389 entry daha
  • bu dizinin izleyicilerinin tepkisi beni hayrete düşürüyor. herkes mi bu kadar naif anlamadım ki? mustafa'nın ve ailesinin tepkisine çok şaşırıyor ve küfürler ediyorsunuz... iyi de bu karakterlerin tepkisi toplumun %90'ının böyle bir olay karşısında göstereceği tepkiyle aynı, nesine hayret ediyorsunuz ki? özelde istisnalar yer alsa da hepimizi toplayınca ortaya çıkan tepki bu!

    beni en çok güldüren de senaristlerin kerim karakterini aklama çabası ve izleyicilerin oltaya da kıvama da yavaşça gelmesi. nedir yani, kerim penetrasyonu gerçekleştirdiyse fatmagül'e tecavüz etti, gerçekleştirmediyse etmedi öyle mi? kızın zorla alıkonulmasında başı çekmesi, ırzına geçilirken izlemesi, ertesi gün arkadaşları ile bir araya gelip bu işten yakayı sıyırmak için plan yapması, diğer üç kişinin tecavüzden yakayı sıyırması için yardım ve yataklık etmesi, bu iş için para alması falan hep hikaye... tanırız aslında iyi çocuktur, yapmaz o... iki ağlayınca ve anasının mezarına gidince pür-i pak olur, valla orijinalinden ayıramazsın, öyle şahane!

    bir de fatmagül'ün kerim'e aşık olacak olmasından rahatsız olanlar var tabii... kendilerinin stockholm sendromu'ndan bihaber olduklarını varsayıyorum. dizinin öznesi olan kız kimsesiz, sevdiği ve güvendiği herkes kendisine sırtını dönmüş, üstelik başına gelen tecavüzden dolayı o kadar çok onu suçluyorlar ki sonunda gerçekten suçlu olduğuna inanıyor, güvendiği ve sevdiği herkes kendisine düşmanca davranıyor, en yakınında olana -ki bu tecavüzcüsü oluyor bu durumda- tutunmayacak da ne yapacak? ikinci dünya savaşı sırasında toplama kamplarındaki esir kadınların kendilerine tecavüz eden, yakınlarını, bazen çocuklarını katleden nazilere aşık oldukları ile ilgili hikayeleri hiç mi okumadınız? kendinize birini hedef seçip, sahip olduğunuz erk ile sistemli baskı altına alırsanız, o kişinin psikolojisini istediğiniz gibi sikebilirsiniz. ha buna aşk denmez, hayatta kalma dürtüsü denir ama fatmagül'ün bu ikisinin ayrımını yapabilecek kadar psikoloji okumadığını varsayıyorum...

    işin acısı avukatın ve köpürdüğümüz yengenin sözlerinin doğru olması. o toplum içinde fatmagül biri ile evlenmez, aç parantez namusunu temizlemez kapa parantez, ise olay patladığında karakol basan namuslu vatandaş üç gün sonra fatmagül'ü yolda gördüğünde pis pis sırıtıp bıyık burmaya başlar. çünkü toplumsal ahlak algımıza göre bir kadın isteyerek ya da zorla herhangi bir erkekle cinsel ilişki yaşadıysa geri kalan herkesle yaşayabilir. ya da amiyane tabiriyle birine verdiysen herkese vereceksin, güzellikle ya da sike sike almaya errkek toplumun hakkı vardır. çünkü bir kere verdiysen ya da herhangi biri zorla aldıysa - burada rıza faktörü fark etmiyor zira hijyenimizi sağlayan şey kızlık zarı- artık kirlendin demektir ve de yarak yaraktır.

    ahlak anlayışını kadının vajinası, gücünü erkeğin penisi üzerine kuran bir toplumda yaşıyoruz bayanlar baylar... dizide gözümüze -ve hatta yumuşatılarak- sokulanların sizi hayrete düşürmesi beni deli ediyor. toplumsal ikiyüzlülüğün bu kadarına pes diyorum doğrusu... kendi ailem ve arkadaşlarımdan onlarca insanı sayabilirim, mustafa'nın ve ailesinin gösterdiği tepkinin aynını gösterecek olan. ama bunu onlara söylesem itiraz ederler, hatta ağlayarak izlerler diziyi... aynı insanlar yarım saat sonra geyik yaparken herhangi bir kadından bahsedebilir, yollu, kaşar, motor gibi süper kelimeleri arka arkaya sıralayabilirler...

    bu dizi olayları yumuşatarak sunuyor, dizideki tecavüzcülerin anneleri, suçun başkası üzerine atılmasına göz yumsalar da yine de tecavüzün mağduru ile empati kuruyorlar, çocuklarını affetmeyeceklerini söylüyorlar, ağlıyorlar. dizideki realiteden kopuş bence bu noktada başlıyor. zengin, fakir, okumuş, cahil, köylü ya da kentli... benim bildiğim türk kadını oğluna, kocasına, babasına, abisine toz kondurmaz. kocası kendisini aldattıysa bütün kinini ve nefretini diğer kadına yöneltir. oğlu bir kıza tecavüz ettiyse, o olay öyle değildir, mutlaka altında başka bir şey vardır, orospudur o kız, kendini oğluna yamamaya çalışıyordur... zaten asırlardır süren bu amsalak ahlak anlayışını örgütsüz erkek toplumunun sürdürmesi de beklenemez, bu sakatlığı, ikiyüzlülüğü ve riyakarlığı bize yaşatan yine biz kadınlarız. üstelik boynumuz bükük, kaderimize razı geldiğimiz için de değil, ısrarla ve inatla, kanırta kanırta devam ettiriyoruz.

    bu dizi sadece basit bir ayna, karşımızda öylece duruyor, yansıyan suret o kadar iğrenç ve o kadar mide bulandırıcı ki gözgöze geldiğimizde kendimize baktığımızı kabul etmek istemiyoruz. görüntüden rahatsız olunca da çirkini güzelleştirmeye çalışacağımıza, en kolay yolu seçip aynayı kırmaya meylediyoruz...
1581 entry daha
hesabın var mı? giriş yap