aynı isimde "yumurta" başlığı da var
89 entry daha
  • yumurta aslında farklı bir film. ben filmin çekildiği yerde yasayan biri olarak belki biraz daha sabırlıydım izlerken. çünkü filmdeki insanların samimiyetini, çocukluğumu her özlediğim an gözümün önüne getirip mutlu olabildim.

    dedim ya bildiğim bir coğrafya ve bu yüzden biraz daha ilgiyle izledim. fakat aslında okuduğum yorumlara da bakarsam bir kaç şey filmde fark edilmemiş , ya da ben yanlış yorumluyorum. filmi benimsediğimden bunları paylaşmak istedim.

    öncelikle filmin ana karakteri diyebileceğimiz yusuf, ismini filmde öylesine almış gibi durmuyor. ilk başta fark etmedim ama daha sonra otobüs yolculuğunda yanıma oturan ve gerçekten iyi bir sinema takipçisi olan hocam (hocam diyorum çünkü kendisi bir üniversitede yardımcı doçent olarak görev yapmakta) yusuf isminin filmde hz. yusuf'tan esinlenildiğini, yaşadığı olayların hz. yusuf'un yaşadığı olayların benzeri olduğunu (özellikle kuyuya düşme ve çıkma çabası, bunun özellikle tıpkı hz. yusufta olduğu gibi rüya yoluyla olması) bana anlattı.

    ben filme pek felsefi ve tarihi acıdan bakmamıştım açıkçası ama bir kaç farklı ayrıntıyla bunu doğruladı. filmde anlatılmak istenen şeylerin biri de yine bununla bağlantılıydı. yusuf'un şehir yaşamına alışmasının ardından doğduğu büyüdüğü yerleri unutması, umursamaması hatta nefreti göze çarpıyor.
    ve şehir yaşamında pek yeri olmayan ahlaki ve toplumsal değerler (koç kesilmesi, adak adanması gibi) çocukluğunun geçtiği yer olan tire'de yusuf'u yıllar sonra buluyor. bir bakıma boşvermişliği içinde kaybolmuş yusuf hala bir yerlerde çocukluğunun geçtiği bu yerin adetlerini yerine getiriyor.

    ait olduğu yeri hatırlıyor. burada tire temizliğin sembolüyken, istanbul kaybolmuşluğun, kirliliğin sembolu sanki. aynı şekilde ayla da temizliğin sembolu iken, gece yarısı dükkana elinde şarapla gelen kadın da kirli tarafı temsil etmekte yusuf icin. elinde şarapla gelen bu kadın kitaba karşılık şarap vermek istiyor, fakat ayla ile yusuf köylü kadınlarına yanına geldiklerinde (özellikle yusuf onca sene sonra) gayet sıcak karşılanıyorlar ve kendilerine hiç düşünmeden sahip oldukları yiyeceklerden veriyorlar, paylaşıyorlar.

    aslında filmin sonunda yusuf'u köpeğin bayıltması sahnesi var. köpek kutsal kitabımızda nefsi simgeler. nefsimizin bizi devamlı kötüye sürüklediği anlatılır. buna karşılık irade vardır. yusuf tire'de yaşadıklarını unutup istanbul'a dönmeye çalışacakken köpek karsısına çıkıyor ve buna izin vermiyor, saldırarak bayıltıyor yusuf'u. yusuf iradesini kazanana kadar (dikkat ettiyseniz yusuf yönünü tekrar çocukluğunun geçtiği yere doğru çevirdiğinde basından ayrılıyor, ama bayılttıktan sonra hep yanında) basında bekliyor. yusuf hiçbir şey olmamış gibi eve dönüyor.

    bilmiyorum doğru mu anladım ama ben böyle bakmamıştım filme. sonra tekrar izleyince hoşuma gitti filmin saflığı, doğallığı. ayrıca şu unutulmazdı;

    (bkz: sigara bırakılıı mı heç)
93 entry daha
hesabın var mı? giriş yap