11 entry daha
  • ilki 1993 yılında denver, colorado'da 2800 kişilik bir seyirci kitlesine karşı düzenlenen ufc, gerçek bir kuralsız dövüş organizasyonuydu. siklet farkı olmayan, dövüşçülerin eldiven giymediği ve saç çekmekten, yaranın içine parmak sokmaya kadar herşeyin serbest olduğu bu konsept, brezilya'nın ünlü vale tudo'sunun amerika'ya pazarlanışıydı.

    "kural yok" manasına gelen vale tudo'yu brezilya'dan amerika'ya getiren efsanevi royce gracie'ydi. 1992'da vale tudo dövüşlerinden görüntüler içeren "gracies in action" video kasetleri, ufc için en büyük ilham kaynağı olmuştu. ufc'nin hedefi, farklı dövüş disiplinlerini karşı karşıya getirmek ve kimin nihai galip çıkacağını bulmaktı.

    ilk ufc eventi, 2 kickbox'çu (patrick smith ve kevin rosier) ; bir savate dövüşçüsü (gerard gordeau) ; bir karate hocası (zane frazier) ; bir shootfighter dövüşçüsü (ken shamrock) ; bir sumo güreşçisi (teila tuli) ; bir profesyonel boksör (art jimmerson) ; ve brazilian jiu-jitsu siyah kuşak sahibi royce gracie'den oluşuyordu. çeyrek final, yarı final ve finalin aynı gecede yapıldığı bu amansız dövüşler sonunda finalde royce gracie, gerard gordeau'yu rear naked choke ile mağlup etti.

    pay-per-view olarak televizyon kanallarında paralı izlenebilen ufc event'leri amerikalı izleyiciler tarafından anında büyük bir ilgiyle karşılandı. yalnız bu ilginin hepsi de olumlu değildi. bir çok eyalette yasaklanan ufc'ye karşı açılan kapatma kapanyasının başında senatör john mccain vardı...

    artan tepkiler sonunda önce ufc 12'de siklet klasmanları getirildi. ardından ufc 14'de eldiven takmak zorunlu hale getirildi ve saç çekmek, kafa atmak ve kasıklara darbe yasaklandı. ufc 15'te kafanın arkasına vurmak ve small joint manipulation (mesela tek bir parmağı kırmaya çalışmak) yasaklandı. ufc 21'de 5'er dakikalık roundlar getirildi ve böylelikle bir serbest dövüş kimliğinden sıyrılarak, bir spor ortaya çıkmaya başladı. bu spora "karışık dövüş sanatları" manasına gelen mixed martial arts, yani kısaca mma ismi verildi.

    bu değişim esnasında ufc popülaritesinden çok şey kaybetti. japonya'da pride fc'nin doğuşuyla en iyi dövüşçülerini de pride'a kaptıran ufc, ufc 23 ve ufc 29 event'lerini videoya pazarlamakta bile zorlanıyordu.

    2001 yılında boks organizatörü dana white, zarar batağı içindeki ufc'yi 2 milyon dolara satın aldı ve zuffa şirketini kurdu. hemen ardından ufc 33 ile ufc, pay-per-view olarak televizyona geri döndü. yavaş yavaş çıkışa geçen ufc, las vegas'taki ünlü otellerde event'ler düzenlemeye ve fox sports kanalında kendine yer bulmaya başladı. ufc ilk mega maçı sayılan ufc 40'taki "ken shamrock vs tito ortiz" rövanş maçı pay-per-view ile 150.000 satış yaptı ve artık ufc'nin 'yer-altı' günlerinden çıktığının sinyallerini vermeye başladı. ancak 2004 yılına geldiğimzde zuffa hala 34 milyon dolar zarardaydı.

    2006'ya geldiğimizde ise mma patlama yaratak amerikan güreşi (wwf) ve boks müsabakalarından daha çok izleyici çekmeyi başarıyordu. "ultimate fighter" televizyon programı ve spike tv'nin kuruluşuyla büyük bir popülarite kazanan ufc, sonunda 2007 mart ayında dünyadaki en büyük, ve gelmiş geçmiş en görkemli mma organizasyonu olan pride fc'yi satın alıp, kapatarak mma dünyasında tek isim haline geldi...

    diğer mma organizasyonları ne durumda?
    bugün ufc, mma dünyasını domine etmeye çok yakın. amerika'da ufc'nin tek rakibi olan elite xc'nin iflası ve japonya'da pride fc'nin de ortadan kalkmasıyla mma dünyasının en iyi dövüşçülerinin neredeyse yüzde 80'ini ufc toplamış durumda..
    mma'in gelmiş geçmiş en büyük dövüşçüsü fedor emelianenko'yu elinde tutan affliction daha emekleme devresinde. japonya'daki dream ise hem yeni hem de birkaç eski yıldıza sahip olmasına rağmen pride fc günlerinden çok uzak...

    kaynak : http://kansporu.blogspot.com/
107 entry daha
hesabın var mı? giriş yap