ibrahim bin ethem
-
yunus emre'nin,
hor bakma sen toprağa
toprakta neler yatur
kani bunca evliya
yüzbin peygamber yatur
iğnesin suya atan
balıklara getirten
tacın tahtın terk eden
ibrahim ethem yatur,
diyerek yad ettiği hak aşığı.
etrafına insanların toplandığını gördükçe "şöhrette afet vardır, şöhretten kurtulmak için sultanlığı bıraktık, lakin insanlar bu sefer de "veli" diyerek bizi işaret eder oldular. ey müraî ibrahim ethem ! gayen yine şöhretmiş" diyerek hıçkırıklara boğulan yanık gönüllü derviş...
belh'ten çıkar, yayan düşer yollara... dağlar tepeler aşar, çölleri geçer. nihayet ulaşır mekke-i mükerreme'ye. bitkindir. ama mahçup bir şekilde yaklaşır kabe'ye. secdeye kapanır, gözyaşlarıyla asırlar boyunca müminlerin dillerinde yer alacak o duasını yapar:
"allahım, âsi kulun kapına geldi,
günahlarını ikrar ederek sana sesleniyor
eğer mağfiret buyurursan ki bu senin fazlındandır,
lakin kapından kovarsan senden başka kim merhamet eder rabbim!"
merak edenler için bu yakarışın aslı:
ilâhî, abduke'l-'âsî etâkâ
mukırran bi'z-zünûbi ve kad de'âkâ
fe in tağfir fe ente ehlün lizâkâ
ve in tetrud fe men yerham sivâkâ !
ekşi sözlük kullanıcılarıyla mesajlaşmak ve yazdıkları entry'leri
takip etmek için giriş yapmalısın.
hesabın var mı? giriş yap