip cope atalim demiyor. anne olmaya hazir olmayan hatta sartlari elvermeyen kadinlari zorla anne yaparak hem annenin hem cocugun hayatini karartip nasil "hayat yanlisi" olunuyor o da ayri bir mesele, we're pro life but we can't guarantee that life won't suck demeleri gerekir durustce, demiyorlar.

    ikinci dil oyunu da karsilarindakinin neyi savundugunu carpitmak uzerine kurulu. karsilarindakiler kendilerini pro choice olarak nitelendiriyorlar, yani "secim yanlisi". bu insanlarin yirtina yirtina anlatmaya calistiklari sey, bir kadinin kendi vucudu dahilinde olan biten konusunda karar verme hakkinin kendisine ait olmasi gerektigi, devletin ve kurumlarinin buna karisma hakki olmadigi. yasallasmayi saglayan roe v wade davasi da 14. amendment'in due process clause'una dayandirilarak kazanilmisti (kisisel haklari devletten korumak uzerine bu madde). ama bizim konzervatifler bunlari nasil nitelendiriyorlar? "pro abortion" (kurtaj yanlisi). iste burasi onemli, cunku "pro choice" insanlar kurtaji degil kurtaj hakkini savunuyorlar. kimsenin "oooooh, kurtaj da muhtesem bir sey sekerim, gecen duydum gulizar hanim yaptirmis cok memnun kalmis, ben de insallah bu yaza dusunuyorum, hazirliklara basladim, gel beraber yaptiralim istersen" diyerek kurtaji ovdugu, ozendirdigi, kurtajin guzel bir sey oldugunu savundugu yok. savunulan kurtaj olayinin kendisi degil. hatta dikkat edilirse bu kurtaj hakki karsiti denyolarin kurtaj oranini dusurecek seks egitimi, dogum kontrolu vs. konularda abstinence disinda bir sey onermedikleri gorulur. pro choice insanlari kurtaji degil bir kadinin tercihi o yondeyse kurtaj olabilme hakkini savunuyorlar, kurtaji savunmakla kurtaj olabilme hakkini savunmak arasinda daglar kadar fark var. kurtaj hakki sozkonusuyken israrla konunun kurtajin kendisine indirgenmesi amacli saptirma.

    tabii sorunu kurtaj yerine kurtaj hakki diye cercevelendirdigimizde referanslar degisiyor. kurtaj deyince din, ahlak, tanri vs. referanslari kuvvetliyken, kurtaj hakki deyince ozgurluk, garanti edilmis bireysel haklar seklinde politik referanslar devreye giriyor. kurtaj hakkini savunmak icin kurtajin kendisi hakkinda ne dusundugun onemli degil. sen kurtajin gunah oldugunu dusunebilirsin, yuz kere hamile kalsan yuz kere dogurursun o kadar kurtaj karsitisindir. ama baska bir insanin kurtaj olma hakki soz konusu oldugunda sana ve senin inandigin degerlere bok yemek duser, kendinden baskasina kurtaj ol olma diyemezsin. devletin ifade ozgurlugu, haber alma ozgurlugu gibi bilumum kisisel ozgurlukleri kisitlamaya kalkmasi amerikalilarin en buyuk tabusu, hatta asil cumhuriyetciler "devlet elini etegini ceksin (ozellikle ekonomiden)" diye yirtiniyorlar. e ama bir kadinin kurtaj olma hakki? o da hak? onu elinden almak icin ne yirtiniyorsunuz?

    roe v wade buyuk bir adimdi, ama simdi gerek eyalet, gerekse supreme court seviyesinde bunu degistirmek icin cilginca cabalar var. tumden olmasa bile ucundan tirtiklaya tirtiklaya kurtaj hakkinin kullanilmasini imkansiz hale getirmeye calisiyorlar. mesela kaliforniya eyaletinde bu secimlerde oylanacak propositionlardan birisi resit olmayan kizlarin kurtajlariyla ilgili.

    bu konu gundeme geldikce, secim sebebiyle "halk"la yapilan roportajlarda self righteouslugun dibine vurmus dar fikirli tiplemelerin "kurtaj cinayet, yasaklansin, yasaklayana vericem oyumu" diye sacma sapan konustugunu duydukca delleniyorum. devletin elini sokmadigi bir rahmimiz kalmisti zaten, bu gidisle o da elden gidecek.

    ps. hpv uzerine yazdigim entryler uzerine "hpv var mi abla?" seklinde nasil yorumlayacagimi bilemedigim bir msg almistim, burada ve dogum kontrolu, roe v wade gibi baska basliklarda da kurtaj hakkindan bahsetmem uzerine de 10 kez kurtaj yaptirdigim falan dusunulecek. hpv'de olsun, bu konuda olsun derdim kisisel deneyimlerim degil, devletin kadinin bedeni ve sagligi konusunda sacma sapan boru otturup duran kilise kackinlarinin gudumune girecegi korkusu. maksat okuyanlarin cogunun abd ile vatandaslik bagi (yani soz soyleme hakki) olmasa da -ozellikle kadinlarin- bir seyler ogrenmesi, bilinclenmesi. surc-i lisan ettikse affola!

    not: bu entrynin baglaminin abd oldugu acik, bahsedilen konzervatifler ve kiliseler abd'ninkiler (ozellikle evanjelistler bunlar, butun mezhepler de mankafa degil bu konuda). avrupa'da ve diger cografyalarda olaylar daha farkli, karismasin.
55 entry daha
hesabın var mı? giriş yap